ın defalarca katılanın yüzüne, kalçasına ve vücudunun çeşitli yerlerine tekme ve yumrukla vurduğunun anlaşılması karşısında, katılanda meydana gelen kemik kırığından, aynı suç işleme kararının icrası kapsamında iştirak halinde eylemlerini gerçekleştiren her iki sanığın da sorumlu olduğu, sanık hakkında TCK'nin 87/3. maddesi gereğince artırım yapılmasının isabetli olduğu ancak; suçun silahtan sayılan tahta sandalye ve bira şişesi kasası ile işlenmesi nedeniyle TCK'nin 86/3-e maddesi gereğince de artırım yapılması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayini ve yine adli tıp kriterleri açısından kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1) ila ağır (6) derece şeklinde sınıflandırılması ve 5237 sayılı TCK'nin 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre cezanın en fazla (1/2) oranında artırılmasının öngörülmüş olması karşısında, katılanın adli raporunda vücudundaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını müştereken ağır (4.) derecede etkilediği belirtilmesine...
Davacı, davalıya babasından malvarlığı ve maaş kaldığını, kendisinin ise çalışmadığını belirterek bu davayı açmıştır. Dosyanın incelenmesinde, davalının babası boşanmaya ilişkin kararın verilmesinden çok önce 03/02/2014 tarihinde ölmüş, davalıya boşanma kararı kesinleştikten hemen sonra 01/07/2015 tarihinde maaş bağlanmış, 2016 yılı 10. ayındaki bordrosuna göre aylık 683,01 TL aldığı görülmüştür. Davalının babası boşanmaya ilişkin karar tarihinden önce öldüğü için bu durum gözetilerek, davalı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Davalının aldığı nafaka ve babasından dolayı aldığı toplam 1.083,01 TL davalıyı yoksulluktan kurtaracak bir miktar değildir. Davalının babasından kalan taşınmazlar nedeniyle gelir elde ettiği de ispatlanamamıştır. Ayrıca davacı her ne kadar işsiz olduğunu iddia etmiş ise de, davacının 1972 doğumlu olduğu, çalışmasına engel bir hastalığının bulunduğu iddi ve ispat edilememiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde yer alan küçük düşürücü suç işleme sebebine dayalı boşanma davasıdır. Küçük düşürücü suç işlemenin Türk Medeni Kanununun 163. maddesi hükmüne göre boşanma sebebi olabilmesi için suç teşkil eden eylemin evlendikten sonra işlenmiş olması gerekir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden tarafların, davalının işlediği suç tarihinden sonra evlendikleri anlaşılmaktadır....
Özel boşanma sebepleri ise kendi içinde mutlak özel boşanma sebepleri (zina-TMK m. 161, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış-TMK m. 162, suç işleme-TMK m. 163 ve son olarak terk-TMK m. 164) ve nispi özel boşanma sebepleri (haysiyetsiz hayat sürme-TMK m. 163 ve akıl hastalığı TMK m.163) şeklinde ayrıma tabidir. Bu ayrımların asıl önemi; hâkimin, somut olayda evliliğin çekilmez hâle gelip gelmediğini incelemesinin gerekip gerekmediği noktasında kendini gösterir. Kanun koyucu özel mutlak boşanma sebepleri konusunda belirli bir olayın gerçekleşmesi şartını aramıştır. Özel mutlak boşanma sebebine dayalı bir davada “kanunun aradığı belli şart” gerçekleştiği takdirde artık hâkim, genel boşanma ve özel nispi boşanma sebebine dayalı davaların aksine “evliliğin çekilmez hale gelip gelmediğini” incelemeksizin boşanma kararı vermek zorundadır. Zira kanun koyucu; özel mutlak boşanma sebeplerinden birinin varlığı hâlinde, ortak hayatın çekilmez hâle geldiğini kabul etmiştir....
