Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.01.2018 günlü ve 2017/3192 Esas. 2018/101 Karar Sayılı ilamında belirtildiği üzere, her uyuşmazlığın yürürlükte bulunduğu mevzuat hükümlerine göre çözülmesi gerektiği kuralı gereğince ve 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinde ölüm aylığının ne zaman başlayacağına dair “Sigortalının ölümde hak sahibi kimselerine bağlanacak aylıklar, ölümle aylığı hak kazandıkları tarihten sonraki aybaşından başlar.” şeklindeki düzenlemeye istinaden, somut olay bakımından davacının ölüm aylığına müstehak olup olmadığı irdelenirken, hak sahipliği sıfatının kazanıldığı 22.09.1997 tarihindeki kanuni düzenlemelere değer verilmesi gerekmektedir. 1479 sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları...
Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.01.2018 günlü ve 2017/3192Esas. 2018/101 Karar Sayılı ilamında belirtildiği üzere, her uyuşmazlığın yürürlükte bulunduğu mevzuat hükümlerine göre çözülmesi gerektiği kuralı gereğince ve 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinde ölüm aylığının ne zaman başlayacağına dair “Sigortalının ölümde hak sahibi kimselerine bağlanacak aylıklar, ölümle aylığı hak kazandıkları tarihten sonraki aybaşından başlar.” şeklindeki düzenlemeye istinaden, somut olay bakımından davacının ölüm aylığına müstehak olup olmadığı irdelenirken, hak sahipliği sıfatının kazanıldığı 22.09.1997 tarihindeki kanuni düzenlemelere değer verilmesi gerekmektedir. 1479 sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları...
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 53. maddesinde, çalışma gücünün en az 2/3'ünü yitirdiği belirlenen sigortalının malûllük sigortası bakımından malûl sayılacağı, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte, malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan saptanan sigortalıların bu hastalık veya arızaları nedeni ile malûllük sigortası yardımlarından yararlanamayacakları belirtildikten sonra 54. maddesinde malûllük aylığından faydalanma koşulları; 53. maddeye göre malûl sayılmak, toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak olarak sıralanmış, 56. maddesinde, sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve malûllük aylığına hak kazanan sigortalının aylığının ödenmesine, kendisinin yazılı isteğinden, malûl sayılmasına esas tutulan raporun tarihi...
Davacı ... ve ..., çekişmeli taşınmazların kamulaştırılarak ... adına tescil edildiğini ve bedellerinin ileride çıkacak hak sahiplerine ödenmek üzere bankaya bloke edildiğini ve halen kendilerine ödenmediğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazlarda malik olarak hak sahibi olduklarının tespitine karar verilmesi istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmışlardır. Asliye Hukuk Mahkemesince göreve ilişkin bozma ilamına uyularak verilen görevsizlik kararı üzerine ... Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, taşınmazların kamulaştırma öncesinde tamamı 2'şer pay kabul edilmek suretiyle 1 hissesinin malik ve hak sahipliğinin ...'e, diğer 1 hissesinin malik ve hak sahipliğinin ...'a ait olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı ... ve arkadaşları, çekişmeli taşınmazın kamulaştırılarak Hazine adına tescil edildiğini ve bedellerinin ileride çıkacak hak sahiplerine ödenmek üzere bankaya bloke edildiğini ve halen kendilerine ödenmediğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazda malik olarak hak sahibi olduklarının tespitine karar verilmesi istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmışlardır. Mahkemece, önceki tarihli Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsiz olduğuna ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 153 ada 34 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın tamamı 8 pay kabul edilmek suretiyle 2 hissesinin malik ve hak sahipliğinin ...'a, kalan 1’er hissesinin malik ve hak sahipliğinin Seher, Melek, Naile, Mevlüt, Hulusi ve ... olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı idare, 7269 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, davalıya çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki ... nolu bağımsız bölümün tahsis ve teslim edildiğini, ancak davalının hak sahipliğinin 21.01.2010 tarihli komisyon kararı ile 7269 sayılı Afet Kanunu'nun 29. maddesi gereğince iptal edildiğini, hak sahipliğinin iptali kararının iptali için davalı tarafından ... 1. İdare Mahkemesinde açılan 2010/296 Esas sayılı davanın reddedilip kararın kesinleştiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, hak sahipliği şartları ve olağan zamanaşımı kapsamında taşınmazın mülkiyetini kazandığını belirtip davanın reddini savunmuştur....
reddedildiğini, yurtdışı borçlanma servisince 15/03/2017 tarihinde sigortalının Hollanda'da emekli olduktan sonra ki borçlanılan hizmet sürelerinin iptal edilmiş olduğunu, prim ödeme gün sayısının 5300 gün den 4066 güne düşürüldüğünü, yurt dışı hizmet borçlanma, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları süreleri, aylığa hak kazanma şartlarının ve bu sürelerin aylık hesabında değerlendirilmesine göre, Antalya 2.İş Mahkemesinin 2015/564 Esas 2016/374 karar sayılı gerekçeli kararına istinaden ilk işe girişi tarihi 01/02/1988 olarak işleme alındığını ve emeklilik şartı 44 yaş 20 yıl 5225 gün olması gerektiğini, ancak sigortalının 4071 gün hizmeti tespit edildiğinden 2. kez tahsis talebinin red edildiğini, yine sigortalının borçlanmaya itirazı ile ilgili olarak 04/12/2013 tarihli yurtdışı borçlanma talebi olduğunu, sigortalının 18/05/1999 tarihinde malulen emekli olduğundan bu tarihten sonraki çalışma süreleri borçlandırılamayacağından 2011/48 sayılı genelgeye istinaden bu tarihten sonraki borçlanma...
Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır....
Mahkemece; Türkiye Cumhuriyeti ile Danimarka Krallığı arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 33’üncü maddesinde yer alan “Bir Danimarka veya Türk vatandaşı ya da geriye kalan hak sahiplerinin, özellikle Türk mevzuatına göre tamamlanan prim veya sigorta süreleri dikkate alındığında, bir aylığa hak kazanma koşullarını yerine getirmediği takdirde, ilgili kimsenin Danimarka mevzuatına göre tamamladığı ikamet sürelerinin gerekli miktarı, Türk mevzuatına göre geçirilmiş prim ve sigorta süreleri gibi dikkate alınır, ancak söz konusu prim ve sigorta süreleri ile anılan ikamet süreleri çakışmamalıdır.” hükmü gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiştir....
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde, babası üzerinden aylık alma açısından hakkı doğuran olay eşinin vefat ettiği tarih olacağından, söz konusu tarihteki ilgili mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacının çift aylığa hak kazanamadığı belirgindir." gerekçesiyle söz konusu karar bozulmuştur B.Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "......