Yasanın aradığı şekil şartlarına uyularak resmi merciler önünde yapılmış bir satış sözleşmesi olmadığından yapılan taşınmaz satış işlemi TMK. nun 706, BK.nun 213, Tapu Kanununn 26. maddesi hükmüne göre geçersizdir. Bu durumda taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlüdürler. Hukuken geçersiz sözleşmeler, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye, karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır. Ancak burada denkleştirme yapılırken, bu hususa daha dikkat edilmelidir....
Dava, sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak talebine ilişkindir. Borçlar Kanunu'nun 61.maddesinin 1.cümlesine göre, haklı bir neden olmaksızın başkasının zararına zenginleşen kimse, onu geri vermek zorundadır. Sebepsiz zenginleşmeden sözedilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır....
Şti.’ nin personeli tarafından bilinçli ya da bilinçsiz olarak sehven davacı tarafa bildirmiş olduğu davalı bankanın hesabına gönderdiğini, davacı tarafından sehven gönderilen paranın davalı şirketin mal varlığına girmediğini, dava dışı 3. kişinin mal varlığına geçtiğini, ortada bir sebepsiz zenginleşme varsa dahi, sebepsiz zenginleşenin davalı şirket değil paranın hesabına yattığı dava dışı 3. kişi olduğunu, bu nedenle davalı şirkete husumet yöneltilmesinin yasal bir dayanağının bulunmadığını, paranın 3. kişinin mal varlığına dahil olduğunu, söz konusu işlemin bankacılık tekniği açısından atm üzerinden gerçekleştirilen bir para transferi yani havale işlemi olduğunu, havale işleminde, bir kişinin parasını başka bir kişiye/hesaba para aktarılması veya başka bir kişiye ödeme yapılması hususunda bankaya talimat ve yetki verdiğini, davacının gerçekleştirdiği bir işlemle ilgili, kendi hatasından kaynaklanan bir hususta bankaya husumet yönelterek dava açmasının mümkün olmadığını, ayrıca zamanaşımı...
İstinaf dilekçesinde; davalının davacı ile arasında ilişki bulunmadığı ancak davalının dava dışı Kumsal Boztepe isimli şahısla arasında ticari ilişki bulunduğu ,dava dışı Kumsal Boztepe'nin muhtelif tarihlerde davalıdan para alarak bu paralar karşılığında davalı adına taşınmaz satın almadığını,bu nedenle borçlu olduğunu,gönderilen paranın da davalı ile dava dışı Kumsal Boztepe arasındaki ilişki nedeniyle davalı tarafça alındığını ve Kumsal Boztepe'nin borçlarına mahsup edildiğini, sehven gönderilen para olmadığını,sehven para gönderme iddiasının 1.265,00 TL yerine hatalı olarak 0 eklemesi ile 12.650,00 TL olarak gönderilmesinin mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, davacı tarafça davalının banka hesabına internetten gönderilen havalede 1.265,00 TL yerine zuhulen 12.650,00 TL gönderildiği iddiasıyla fazladan gönderilen 11.300,00 TL'nin iadesi talebine...
Davalı savunmasında; davacı tarafa böyle bir borcunun bulunmadığını, banka ile gönderilen havale bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun karşılığı olarak gönderildiğinin ispatı olduğunun kabulü gerektiğini beyan ederek, davanın reddine ve davacının kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir....
D.. , hesabına sehven para yatırıldığını kabul etmiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalı O. D.'nin davacıdan bir alacağı olmadığını, paranın kendi hesabına yanlışlıkla yatırıldığını ikrar ettiği, sehven yapılan havalede hiçbir kusurunun olmadığı, işlemin davacının kendi eylemiyle gerçekleştiği, davalı alacaklının, kullandırdığı kredi sebebiyle diğer davalı O. D.'nin hesabına bloke koydurmasının onu bu davanın tarafı haline getirmeyeceği, konulan blokenin davalı borçlu O. D. ve diğer davalı alacaklı banka ve temlik alarak onun yerine geçen varlık yönetimi şirketi arasındaki alacak borç ilişkisinden kaynaklandığı, ancak davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davalı O.. D..'den 25.000,00 TL alacak talep edebileceği gerekçesiyle, davalı TEB ve alacağı temlik alarak onun yerine geçen ......
Öte yandan, gerek taraflar arasında keşide edilen sözleşme, gerekse davalının 24.12.2010 tarihli duruşmadaki beyanına göre, satış bedelinin davalı tarafından alındığı sabittir.Tapusuz taşınmazın zilyetliği devredilmediğine ve davalı tarafından da bedelin alındığı beyan edildiğine göre; taraflar birbirinden aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade ile yükümlüdürler. Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir....
şirkete sehven gönderildiği, davalı firmaya ait ------ davacı şirkete iade edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın davalılara sehven ödenen kamulaştırma bedelinin sebepsiz zenginleşme esasına göre tahsili isteminden kaynaklanmış bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 14/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, tapulu taşınmaza ilişkin adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebine ilişkindir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 ve devamı maddelerindeki (TBK'nın 77 ve devamı maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır....