"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüane dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: Davacı vekili müvekkiline işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı işyerinin, davalı ...’ın oturduğu konutun temiz su tesisatının patlaması sonucu meydana gelen su sızması sonucu zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere sigortalılarına ödedikleri 6.614,00 TL zarar bedelinin 05.09.2011 ödeme trihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., kusuru bulunmadığını, hasarında belirtildiği kadar olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur....
ve ... ’den bir konut satın aldığını, arsa sahipleri ile yapılan yetki devri anlaşmasıyla arsa sahiplerinin yetkilerini devraldığını, davalı müteahhit tarafından konutun bulunduğu taşınmazın kalitesiz malzeme kullanılarak eksik ve ayıplı inşa edildiğini, davalıya gönderilen ihtarnameye rağmen dairenin geç teslim edildiğini, eksiklerin ve ayıpların giderilmediğini, süresinde iskan alınmaması nedeniyle pahalı şantiye suyu ve elektriğinin kullanıldığını, davalı tarafından giderilmeyen eksik ve ayıplı işlerin kat malikleri tarafından tamamlandığını ileri sürerek, dava konusu konutun sözleşmeye göre 31.12.2009 tarihinde bitirilmemiş olması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL tazminat ile ayıpların giderilmesi için yapılması gereken onarım harcamalarının bedeli olarak 3.000,00 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı; davanın reddini dilemiştir....
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu somut olayda konutun 5 ay 2 gün gecikmeli olarak teslimi dolayısıyla davacının rayiç kira talebinin haklı olduğu kabul edilmiş, tespit edilen 5 ay 2 günlük gecikme süresi dolayısıyla davacı vekilinin sunduğu talep arttırım dilekçesi göz önüne alınarak 6.000,00 TL nin davacıya verilmesi kararlaştırılmış, davalı vekilinin sözleşmedeki cezai şartın dışında rayiç kira bedelinin reddi gerektiği savunmaları,yerleşik Yargıtay içtihatları dikkate alınarak, konutun rayiç kira tutarının öngörülen cezai şarttan fazla olduğu anlaşıldığından, alıcı tarafından kira tazminatı talep edilmesinin haklı olduğu..." gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. Davacı son oturumda taleplerinin geç teslimden kaynaklı kira kaybına ilişkin tazminat olduğunu açıklamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Karşılıksız yararlanma HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığın mahkemede alınan 14/05/2014 tarihli savunmasında özetle; tutanağın tutulduğu ikametin kendisine verilen afet konutu olduğunu, bu konuta 3 ay önce yerleştiklerini, ayrıca konutun henüz kendisine teslimatının yapılmadığını, müteahhitin kullandığı borcun kendisine yüklendiğini, konutun yaklaşık 3 aydır sayacı olduğunu ve ikamet ettiği her dönemde elektriği sayaçtan geçirerek kullandığını beyan ettiği, kurumun 13/03/2014 tarihli yazısında da; sanığın kaçak tespit tarihinden sonra 12/12/2013 tarihinde abonelik yaptırdığının belirtildiği anlaşılmakla; sanığın bahse konu ikamette hangi tarihten beri oturduğunun zabıta araştırması ile tespit edilmesi, ayrıca ikamet ettiği konutun kendisine afet konutu kapsamında tahsis edilip edilmediği, edilmiş ise tarihinin araştırılmasından sonra tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın...
