Ancak detaylı bir incelemeyle ortaya çıkacak sahteliğin fark edilmesi noter veya çalışanından beklenemeyecek bir durumdur. Resmi işlem yapma görevini üstlenmiş ve teknolojinin gelişmesi ile kimlik paylaşım sistemi gibi kolaylıklara kavuşmuş olan noterin daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olması nedeni ile daha üst düzeyde dikkat ve özen görevi bulunmaktadır. Bu ilkeler ışığında dava konusu olayda; davalıya, satışın yapılmasını isteyen 3. Kişi tarafından ibraz edilen kimlikteki bilgiler ile Noterlik kimlik paylaşım sisteminde görüntülenen bilgiler arasında karşılaştırma yapıldığı savunulmuş, kimlik bilgilerinde ulaşabileceği tüm bilgiler ile sunulan kimlikteki bilgiler arasında fark bulunmadığının tespiti üzerine dava konusu satış işlemini gerçekleştirdiğini belirtmiştir....
İlk Derece Mahkemesince; "Davacı vekilinin icra takibinin durdurulması talebinin, icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden İİK. 72/3 maddesi hükmü uyarınca reddine, Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı, davacının senetten sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve davacının senede istinaden yapmış olduğu ödemelerin tespiti yargılamayı gerektirdiğinden ve mevcut deliller itibari ile yaklaşık ispat koşulu bulunmadığından reddine" karar verilmiştir....
Mahkemece; İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden, icra takibinin durdurulması talebinin, İİK. 72/3 maddesi hükmü uyarınca reddine, Senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı, davacının senetten sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve davacının senede istinaden yapmış olduğu ödemelerin tespiti yargılamayı gerektirdiğinden ve mevcut deliller itibari ile yaklaşık ispat koşulu bulunmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Karar aleyhine davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-Davalı ... tarafından davalı aleyhine, 07/12/2019 tarihinde İstanbul ... İcra Dairesi'nin ... E....
İlk Derece Mahkemesince; "Davacı vekilinin icra takibinin durdurulması talebinin, icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden İİK. 72/3 maddesi hükmü uyarınca reddine, Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı, davacının senetten sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve davacının senede istinaden yapmış olduğu ödemelerin tespiti yargılamayı gerektirdiğinden ve mevcut deliller itibari ile yaklaşık ispat koşulu bulunmadığından reddine" karar verilmiştir....
Ancak, detaylı bir incelemeyle ortaya çıkacak sahteliğin fark edilmesi noter veya çalışanından beklenemeyecek bir durumdur. Ayrıca, Yargıtay bazı kararlarında; nüfus cüzdanındaki seri ve T.C kimlik numarasının bulunmaması, numaranın on bir haneli olmaması, eksik veya fazla olması, doğum yerinin ilçe veya merkez ilçe olarak yazılmaması, soğuk damganın veya motorlu araç tescil belgesinde mühür bulunmaması, tescil belgesindeki bilgilerin kullanılan kimlik ile veya motor sicil numarası veya şasi numarasının birbirine uymaması gibi hâllerini “somut sorumluluk nedenleri” olarak kabul edilmiş, noterlerin ve çalışanlarının yapmış oldukları işlemlerde, sorumluluk sebeplerini, her somut olayın özelliğine göre, ayrı ayrı değerlendirmiştir. Somut olayda; sahte olarak düzenlendiği iddia edilen sürücü kimlik belgesinin asıllarına ulaşılamamıştır....
GEREKÇE 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin sekizinci fıkrasının son cümlesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihten denetim süresi içinde ikinci suçun işlendiği tarihe kadar dava zamanaşımının durduğu gözetilerek, suça konu vergi levhaları üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde, sahteliğin ilk bakışta fark edilmediği, aldatıcılık niteliğini haiz oldukları belirlenerek yapılan incelemede; A. Tebliğname yönünden, Aslı dosya arasında bulunan suça konu vergi levhalarına ilişkin Heyet gözlemi ile Gelir İdaresi Başkanlığının suça konu vergi levhaları üzerinde gerçekleştirilen sahteciliğin ilk bakışta farkedilemeyeceği, vergi dairesi müdürlüklerince yapılan inceleme ile ortaya çıkabilecek nitelikte olduğuna ilişkin 23.07.2015 tarihli cevabi yazısı karşısında bu yönden eksik araştırma nedeniyle bozma isteyen Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır. B. Sanık müdafinin temyiz talepleri yönünden, 1....
Suça konu araç trafik tescil belgeleri üzerinde polis kriminal laboratuvarı başkanlığınca yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda suça konu araç trafik tescil belgelerinin orjinal olduğu, bunlar üzerine yapılan LPG dönüşümüyle ilgili eklemenin sanığın işyerinde ele geçmiş olan kaşelerle yapılmış olduğu ve yapılan sahteliğin iğfal kabiliyeti bulunduğu belirtilmiş olması karşısında tebliğnamedeki iki no'lu bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir....
Emniyet Müdürlüğünde kendisine verilen şifre ile sisteme girerek talebi olmayan polis memurları ile ilgili oluşturduğu mermi satın alma belgelerinin çıktısını aldıktan sonra bunları kurum mühürü ile mühürleyip iş yoğunluğu nedeni ile yanılgıya düşürdüğü Emniyet Müdürlerine imzalattığı belgeler yönünden belgelerde içerik sahteciliği dışında fiziki bir sahteliğin bulunmadığı ve mermi satın alma belgelerinde imzası bulunması gerekli amirler tarafından sanığın yanılgıya düşürmesi nedeniyle mermi satın alma belgelerinin imzalanarak belgenin tamamlandığı da nazardan uzak tutulmamalıdır....
Temyiz dilekçesi ve kanuni süresi içinde verilmiş olması şartiyle- karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması, 2 – Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması, 3 – Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması. 4 – Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması'' b. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir: ''Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir....
Temyiz dilekçesi ve kanuni süresi içinde verilmiş olması şartiyle- karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması, 2 – Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması, 3 – Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması. 4 – Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması'' b. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir: ''Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir....