Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada tüketici mahkemelerinin görevli olmadığını, davacının cayma hakkının bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin devre tatil değil, hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olup, Kat Mülkiyeti Kanun'una tabi olduğunu, tapuda pay devrini içeren sözleşmenin adi şekilde yapılmasının geçersiz olup, taşınmazın tapusunun verilmesi ile sözleşmenin geçerli hale geldiğini, müvekkilinin sözleşmenin kendisine yüklediği tüm edimleri yerine getirdiğini, sözleşmede de davacının taşınmazı kullanacağı dönem ve kişi sayısının belli olduğunu, fakat belli bir daire ya da blokta kullandırılacağına ilişkin bir taahhüdün bulunmadığını, sözleşmede belirtilen nitelikte odada tatilini yapabileceğini, hisseli gayrimenkul ve devre tatil satışlarında hisse, sadece üyeleri değişim sistemine dahil etmek ve bir hafta tatil kullandırmak amacıyla olduğunu, taşınmazın tamamlanmış ve faaliyette olduğunu, cayma hakkının söz konusu olduğu devre tatili sözleşmelerinde dahi mümkün...
Taraflar arasında adi yazılı şekilde yapılan ....05.2007 tarihli sözleşmede, yüklenicinin hak kazandığı dairelerle ilgili olarak kademeli ferağ öngörüldüğü ve halen taşınmazın tapuda arsa sahibi adına kayıtlı bulunduğu ve yükleniciye herhangi bir tapu devrinin yapılmadığı anlaşılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yüklenicinin üstlendiği işin toplam inşaat alanına oranının %63 olduğu, bunun da %42,... oranında tamamlandığı tespit edilmiştir. Buna göre, somut olayda, yukarıda sayılan, sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği hallerden herhangi birisi mevcut olmadığından, mahkemenin sözleşmenin geçersizliği ve tarafların bu nedenle aldıklarını iade etmesi gerektiği yönündeki tespiti ve kabulü yerindedir Taraflar, geçersiz sözleşmenin ifasını isteyemeyecekleri gibi, olumlu ya da olumsuz zararlarının da tazminini isteyemezler....
Mahkemece, taraflar arasında akdedilen 04.10.2011 tarihli sözleşmenin “fiyat farkı” başlıklı 14. maddesinin 2002/5038 sayılı Bakanlar Kurulu kararına aykırı olduğu ve TBK.’nun 27. maddesi uyarınca kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi bulunduğu, 14. maddenin kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olması nedeniyle bu maddeye dayanılarak davalıya ödenen % 18 KDV dahil 364.742,39 TL fiyat farkı ödemesinin davalı şirketçe davacıya iadesi gerektiği, davalının böyle bir durumda tüm sözleşmenin geçersiz sayılması yönündeki savunmasının haklı görülmediği gerekçesiyle 364.742,39 TL’nin temerrüt tarihi olan 08.01.2014 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 78/1. maddesi uyarınca “borçlanmadığı edimi kendi isteği ile yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.”...