İlk derece mahkemesi yapılan yargılama sonucunda, mücbir sebeplerden kaynaklanan gecikmeler de dikkate alınmak suretiyle bilirkişi incelemesi yapıldığını, yapılan incelemeye göre taşınmazın 01/10/2008 tarihinde teslim edilmesi gerektiğini ancak süresinde teslim edilmediğini, geç teslim nedeniyle oluşan kira kaybının 8.640,00 TL olduğu gerekçesiyle bu bedelin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermiştir. Dosya kapsamındaki tapu kaydından dava konusu taşınmazın 15/05/2015 tarihinde davacı adına tescil edildiği, tescilin T3 19/07/2010 tarihli yazısına istinaden yapılmış olduğu görülmektedir. Dosya kapsamındaki belgelerin davacıya ait su aboneliğinin 14/10/2010 tarihinde yapılmış olduğu bu nedenle geç teslimden kaynaklanan tazminat hesabının 01/10/2008 yılı 14/10/2014 tarihleri arasında hesaplandığı görülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ DAVACILAR : Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın davalı ... Belediyesi yönünden reddine, davalı ... yönünden kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ile davalılardan ... ... (... ...) tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Asıl davada, 21.01.2011 tarihinde davalılardan ... ...’tan 89.000,00 TL bedel karşılığında bir konut satın aldıklarını, konutun tesliminden sonra, 14.09.2014 tarihinde konutun döşemelerinin altından su çıkmaya başladığını, eşyalarının sudan zarar gördüğünü, konutun ve eşyaların zarar tespiti için İstanbul 12....
no'lu (3) adet konutun 2017 yılı, ... blokta yer alan 3 no'lu ile ... blokta yer alan ... no'lu (2) adet konutun 2018 yılı içerisinde elektrik aboneliklerinin başlatıldığı, ... blokta yer alan ... no'lu konutun da aboneliğinin bulunmadığı görülmüş olup, belirtilen (6) adet konutun 2016 yılı içerisinde fiilen teslim edildiği ve Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde belirtilen süreler içerisinde iade isteminin yapılmadığı yönünde davalı idarece yapılmış hukuken geçerli somut herhangi bir tespit bulunmadığından ve söz konusu (6) adet konutun teslimlerine ilişkin faturaların da 2017 yılının muhtelif tarihlerinde düzenlendiği saptandığından, (6) adet konuta isabet eden ve davacı şirket tarafından yüklenilen katma değer vergilerine ilişkin iade isteminin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne, .. blokta yer alan ... , ...ve ... no'lu ile ......
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü KARAR Davacı, davalıdan 20.04.2011 tarihli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi ile 206.339,20 TL bedel ile konut satın aldığını, sözleşmenin 3. maddesinde konutun 24 ay içerisinde tesliminin kararlaştırıldığını, sözleşmenin bu hükmüne rağmen konutun 03.02.2014 tarihinde teslim edildiğini ileri sürerek, fazlaya dair haklar saklı tutularak mahrum kalınan kira kaybı nedeniyle aylık 500 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalıya tebligat çıkartılmamıştır....
Somut olayda, taraflar arasındaki hukuki ilişki kooperatif üyelik ilişkisi olduğundan, ayıbın açık veya gizli olup olmadığına bakılmaksızın zamanaşımı konutun davacıya teslimi tarihinden itibaren başlayacağından, uygulanması gereken 5 yıllık zamanaşımı süresinin başladığı tarihin saptanması uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu bulunmaktadır. Somut olayda, davacının 1996 yılında konutunu teslim aldığı, ayıplı imalat nedeniyle tazminat isteminin dava tarihinden önce 2001 yılında, BK'nın 126/4 (TBK'nın 147/4.) maddesinde öngörülen, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır. Davacının ayıplı imalat ile ilgili talebi zamanaşımına uğradıktan sonra, evin bahçe ve teras duvarlarındaki çatlakların ortaya çıkması üzerine zamanaşımı süresi tekrar işlemeye başlamaz. Zamanaşımına uğrayan talebine konu ayıplı imalattan kaynaklanan kira kaybı nedeniyle de davalı sorumlu tutulamaz....
İlk derece mahkemesince, " ....Bilirkişi raporu ile de tespit edildiği gibi satılan konutun net alandan 12.37m2 brüt alandan ise 15.07 m2 daha küçük olması,bu m2 eksikliğinin sadece bir bölümde olmayıp konutun tümüne yayılmış olması göz önünde bulundurularak bu ayıbın ortalama bir tüketicinin basit bir muayene ile tespit edebileceği nitelikte bir ayıp olmadığı gizli ayıp niteliğinde olduğu anlaşılmıştır....