Temyiz Sebepleri Davalı erkek vekili, boşanma davasının reddi gerektiği, davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışların ispatlanamadığını, bankacı olan müvekkilinin eve geç gelmesinin işinden kaynaklandığını, zina ve haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebebi ile açılan davaların reddine karar verilmesine rağmen müvekkiline sadakatsizlik kusurunun yüklenmesinin karar gerekçesinin kendi içinde çelişkili olduğunu, kadın yararına tazminat ve yoksulluk nafakası koşulları oluşmadığını, ziynet alacağı davasının ispat edilemediğini, davacı kadının annesinin yanlı beyanlarının davanın kabulü için yeterli olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın tüm yönlerden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1....
Ağır Ceza Mahkemesi'nin 02.02.2018 tarih, 2016/28 Esas 2018/17 Karar sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olduğu, cezasının 14.11.2019 tarihinde kesinleştiği ve halen cezaevinde hükümlü olarak bulunduğu, davanın 47221 sayılı Türk Medeni Kanununun 163 üncü maddesinde yer alan suç işleme sebebine dayanılarak açıldığı, boşanma kararı verebilmek için suç teşkil eden eylemin evlendikten sonra işlenmiş olması ve işlenen suç nedeniyle diğer eş için birlikte yaşamanın beklenemez hale gelmesi koşulunun mevcut olması gerektiği, somut olayda da erkek tarafından işlenen suçun tarafların evlilik tarihinden sonra işlendiği, işlenen suçun niteliğine göre kadının erkekle birlikte yaşamasının kendisinden beklenemeyeceği gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, ispatlanamayan karşı davanın reddine, tarafların suç işleme nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir. IV....
Davalının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerinden kaçınma ve davacıyı aldatma gayesiyle müşterek haneden haksız biçimde ayrılarak Beytullah Gülistan adlı şahsın yanına yerleştiği, bu şahısla aynı çatı altında birlikte yaşadığı, davalı tarafın da bu birlikte yaşamanın varlığını kabul ettiği, evliliğin boşanma noktasına gelmesine yol açan ve davacı tarafça iddia ve ispat edilen olaylarda davalının tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu, boşanma davasının TMK'nın 166/1. maddesi uyarınca kabulünün gerektiği, TMK'nın 161. ve 162. maddeleri uyarınca açılan davada 6 aylık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, TMK'nın 163. maddesi uyarınca yapılan boşanma talebinde davalının davada tartışılan davranışlarının suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme niteliğinde olmadığı, TMK'nın 164. maddesi uyarınca ise usulüne uygun terk ihtarının bulunmadığı" gerekçesiyle, davanın TMK'nın 166/1. maddesi maddesi uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, diğer boşanma sebepleri yönünden reddine, müşterek...
, gayri meşru ilişkisini kızlarına ikrar ettiğini, A.D. isimli bayan ile birlikte yaşadığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların şiddetli geçimsizlik ve haysiyetsiz yaşam sürme sebeplerine dayalı olarak boşanmalarına, 1.500 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı dilekçesinde; kendisi ile davalının 2009 yılında boşandıklarını, davalı ve müşterek çocuk lehine ayrı ayrı aylık 150,00 TL olmak üzere toplam 300,00 TL yoksulluk ve iştirak nafakasının hüküm altına alındığını, kendisinin işsiz olup birikmiş nafaka borçlarını ödeyememesi nedeniyle cezaevine girmiş olması, davalının da işe girip çalışmaya başlaması nedeniyle yoksulluk halinin ortadan kalktığını belirterek, mahkemece hüküm altına alınan yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılmasına, mümkün olmadığı takdirde nafakaların indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İcra Ceza Mahkemesinde yargılandığını, ceza aldığını, davalı tarafın tehdit ve şantajları karşısında cezaevine girmemek için eş ve dostlarından her seferinde borç alarak bu nafaka bedellerini ödeyip cezaevine girmekten kurtulduğunu, daha fazla eş ve dost yardımıyla nafakayı ödeyecek durumunun olmadığını belirterek, davalı ve çocuklar lehine belirlenen nafakaların kaldırılmasına ya da makul düzeye indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "Dava TMK'nun 175. Maddesi gereğince davalı yararına boşanma hükmüyle birlikte takdir edilen yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar yararına belirlenen iştirak nafakalarının kaldırılması, olmadığı takdirde miktarının düşürülmesi talebi niteliğindedir....