Olayda davacıların herhangi bir kusurları olduğu ispat edilemediğine, olayın tamamen davalı şirket görevlilerinin kusur ve ihmalinden kaynaklanmış olmasına göre açıklanan nedenlerle davacıların Anayasanın 23. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan seyahat özgürlüğüne ve kişilik haklarına saldırının dava konusu olayda gerçekleştiği kabul edilerek mahkemece tarafların ekonomik ve sosyal durumları araştırılıp takdir edilecek bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, kişilik haklarına saldırının bulunmadığından bahisle yazılı şekilde davanın tümüyle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINApeşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; İlk derece mahkemesince delillerin yeterince toplandığı, bunların değerlendirilmesinde, hukuki nitelendirmede, kanunun olaya uygulanmasında ve kusur belirlemesinde hata yapılmadığı, dosya kapsamı ve toplanan deliller, tarafların tespit edilen sosyal-ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, ülkenin geçim şartları, TMK'nun 169,174,175,185,186,197. m.leri, davacı kadının kişilik haklarına ve aile bütünlüğüne yapılan saldırının boyutu, B.K 50,51 m.leri ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı kadın yararına tedbir- yoksulluk nafakası ile manevi tazminata, davalı aleyhine maktu harca, yargılama giderine ve vekalet ücretine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.sine göre esastan reddine oy birliği ile karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur...
bu hesaplarda müvekkili markasını, ticaret unvanını zedeleyecek şekilde yayın yapmaması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının müvekkilinin tescilli markalarına, ticaret unvanına, ticari itibarına, onur ve şerefine yönelen saldırıların önlenmesini ve saldırının sonuçlarının giderilmesini, haksız ve hukuka aykırı saldırı nedeniyle toplam 150.000,00 TL. manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 02/02/2011 tarih ve 2011/9 D.İş sayılı karar örneğinde tedbir isteyen ... tarafından ..... aleyhine, evliliklerinin başlangıcından bu yana tedbir istenilen eşin alkole bağımlılığının kesintisiz olarak devam ettiği, hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediği belirtilerek ruh ve beden sağlığı ve can emniyetinin zarara uğramaması nedeniyle 4320 sayılı Ailenin Korunması Hakkındaki Kanun uyarınca koruma kararı talep edildiği ve mahkemece 4320 sayılı yasanın 1. maddesine göre tedbir kararı verilerek ayrıca ....'in eşi ....'e ve aynı çatı altında yaşayan aile bireylerine karşı 3 ay süre ile şiddete ve korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmamasına ve 3. şahıslar kullanılarak şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulundurulmamasına, alkollü veya herhangi bir uyuşturucu madde kullanmış olarak ortak konuta gelmemesine veya ortak konutta bu maddeleri kullanmamasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davaya konu yayında, haberin içeriğinin .......
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı incelenmesinde; İlk derece mahkemesince delillerin yeterince toplandığı, bunların değerlendirilmesinde, hukuki nitelendirmede, kanunun olaya uygulanmasında ve kusur belirlemesinde hata yapılmadığı, toplanan deliller, kusur derecesi, tarafların tespit edilen sosyal-ekonomik durumları, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, tedbir nafakasının amacı ve niteliği, davacı kadının kişisel haklarına ve aile bütünlüğüne yapılan saldırının boyutu, boşanma nedeniyle bu evlilikten mevcut ve beklenen menfaatleri, B.K 50,51 m.leri, TMK'nun 169,175,185,186,197. m.leri ile hakkaniyet ilkesi göz önününe tutulduğunda, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde kusur belirlemesi yapılmasının, davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine ve davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesinin, karar gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu gibi davacı kadın yararına hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatların karar...
Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. 3-Taraflann tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığının anlaşılmasına nazaran davacı-karşı davalı erkek yararına hükmolunan manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, kişilik haklarına yapılan saldırının önlenmesi istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 4.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 4.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 21.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, kişilik haklarına haksız saldırının men'i ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Başkanlar Kurulu Kararı ve Yargıtay Yasasının 14. maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek 4.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 17.9.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....