A.Ş.’ne sözleşmenin teminatı olarak verilen teminat mektubunun bayilik ilişkisinin sona ermesine rağmen iade edilmediğini belirterek, ... Ticari Şube’ye ait 20/05/2011 vadeli, 250.000 TL bedelli, lehtarı ... Petrolleri A.Ş., keşidecisi ... Enerji Petrol Otomotiv İnş. Gıda Taş. Ve San. Tic. Ltd. Şti. olan teminat mektubunun iadesine, iadesi mümkün değilse iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Somut olayda aracın 2012 yılında satışının yapıldığı, dava tarihine kadar yaklaşık 1 yıl 5 ay boyunca kullanıldığı dikkate alındığında sözleşmenin feshi ve aracın bedeline hükmedilmesinin TMK 2. maddesindeki hakkaniyet ilkesine aykırı olacağı açıktır. Bu durumda araçta oluşacak zararı telafi etmek için bedel indiriminin değerlendirilmesi gerekir. Dairemizin kural olarak uygulaması nispi metod yöntemi ile değer kaybının belirlenmesidir. Bu metoda göre zararın tazmini için, ayıplı değer ile ayıpsız değer arasındaki farka hükmetmek gerekir. Hal böyle olunca çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, işin esasının incelenerek, indirilecek miktar yönünden nispi metot uygulanmak suretiyle ek rapor alınarak bedel indirimi talebinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmadığı, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, faydalı model belgesinin devrine ilişkin 05.03.2015 tarihli sözleşmenin iptali ile ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davalı ... tarafından, davacılara 14.07.2011 tarihli sözleşme ile davalı ... ile dava dışı ...adına kayıtlı 2006/03849 nolu faydalı model belgesinin 158.000,00 TL+KDV bedel karşılığında devri taahhüt edilmiştir. Sözleşme kapsamında karşılıklı ifalar yapılmadan, sözleşmeye konu faydalı model belgesi, yenileme ücretinin ödenmemesi nedeniyle 13.04.2011 tarihinde geçersiz hale gelmiş, buna ilişkin ilan 21.04.2011 tarihinde yapılmıştır....
Kanun'un 41/1. maddesinde şekil şartı düzenlenmiş ve ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılmasının zorunlu olduğu, aksi hâlde satıcının, sonradan sözleşmenin geçersizliğini tüketicinin aleyhine olacak şekilde ileri süremeyeceği belirtilmiştir. Taraflar arasında imzalanmış 16.08.2018 tarihli sözleşme 6502 Sayılı Kanun'un 40 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ön ödemeli konut sözleşmesi niteliğinde olduğundan, aynı Kanun'un 41/1.maddesi gereğince satış vaadi sözleşmesi niteliğindeki dava konusu sözleşmenin noterde düzenleme şeklinde yapılmamış olması nedeniyle geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesince taraflar arasındaki sözleşmenin geçersizliğinin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve Noterlik Kanunu'nun ilgili hükümlerine dayandırılmış olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir....
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen inşaat sözleşmesinin imzalandığı tarihte sözleşmeye konu arsada paydaş olan iki kişinin imzalarının bulunmadığından sözleşmenin geçersiz olduğu, davacının geçersiz sözleşmeye dayanarak cezai şart ve kira alacağı talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı mahrum kalınan kira alacağı ve cezai şart istemlerine ilişkindir. Mahkemece arsa maliklerinden ikisinin sözleşmeye katılmadığından bahisle sözleşmenin geçersiz olduğu sonucuna varılarak dava reddedilmiş ise de dosyada bulunan delillerden bu maliklerin bağımsız bölüm edindikleri anlaşılmaktadır. Bu maliklerin sözleşmeye dayanarak bağımsız bölüm edinmiş olmaları halinde bu husus sözleşmeye muvafakat vermiş olmaları sonucunu doğuracağından artık sözleşmenin geçersizliğinden bahsedilemeyecektir....
İptâli istenen sözleşme tapuda pay devrini de içermekte olup, Borçlar Kanunu'nun 213, TMK'nın 706, Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddeleri uyarınca geçerliliği resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Adi yazılı biçimde düzenlendiğinden geçersizdir. Söz konusu sözleşme ifa ile sonuçlanmadığından ve tapuda pay devri de yapılmadığından geçerli hale geldiğinden söz edilemeyeceği gibi geçersiz olan bu sözleşmeye dayalı olarak taraflarca sözleşmede kararlaştırılan edimlerin ifası dahi talep edilemez. Ancak taraflar verdiklerini ve varsa diğer tarafın yararına olan harcalamalar ve iş bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebilirler. Her ne kadar, geçersiz olan sözleşmenin feshi talep edilemez ise de fesih isteminin içinde geçersiz olduğunun tespiti isteminin varlığı da kabul edilmelidir....
Gayrimenkul ve ... olan sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitine, 17.432,62 EURO nun dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir 2-Davacı, davalı şirket ile devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı şirket ise cevap vermemiştir....