WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı erkeğin mirasçılarının vekili 02.06.2022 tarihli duruşmada davaya sağ kalan eşin kusurunun tespiti yönünden devam etmek istediklerini bildirmiştir. C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanma davasının yargılaması sırasında davacı eşin öldüğü ve evliliğin ölüm ile sona ermesi nedeniyle davanın konusuz kaldığı; kusur tespiti bakımından evin eşyalarını sıklıkla değiştiren, gereksiz harcamalar yaparak eşini ekonomik olarak zor duruma sokan, eşine ve eşinin çocuklarına "şerefsiz, alçak, it, p..şt" diyerek hakaret eden, eşine onu ceza evindeki oğluna öldürteceğini söyleyerek tehdit eden sağ kalan kadın eşin ağır, ailesinin evliliğe müdahalelerine sessiz kalan erkeğin az kusurlu oldukları gerekçesi ile; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında sağ kalan kadın eşin ölen eşine nazaran ağır kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir. IV....

    Anılan karara karşı davalı ... tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, evliliğin ölüm ile sona erdiğinden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, evliliğin iptali ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kadının kötü niyeti kanıtlanmadığından sağ kalan eşin evlenme ile kazandığı kişisel durumun korunmasına karar verilmiştir. Ancak, mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali davalarında, evliliğin ölümle sona ermesi davayı konusuz kılmaz. İlgililer her zaman için evliliğin mutlak butlanla sakat olduğunun tespit altına alınmasını isteyebilirler. O halde yapılacak iş, yargılamaya devamla, evliliğin mutlak butlanla sakat olup olmadığının tespit edilmesi, eğer mutlak butlanın varlığı kanıtlanırsa ancak o zaman TMK’nın 159. maddesi gereğince, sağ kalan eşin evlenme sırasında iyi niyetli olup olmadığı konusunda bir karar verilmesinden ibarettir....

      Dava konusu taşınmazların kadastro tespit tutanağının incelenmesinde, 1938 tarihli iskan tapularına dayanılarak 1/10 pay ... oğlu Kadim Kömürcü adına tespit ve tescil edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı taşınmazların mal bırakanı babası ...'ye ait olduğunu tapu kayıtlarında adının yanlış yazıldığını belirterek düzeltilmesini istemektedir. Dosyada mevcut nüfus kaydının incelenmesinde; kayıt maliki olduğu iddia edilen "... oğlu ..." nüfus kayıtlarında sağ olarak görülmektedir. Zabıtaca yapılan araştırma sonunda düzenlenen tutanakta ise bu şahsın ölü olduğu bildirilmiştir. Davacı ..., nüfus kaydında sağ olarak görülen ... oğlu ...'nün mirasçısı sıfatıyla davayı açıp, takip ettiğinden resmi kayıtlarda sağ olan şahsın yerine geçip mirasçısı olduğunu ileri sürerek dava açılamıyacağından, öncelikle tapu maliki olduğu iddia edilen ... ölmüş ise nüfustan sağ kaydının düşülerek ölüm kaydının işlenmesi gerekir....

        Yapılacak iş; Davacının, 28.02.1987-30.06.1992 tarihleri arasında çiftçilik faaliyetini yapıp yapmadığı, yapmış ise buna ilişkin kayıt ve belgelerin olup olmadığını ilgili Ziraat Odası ve İlçe Tarım Müdürlüklerinden ayrı ayrı araştırılmalı ve davacının babası adına kayıtlı taşınmazlarda çiftçilik yaptığına yönelik iddiaları dahi babasının ölmüş ise ölüm tarihini de gösterir nüfus kaydı ile doğrulayıp bu taşınmazlarda ne şekilde ve kimin çiftçilik yaptığını dahi yöntemince araştırıp, çiftçilik faaliyetinin, kısa süreli SSK.'lı çalışmalar dışında da doğrulandığının tespiti halinde bu sürenin de kabulüne, aksi halde ise reddine karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir. O halde, davalı Kurum'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

          Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, ....'in 02.02.1940 doğumlu ... ve 26.09.1941 doğumlu ... adlı kızları olup, ....'nın halen bekar ve sağ olduğu, ...'in ise 30.12.1958 tarihli evlenme ihbariyesi ile .... ile evlendiği, 9 tane çocuklarının olduğu ve halen sağ olduğu, yine aynı ...'in 03.04.1960 tarihli evlenme ihbariyesi ile ... ile evlendiği, 10 tane çocuklarının olduğu, evlenerek....hanesine gittiği açıklaması ile nüfus kaydının kapalı olduğu (evlenme tarihi olarak 30.12.1958 gösterilmek suretiyle) anlaşılmaktadır. Dava, ... ile ...'in evliliğinin iptali, ... ile ...'in evliliğinin tespiti ve mevcut nüfus kaydına göre ...'nin...'den olma çocuklarının anne adlarının "..." olarak düzeltilmesidir. İstem bu bağlamda değerlendirilerek ve dosyadaki kanıtlara göre nüfus kayıtlarındaki çelişkiler de dikkate alınarak (03.04.1960 tarihinde ... ile evlendiğine dair evlenme ihbariyesi düzenlenen onun hanesinde eşi olarak kayıtlı...'...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Olduğunun Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacının eşi miras bırakan ... 10.03.2015 tarihinde ölmüştür. Davacı, dava konusu konutun miras hakkına mahsuben özgülenmesi için aile konutu olduğunun belirlenmesini talep etmiştir. Türk Medeni Kanununun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Davacının bu yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır....

              Bu durumda mahkemece, murisin ölüm tarihi olan 11.05.2006 tarihi itibariyle tapuda gayrimenkul kaydının, bankalarda mevduat hesabının ve trafik sicilinde araç kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu, banka ve emniyet müdürlüklerine yazı yazılmalı ve terekenin pasifinin belirlenmesi amacıyla da murisin ölüm tarihi olan 11.05.2006 tarihi itibarıyla borçlarının tespiti sağlanmalıdır. Ayrıca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 610/2. maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır. Terekenin ve davacıların durumu net olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir. Belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir....

                Kanunun açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (Yargıtay HGK'nin 10.04.1991 tarihli ve 1991/8-51 Esas, 194 Karar ve 15.04.2011 tarihli ve 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Ölüm Tarihinin Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava; ...’in ölümünün tespitine ilişkindir. Tescil idari işlem ise de ölümün ve ölüm tarihinin tespiti adli yargının görevine girer. Bir hakkın kullanılması için bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda yada başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimse iddiasını ispat etmek zorundadır.(TMK.md.29) Delillerin bu çerçevede değerlendirilip karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....

                    nun 1993 yılında öldüğü, davalının ise önceden aldığı vekaletname ile kayınvalidesinin maaşını almaya devam ettiğinin anlaşıldığı, durumun Cumhuriyet Savcılığına ihbar edildiği, dolandırıcılık suçunun soruşturması sırasında ve ayrıca nüfus müdürlüğünün gerçek ölüm tarihinin tespiti için yaptığı ihbar da dikkate alınarak davaname ile bu davanın açıldığı; ölüm olayının tarihi konusunda net bir bilgi edinilemediği, Sosyal Güvenlik Kurumunun zararını tespiti için dahi net bir ölüm tarihinin gerekli olduğu, Cumhuriyet Savcısının bu davayı açma yetkisinin bulunduğu anlaşıldığından; mahkemece, kanıtların toplanıp oluşacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu