Ayrıca, yurtdışında geçen çalışmalar sonucu o ülkenin sosyal güvenlik sisteminden hak kazanılan yaşlılık ya da malûllük aylığının bir sonucu olan ve ikamete dayalı bulunmayan sosyal sigorta veya sosyal yardım niteliğindeki edimlerden yararlanmak, yurtdışından kazanılmış olan sosyal güvenlik hakkının en doğal sonucu olup, bu haktan feragat anlamı çıkacak şekilde bir “kesin dönüş” tanımı yapılması, sosyal güvenlik hakkından feragat edilemeyeceği olgusunun göz ardı edilmesi sonucunu da doğuracaktır....
İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle konuya ilişkin yasal mevzuatın belirlenmesi ve incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır....
Maddesi ile eklenen (c) fıkrasında bulunan “onsekiz yaşını, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını doldurmayan ve (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malul olan çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan ve veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25'inden az aylık bağlanamaz” hükmü uyarınca kız çocuklarına aylık bağlanması mümkün hale gelmiştir. 24.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren yasa hükmü önceki yasal düzenlemeye göre lehe olup davacı hakkında uygulanmasının gerektiği ortadadır....
Hukuk Dairesinin 18.02.2016 tarihli ve 2015/8893 E., 2016/2359 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, aynı gerekçe ile aynı yönde verilen kararlarda temyiz incelemesi sonucunda farklı daireler tarafından farklı sonuçlara ulaşılmasının hukukî belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı olduğu; 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Sosyal Güvenlik Kurumu kurularak, mevzuat birliğini sağlamaya yönelik olarak 5510 sayılı Kanun’un kabul edildiği, tüm modern sosyal güvenlik sistemlerinde yer alan ölüm sigortası, sigortalının yaşamını yitirmesi durumunda geride kalan ve hak sahibi olarak nitelendirilen (tanımlanan) kişilerin geleceklerini güvence altına almayı amaçlamakta olduğu (Yargıtay 10. HD.15.12.2011 gün ve 2011/4350 E.-2011/18230 K.), davacıya babasından kaynaklı olarak yapılan ödemelerin iadesine hükmedilmesi hâlinde, sosyal güvenlik mevzuatına, 10....
Sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa'nın 12. maddesinde sigortalının iş kazası sonucu ölümü halinde hak sahiplerine gelir bağlanacağı, bildirilmiş 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde " geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına" ibareleri 29.7.2003 tarihli 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile değiştirilerek " sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasa'ya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına" ibareleri getirilmiştir. Bu tür yasaların yürürlüğe girmeleri ile birlikte derhal tesirini husule getireceği tartışmasızdır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. H.G.K.'...
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, somut olayda, uyuşmazlığın, haksız fiilden kaynaklandığı, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanmadığı belirgin olup, bu yönde, davada 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığı gibi, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklandığını ortaya koyacak başka bir hüküm de mevcut değildir. Bu nedenle, davanın İş Mahkemesinde değil, genel mahkemede görülmesi gerektiği gözetilmeden karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemi kabul edilerek mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. " denilmiştir....
Ancak aynı Kanunun 63/B bendi kapsamında sigortalının istemi bulunması halinde sigortalı adına sosyal güvenlik destek primi ödenerek yaşlılık aylığı kesilmeden çalışmaya devam edilmesi mümkündür. Bir başka deyişle; yaşlılık aylığı almakta olan bir sigortalının tahsis tarihinden sonraki çalışmalarının yaşlılık aylığı miktarında nazara alınması için aylığın kesilmesi şartı getirilmiş, aylık kesilmeden çalışılması durumunda ise hem sosyal güvenlik destek primi ödenmesi öngörülmüş hem de tahsis sonrası çalışılan sürenin aylık miktarında nazara alınamayacağı hükme bağlanmıştır....
G E R E K Ç E : 2829 sayılı Yasa'nın 8.maddesinde, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde, fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacağı düzenlenmiştir. Yasanın amacı, ayrı ayrı sosyal güvenlik kurumlarındaki hizmeti tek başına aylık bağlanmasına yeterli olmayan sigortalı ya da hak sahiplerine, değişik kurumlardaki hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle aylık bağlanmasını sağlamaktır. Bir T3 geçen hizmet süresi tek başına aylık bağlanmasına yeterli iken diğer kurumlarda geçen hizmetlerin birleştirilmesini zorunlu tutmak yasanın amacına aykırıdır....
Yapılacak iş; davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gereken sosyal güvenlik yasası belirlenerek, tüm sosyal güvenlik kurumlarının 5502 sayılı Yasa gereğince aynı çatı altında toplandığı gözetildiğinde tahsis talep dilekçesi aylık bağlanması gereken Kuruma verilmiş gibi işlem yapılması gerektiği gözetilerek davacının belirlenen yasa hükümleri gereğince yaşlılık aylığı şartlarının hangi tarih itibariyle oluştuğunu belirleyip oluşuyor ise yaşlılık aylığını belirlenen sosyal güvenlik yasası hükümlerine göre hakettiğinin kabulüyle belirlenen yasa hükümlerine göre aylığın bağlanması yönünde bir karar vermektir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde ve özellikle hizmetlerin birleştirilmesi yoluna gidildiğinde tüm kurumlara tabi çalışmaların dikkate alınması gerektiği göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Yapılacak iş, davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı kabul edilen 01.07.2013 tarihi itibariyle yurt dışında çalışma ve aylık durumunu gösteren güncel hizmet belgesi ile ikamete dayalı sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alıp almadığını gösteren belgeleri Sosyal Güvenlik Kurumu aracılığıyla ilgili ülke sosyal güvenlik kurumundan, davacının Mernis ikamet adresini gösteren kayıtları ilgili nüfus müdürlüğünden ve 2013-2014-2015 yıllarında yurda giriş çıkış kayıtlarını da ilgili emniyet müdürlüğünden getirtmek ve sonucuna göre davacının yurda kesin dönüş koşulunu yerine getirip getirmediğini belirleyerek yaşlılık aylığı istemi hakkında bir karar vermekten ibarettir. O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. M.O...