Davalı vekili dava konusu alacakların belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini ileri sürmüştür. HMK 107. maddesinin gerekçesine göre, belirsiz alacak davasının, kısmen eda davası ile birlikte külli tespit davası olarak da açılabilmesi imkan dahilindedir. O halde belirsiz alacak davasında bir miktarın tahsili yanında, kalan tutarın tespiti istenebilecek ve yargılama sırasında belirlendiğinde kalan miktar da talep edilebilecektir. Dava konusu taleplerin davalı kayıtları ve hesaplamaya dayalı olması nedeni ile belirsiz alacak davasına konu edilebileceği anlaşıldığından, davalı vekilinin belirsiz alacak davası açılamayacağı yönündeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili uzun süre çalışan işçinin yıllık iznini kullanmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürmüştür....
İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılmıştır. Davalı şirkette sondaj kısmında çalışan davacı, 5.9.2017 tarihinde maaşlarının ödenmediği, yurtdışı harcırahları ve fazla mesai ücretlerinin ödenmediği gerekçesiyle iş akdini feshetmiş, kıdem tazminatı, izin, ücret, ile diğer alacakları için dava açmıştır. Mahkemece, Kıdem, izin ve ücret alacakları yönünden belirsiz açılamayacağı gerekçesiyle usulden, diğere alacaklar yönünden esastan davanın reddine karar verilmiştir. 1- Kıdem tazminatı yönünden: Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır....
Alacağımıza konu kalemler şu şekildedir: Kıdem Tazminatı: 16.873,98 TL , İhbar Tazminatı: 12.097,66 TL , Ücret Alacağı: 40.112,71TL, Yıllık İzin Alacağı: 2.717,00TL .... İflas Müdürlüğü, müvekkil tarafından yapılan alacak kayıt talebine, 22/08/2022 tarihinde "Alacağın ödenmeyen işçi alacağının tahsili için ... 13 İcra Müdürlüğü'nün ... Esas nolu dosyası ile icra takibine girişildiğinin bildirildiği, icra takip dosyasına ve bu dosyadan alınan takip talebi , ödeme emri ve iflas tarihi itibariyle yapılmış borç hesap tablosuna dayandığı, ibraz edilen belgelerde alacaklının müflis şirkette hangi tarihlerde çalıştığı ve hangi tarihlerde iş aktinin sına erdiğine dair herhangi bir bilgi bulunmadığı, alacağın işçi alacağı olarak kaydedilebilmesi için İİK.nun 206....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanında açılmadığını, mahkemece zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını, dava konusu alacağın belirlenebilir nitelikte olduğundan belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini, davacının emeklilik sebebiyle izin ücreti alacağına ilişkin olarak 20.706,02TL'den 4.703,24TL yasal kesintiler yapıldıktan sonra 16.002,78TL'nin diğer alacakları ile birlikte 03/02/2016, 03/03/2016 ve 04/02/2016 tarihlerinde davacının şahsi banka hesabına peyder pey ödendiğini, davacının tüm hak ve alacaklarının ödendiğini, yıllık izin ücreti yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: Dairemizce dosya üzerinde ileri sürülen istinaf nedenleri ve HMK'nın 355....
Davalı vekilinin puantaj kayıtlarının ve ücret bordrolarının dikkate alınmadığı yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. Davacı kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı talebini kısmi dava olarak açmış mahkeme tarafından da kısmi dava olarak sonuçlandırılmıştır. Davalı vekilinin kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağının belirsiz alacak davası olarak açıldığı yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının dayandığı deliller ve delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi HMK 355. maddesi kapsamında kamu düzenine de aykırı bir husus bulunmadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın, Dairemizin, 05.06.2012 tarih ve 2373 E, 3961 K sayılı ilamıyla, davacının tapu iptali ve tescil talebi yönünden dava konusu dairenin değeri tespit edilerek alınması gereken harçlar tamamlattırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek diğer temyiz itirazları incelenmeksizin bozulması üzerine, mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı ...’den daire satın aldığı, dairenin tapusunun davacıya verilmediği, sözleşme gereğince yapılması gerekli olan işlerin yapılmadığı, sözleşmede belirlenmemesine rağmen kat ve cephe farkının davalı kooperatif tarafından tahsil edildiği ve daha önce davacı tarafından açılan davada mahrum kalınan kira ve inşaat masrafları talebi yönünden kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 9.000,00 TL kat ve...
Kabule göre de; Davacının, davanın başında kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve asgari geçim indirimi alacak taleplerini belirleyebilecek durumda olduğu, ve davacının iş bu alacaklarını belirsiz alacak davasına konu etmesinde hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, Mahkemece kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve asgari geçim indirimi alacak taleplerinin dava şartı hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş ise de; dosya üzerinde yapılan incelemede, davacının dava dilekçesi ile talepte bulunurken kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ve asgari geçim indirimi alacakları yönünden taleplerini 6100 sayılı HMK.’nın 109. maddesine dayalı olarak kısmi dava şeklinde açtığı, diğer alacak kalemleri olan fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarını ayırarak HMK 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası şeklinde açtığı ve bu talebini ıslah-bedel arttırım talebi ile de yinelediği anlaşılmakla, Dairemizce de benimsenen...
E. sayılı dosyası üzerinden 17.08.2015 tarihinde icra takibi başlatıldığını, ödeme emirlerinin borçlular tarafından tebellüğ edildiğini ve icra takibinin de dosyaya davacılar tarafından herhangi bir itiraz sunulmadığından kesinleştiğini, İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyası ile huzurdaki davaya konu dosyanın alacak tutarları ve sebeplerinin birbirinden tamamen bağımsız olduğunu, davacılar aleyhine başlatılan İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasına konu borcun takibin kesinleşmesi üzerine davacılar tarafından ödendiğini ve davacıların dosya borcunu ödemeleri neticesinde dosyadan davacılar tarafından gönderilen harç da yatırılarak feragat edildiğini, cari hesap alacağına ilişkin diğer dosyadan feragat edilmesinin, cezai şart alacağından feragat ettiği sonucunu doğurmadığını,-İşbu dosyaya konu icra takibinden hiçbir aşamada feragat edilmediğini, Beşiktaş ......
Noterliğinin 11.11.2016 tarih ve 04989 yevmiye numaralı ihtarnamesi olduğunu, davaya konu icra takibinin ise 17.08.2015 tarihinde yani Sözleşme süresi içinde ve fesihten bir yıldan fazİa süre önce başlatıldığını ve takip tarihi itibari ile müvekkilinin davalı Şirketten alacaklı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesinin yasaya, hukuka ve dosya münderecatına aykırı olması nedeniyle kaldırılarak davacıların tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı aleyhine açtıkları İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/216E....
Emlak Şirketi'nin isminin yazılmış olduğu bu durumun maddi hata niteliğinde olduğu ve mahallinde her zaman düzeltilmesinin mümkün olduğunun anlaşılması nedeniyle bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. 2-Her ne kadar mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi' nin görevli olduğu belirtilmiş ise de; Somut uyuşmazlık, davalı müteahhit tarafından yapılan sitede eksik ve ayıplı işler bulunduğu iddiasına dayalı ifaya izin verilmesi yani eksik ve ayıplı işlerin kendileri tarafından tamamlanmasına izin verilmesi ve bedelinin davalıdan tazmini isteminden kaynaklanmakta olup, taraflar arasındaki ilişkinin dava tarihi olan 11.04.2014 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Yasanın 23.maddesinde bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür....