Hizmet tespiti davalarının yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri oluşturulup bu davalar için özel bir ispat yöntemi öngörmemiştir. Hizmet tespiti davaların niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği için yargılamasının özel bir duyarlılık ve itina ile yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır. İşçilik alacağı davasına gelince; bu tür davalar 4857 sayılı Yasa'dan kaynaklanmakta olup, işçilik alacağına esas alınacak hizmet saptandıktan sonra talep edilen işçilik alacağının hesaplanması gerekir. Bu açıklamalardan olarak, hizmet tespiti ve işçilik alacakları davaları için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar tamamen birbirinden farklıdır. Bu noktada her iki davanın tefrik edilmesi yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için gereklidir. Ayrı ayrı açılıp görülmeleri gerekli bu tür davaların birlikte görülmeleri bu nedenle doğru görülmemiştir....
E) Gerekçe: Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalılar ve S.G.K. aleyhine hizmet tespiti davası açmıştır. Mahkemece bu davanın kesinleşmesi beklenmeden eldeki davada karar verilmiştir. Hizmet tespiti davasının sonucu bu davayı doğrudan etkileyeceğinden söz konusu davanın sonuçlanıp, kesinleşmesi beklenilmeden karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F)Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kuruma karşı dava açılabilmesi için .. olayda; davacı, davalı işveren nezdinde 31.08.2010 – 29.08.2011 ve 13.08.2012 – 13.11.2014 tarihleri arasında geçen çalışmasının 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında olduğunun, aylık net ücretinin 2.250,00 TL olduğunun ve buna göre sigorta primlerinin yatırılması gerektiğinin tespiti istemiş, dosya içerisinde bulunan davacının hizmet döküm cetvelinde ise davalı işyerinde 20.10.2010 – 29.04.2011 ve 13.08.2012 - 13.11.2014 tarihleri arasında bildirim bulunan çalışmaları olduğu, davacının isteminde davalı işveren nezdindeki çalışmaları olarak beyan edilen 31.08.2010 – 19.10.2010 ve 30.04.2011 – 30.04.2011 tarihlerinin hizmet döküm cetvelinde görülmediği ve davacının prime esas kazanç tutarının tespiti istemi de bulunduğu gözetildiğinde, davacının istemini münhasıran itibari hizmet süresinin tespitine yöneltmediği, hizmet tespiti ve hizmet tespiti davası içerisinde değerlendirilecek prime esas kazanç tutarının tespitini de içerdiği anlaşılmakla, davacının...
Hizmet tespiti davaların niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği için yargılamasının özel bir duyarlılık ve itina ile yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır. Ayrıca hizmet tespiti davalarında Sosyal Güvenlik Kurumu veya ilgili şubesine husumet yöneltilmesi gerekir. İşçilik alacağı davasına gelince; bu tür davalar 4857 sayılı Yasa'dan kaynaklanmakta olup işçilik alacağına esas alınacak hizmet saptandıktan sonra talep edilen işçilik alacağının hesaplanması gerekir. Bu açıklamalar gereğince; hizmet tespiti ve işçilik alacakları davaları için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar tamamen birbirinden farklıdır. Bu noktada her iki davanın tefrik edilmesi yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için gereklidir. Ayrı ayrı açılıp görülmeleri gerekli bu tür davaların birlikte görülmeleri bu nedenle doğru görülmemiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2007/21-69 Esas ve 2007/55 Karar sayılı ve 07.02.2007 tarihli kararı da bu yöndedir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Asıl dava hizmet tespiti, birleşen dava ise iş kazası tespiti istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin (kapatılan) bozma kararına uyma kararı vermek suretiyle yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün asıl ve birleşen davada davacılar ve dahili davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. (5510 sayılı Kanun’un m. 86/9.) maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur....
Başkanlığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, hizmet tespiti ile işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir. Mahkemece, yargılama sırasında hizmet tespiti davasının ayrılmasına karar verilmesine rağmen ... Başkanlığı gerekçeli kararın başlığında davalı olarak yazılmıştır. Bir davada ancak bu davanın tarafları hakkında (tarafların lehinde veya aleyhinde) hüküm verilebilir. Davada taraf olmayan üçüncü kişiler hakkında (o davada)hüküm verilemez. Bir davada taraf olmayan (üçüncü) kişiler adına hüküm verilemeyeceği gibi, üçüncü kişilerin hakları gözetilerek de karar verilemez. Mahkemece, hizmet tespiti davasının tefrikine karar verilmiş olmasına rağmen hizmet tespiti davasının yasal olarak hasmı olan ...’nun alacak davasında karar başlığında gösterilerek ... Başkanlığı hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması bozma nedenidir....
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak iş akdinin işveren tarafından haksız olarak fesh edildiği, davacı vekiline verilen kesin mehil içerisinde .. kayıtlarında gözükmeyen ancak davacı tanıklarının beyanlarında belirttiği davacı çalışmasının tespiti yönünden hizmet tespiti davası açılmadığı ve bu nedenle resmi kayıtlarda görünen hizmet süresinin dikkate alındığı, buna göre davacının ihbar tazminatına hak kazandığı, hizmet süresine göre kıdem tazminatına ve yıllık izin ücretine hak kazanmadığı, fazla çalışma ile hafta tatili ücretine de hak kazanmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davacı taraf temyiz etmiştir. E) Gerekçe: Davacı vekili temyiz dilekçesinde resmi kayıtlarda görülmeyen hizmet süresi için hizmet tespiti davası açtıklarını beyan etmiş olup, Dairemizce yapılan geri çevirme sonrası bahsedilen hizmet tespiti davasının derdest olduğu anlaşılmıştır....
Gerekçe: Davacının hizmet süresi taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Davacının, sigortalı hizmet süresinin tespiti için ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/708 esas sayılı dosyası ile hizmet tespiti davası açtığı, mahkemece verilen kararın davalılardan Sosyal Güvenlik Kurumu ve ... tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 04.06.2015 tarihli, 2014/15491 esas ve 2015/12847 karar sayılı ilamı ile bozulduğu, bozma üzerine verilen usulden ret kararının ise onandığı anlaşılmaktadır. Davanın usulden reddine dair verilen kararın Yargıtayca onanmasından sonra davacının yeniden hizmet tespiti davası açıp açmadığı denetlenememektedir. Davacının davalı işyerinde çalıştığı süre ihtilaflı olduğuna göre, davacının usulden ret kararından sonra açtığı hizmet tespiti davası varsa bu dava için bekletici mesele yapılmalı, hizmet tespiti davasının sonucuna göre davacının hizmet süresi belirlenmeli ve ardından işin esasına girilerek sonuca gidilmelidir....
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “ Ön İncelemenin Kapsamı ” başlıklı 137. maddesinde; “ Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır....
İş Mahkemesince hizmet tespiti davasının mahkemenin 2012/1065 E - 2014/461 K. sayılı ilâmı ile reddine kararı verildiği, hükmün Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, davanın niteliği itibariyle iş mahkemelerinin görev alanına girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince ise davacı ile davalı taraflar arasında işçi işveren ilişkisinin bulunduğu, bu nedenle konunun 4857 sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve iş mahkemelerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Hizmet tespiti davası, kişinin sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir davadır. Bir kişinin işçi sayılması için mutlak surette sigortalı çalışması gerekmez. Bu nedenle hizmet tespiti davasının reddedilmiş olması davacının işçi sıfatını haiz olmadığı ve taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığı anlamını taşımaz. Bu durumda, taraflar arasında iş akdinden kaynaklanan davanın iş mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....