ye devredildiği, satış olarak görülen işlemin bedelsiz devir niteliğinde olduğu, davalı ...'in davacı şirketin alacağının tahsilini engellemek amacıyla danışıklı olarak tapuyu diğer davalı eşi ...'a devrettiğini belirterek, davacının haciz ve satış isteyebilmesi talebinin kabulü ile, ... ili, .... ilçesi, .... Mahallesi 651 ada 7 parsel 13 nolu bağımsız bölümün davacı-alacaklının ... 16.İcra Müdürlüğünün 2012/11435 Esas ve 2012/11600 Esas sayılı dosyalarındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış isteyebilmesine, tescil talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Somut olayda, Mahkemece davacının aldığı primlerin fazla çalışma ücretini fazlasıyla karşıladığı gerekçesiyle davacının fazla çalışma ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Ne var ki, prim ve fazla çalışma birbirinden farklı kavramlardır. Davacının aldığı satış primi yaptığı satışlara bağlı olarak davacıya yapılan bir ödeme olup esas itibariyle çalışanı özendirme ve ödüllendirme amacına matuf ek ücret niteliğindedir. Fazla çalışma karşılığı yapılan ödeme ise bizatihi ücretin kendisidir. Fazla çalışma yapılsın veya yapılmasın, işyeri uygulaması gereği şartlar oluştuğunda prim ödemesine hak kazanıldığı nazara alındığında, prim ödemesinin fazla çalışma ücreti yerine geçtiğinin kabul edilerek, fazla çalışma ücreti alacağından mahsup edilmesi isabetli değildir. Mahkemece satış priminin fazla çalışmadan mahsubu ile talebin reddi yerinde olmamıştır....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin şikayetçi-alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, da va dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı vekili tarafından, satış talep tarihi olan 02/07/2016 tarihinden sonra 19/07/2016, 04/08/2016 ve 08/09/2016 tarihlerinde taşınmaz üzerine haciz şerhi işleten dosyaların taraflarına da kıymet takdirinin tebliğe çıkartılması gerektiğinden bahisle satış günü verilmesi talebinin reddine dair 26/09/2016 tarihli icra müdürlüğü işlemin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu, ... 2....
Mahkemece, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 04.12.2018 tarihli ek karar ile dava nihayete erdikten sonra mahkemenin kendi tasarrufu ile kararın değiştirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle düzeltme talebinin reddine karar verilmiş; ek karara karşı davalılar ..., ... ve ... temyiz isteminde bulunmuşlardır. 6100 sayılı HMK'nin 304. maddesi uyarınca, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar mahkemece re'sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Somut olaya gelince, tapu kayıt maliklerinden ...'in mirasçısı olup dava konusu taşınmazlarda elbirliği ortaklarından olan ..., ... ve ...'in karar başlığında davalı olarak gösterilmemesi mahkemece her zaman düzeltilebilecek bir eksikliğe ilişkin olup, tüm tarafların karar başlığında gösterilmek suretiyle kararın düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, tashih talebinin reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle ek kararın bozulması gerekmiştir....
Davacı ...’ın katılma yolu ile yaptığı temyiz talebinin incelenebilmesi için, davalının kendisine yörelik temyiz talebinin bulunması gerekir. Davalının böyle temyiz talebi bulunmadığına göre davacı ...'ın katılma yoluyla temyiz talebinde bulunamayacağından dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davalı ile, aleyhine kararı tamyiz ettiği iki davacı arasında ki ilişki, BK. 386 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Vekalet aktinden doğan davalar BK. 126/4 maddesi hükmü gereği 5 yılık zaman aşımına tabidir. Dava konusu taşınmazın 1.7.1993 tarihinde satıldığı taraflar asında tartışmasızdır. Davanın açıldığı 7.7.2003 tarihi itibariyle, yasada öngörülen 5 yıllık zaman aşımı süresi fazlası ile geçmiştir. Bu nedenle davanın reddi gerekir. Mahkemece aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 3-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarını incelenmemiştir....
KARAR Davacı, davalıdan haricen satın almış olduğu aracın trafik kaydının devredilmediği gibi, satış bedelinin de iade edilmediğini, ödemiş olduğu 6.250,00 TL satış bedelinin tahsili için başlattığı icra takibine de haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Noterliğinin 27/10/2010 Tarih ve 22549 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, satıcıların ayrıca işbu taşınmazlardan doğan tüm haklarını müvekkilleri Levent Ese ve Muhlis Yıldırım 'a 1/2'şer oranında temlik ettiklerini, alıcı müvekkillerinin ve taşınmazların İstanbulda bulunması, satış işlemlerinin İstanbulda yapılacak olması sebebiyle işlemleri yapmak üzere muris Gülkız Aygün, Niyazi Çobanoğlu'na yetki verdiklerini ve diğer satıcılar ile birlikte, vekillerin katıldığı sözleşme birlikte imzalandığını, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılmasının sebebi taşınmazlardaki tashih işlemlerinin ve intikal işlemlerinin tamamlanamamış olması olduğunu, müvekkillerinin işbu satış vaadi ve temlik sözleşmesi gereğince satış bedelinin tamamını nakden ve defaten satış vaadinde bulunan ve temlik eden Gülkız Aygün'e ödediğini, vekili Niyazi Çobanoğlu tarafından da işbu satış ve temlik bedelinin tamamının alındığı başkaca hiçbir hak ve alacağının...
Noterliğinin 27/10/2010 Tarih ve 22549 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, satıcıların ayrıca işbu taşınmazlardan doğan tüm haklarını müvekkilleri Levent Ese ve Muhlis Yıldırım 'a 1/2'şer oranında temlik ettiklerini, alıcı müvekkillerinin ve taşınmazların İstanbulda bulunması, satış işlemlerinin İstanbulda yapılacak olması sebebiyle işlemleri yapmak üzere muris Gülkız Aygün, Niyazi Çobanoğlu'na yetki verdiklerini ve diğer satıcılar ile birlikte, vekillerin katıldığı sözleşme birlikte imzalandığını, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılmasının sebebi taşınmazlardaki tashih işlemlerinin ve intikal işlemlerinin tamamlanamamış olması olduğunu, müvekkillerinin işbu satış vaadi ve temlik sözleşmesi gereğince satış bedelinin tamamını nakden ve defaten satış vaadinde bulunan ve temlik eden Gülkız Aygün'e ödediğini, vekili Niyazi Çobanoğlu tarafından da işbu satış ve temlik bedelinin tamamının alındığı başkaca hiçbir hak ve alacağının...
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesinin son fıkrası 30.04.2014 tarihli 6537 sayılı kanunun 4. maddesi ile değiştirilmiş ve “....Bakanlık asgari tarımsal arazi büyüklüklerini günün koşullarına göre artırabilir. Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz..." şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Davalıların murisi dava konusu taşınmazlardaki payının tamamını satış vaadi sözleşmesi ile devrettiğinden yani pay ve paydaş sayısının arttırılması söz konusu olmadığından, bu paylar yönünden satış vaadi sözleşmesi gereğince davacı adına pay tesciline karar verilebilir....
Mahkemece maddi tazminat talebinin kısmen kabulü, manevi tazminat talebinin reddi cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....