"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2020/247 Esas 2020/256 Karar Taraflar arasındaki basın yolu ile kişilik haklarına saldırının önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince ... ve Turkuvaz Gazete Dergi Basım A.Ş. yönünden talebin kabulü ile saldırının önlenmesine diğer davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararın davalılar ... ve ........, Gazete Dergi Basım A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 23.12.2021 tarihli ve 2021/24555 Esas, 2021/11017 Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir....
Mahkemece, dosya kapsamına göre, davalı şirketin, marka hakkının usulsüz kullanıldığı iddiası ile davacı şirket ortağı olan H şikayet ettiği, H beraat etmesi üzerine manevi tazminat isteminde bulunduğu ve davasının kabul edilerek H lehine, davalılar aleyhine 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, işbu davanın davacısı olan tüzel kişilik hakkında doğrudan doğruya bir isnatta bulunulmadığı, davacı tüzel kişinin kişilik haklarına doğrudan bir saldırıdan bahsedilemeyeceği, böyle bir saldırının varlığından bahsedilse dahi davacının davasını süresinde açmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/12/2009 gününde verilen dilekçe ile yayının durdurulması ve kararın yayınlanması istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 24/02/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 26/04/2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi....
KARŞI OY: Sanık ve kardeşi . kurban satış yerindeki çadırlarını birleştirmelerine karşı çıkan maktul ve yakınlarının beraat kararı verilen . ile tartışmalarından sonra olay yerine gelen sanık ., yanında çobanlar .,., ile birlikte tekrar diğer çadıra yürüdükleri sırada maktul ve onbeş yirmi kişiden oluşan yakınlarının dirgen, sopa ve kürek gibi aletlerle önlerine çıkarak tehdit ve hakaretlerde bulunmaları üzerine, sanığın kendisinde tabanca olduğunu söyleyerek uyarıda bulunmasına rağmen, saldırının devam etmesi üzerine tabanca ile ateş ederek maktülü öldürdüğü olayda; maktül ve yakınlarından kaynaklanan silahlı ve toplu saldırının niteliğine göre haksız tahrik nedeniyle daha fazla bir indirim yapılması gerektiğinden hükmün bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Gerçekten Türk Medeni Kanunun 983.maddesi hükmünce zilyetliği saldırıya uğrayan dava açarak, saldırının sona erdirilmesini, sebebinin önlenmesini ve varsa ortadaki zararının giderilmesini isteyebilir. Bu iddia ile açılan davaları görmekle görevli mahkeme de HUMK.nun 8.maddesi hükmünce Sulh Hukuk Mahkemesidir. Ne var ki; somut uyuşmazlıkta davacı, zilyetliğine saldırı nedeniyle bu saldırının kaldırılmasını değil, dava dışı ... ile aralarında var olan kiracılık hakkına ( şahsi hakka ) dayanarak davalının elatmasının önlenmesini istemiştir. İddianın ortaya konuş şekline göre; davanın Türk Medeni Kanunun 973 vd. maddeleri hükümleri doğrultusunda ve Sulh Mahkemesinde çözülme olanağı yoktur. Davaya genel hükümler doğrultusunda bakılarak, esası hakkında hüküm kurulması yerine, yazılı bazı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Mahkemece; ceza mahkemesinde davalının davacıya hakaret ettiğinin maddi vaka olarak tespit edildiği, davacının kişilik haklarına saldırının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Somut olayda; ... .... Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/101 esas, 2015/105 sayılı kararı ve mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalı ...’in davacıya söylediği iddia olunan sözler değer yargısı niteliğinde olup, davacının kişilik haklarına saldırının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Şu durumda; davanın tümden reddi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle, davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sanıklar ... ve ... hakkında kasten öldürmeye teşebbüsten kurulan mahkumiyet hükümleri ile katılan sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar ... ve ... hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçu ve sanık ...’in ... ve ...’e yönelik eylemlerinin sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde sanıklar ... ve ... hakkında suç niteliği tayin edilmiş, tüm sanıklar yönünden haksız tahrikin varlığı ve takdiri indirim nedeninin nitelik ve derecesi kabul kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ... müdafiinin bir nedene dayanmayan, sanık ... müdafiinin, eksik incelemeye, usule, ilk saldırının karşı taraftan geldiğine, katılan sanık ... müdafiinin, ilk saldırının karşı taraftan geldiğinden bahisle meşru savunmaya, meşru savunmada sınırın aşılmasına...
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. Maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....