WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

halinde bu yönde bir inceleme yapılabilecek olup takdirin mahkemeye ait olduğu hususu tespit ve rapor edilmiştir....

    Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınmak ve davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dosyada bulunan ve taraflar arasında düzenlenen 21.6.2000 tarihli “vekalet sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin, 3. maddesinin 1. fıkrasında sözleşmenin süresi bir yıl olduğu, taraflar sözleşme bitiminden bir ... önce yazılı olarak fesih ihbarında bulunmadığı takdirde aynı koşullarla sözleşmenin bir yıl uzayacağı, 3. maddenin 2. fıkrasında taraflarca her zaman yazılı ihbar tarihinden itibaren bir ... sonra geçerli olmak üzere sözleşmenin fesih edilebileceği, 3. maddenin son fıkrasında sözleşmenin feshi halinde ücretin 4. maddeye göre belirleneceği kararlaştırılmıştır....

      Çünkü eda davası sonunda verilen hüküm aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı tespit edilir. Hal böyleyken tespit davası ile istenen hukuki koruma eda davası ile elde edilebilecek ise davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Kaldı ki, tespit davası açılabilmesi için hukuki ilişki ve hukuki yarar şartının bulunması zorunludur. Davacı sözleşmenin haksız nedenle davalı tarafça feshedildiğinden dolayı uğranılan zararların veya alacakları için bir eda davasında ileri sürüp ispat edebilir. 6100 sayılı HMK'nun 114/h maddesi ile de davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Burada sözü edilen hukuki yarardan maksat, davacının sübjektif hakkına hukuki korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hali hazırda hukuken korunmaya değer bir yararın bulunmasıdır....

        ikinci bir sözleşme imzalandığını, bu ikinci sözleşmenin özü itibariyle davalının ilk sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmek üzere, üçüncü kişilerden temin edeceği hizmetleri konu aldığını, iki sözleşmenin birbirini tamamlayan hükümler ve aynı işlemlere ilişkin hükümler içermesi nedeni ile bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, dolayısı ile biri ayakta olmadan diğerinin ayakta olması mümkün olmayan her iki sözleşmenin yürürlüğünü sürdürerek son döneme gelindiğini, sözleşme hükümleri her ne kadar 2018 senesinde sona ermiş ise de davalı tarafından feshedilinceye kadar hükümlerine riayet edilerek yürütüldüğünü, bu nedenle sürenin sona erdiği iddiası ile sözleşmenin feshinin kötü niyetli olduğunu, kaldı ki çerçeve sözleşmenin 6/c maddesi uyarınca sözleşmenin en öz 3 ay önceden ihbarda bulunularak feshedilmesi gerekirken bu kurala uyulmadığını, her iki sözleşmenin hukuken ve fiilen uygulanmaya devam edildiğini ne var ki uygulamada sözleşmede öngörülen ödemelerin zamanlamasına...

          Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin istikrar bulmuş içtihatlarında kabul edildiği üzere, bir sözleşme fesih ya da başka bir nedenle ortadan kaldırılmadıkça, o sözleşme kapsamında kalan işlerin, o sözleşmenin yüklenicisi tarafından yapıldığı kabul edilir. (Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 18/06/2019 tarih 2018/3741 Esas, 2019/2837 Karar sayılı kararı). Somut olayda davacı taşeron sözleşme kapsamındaki işleri bitirerek teslim ettiğini iddia etmiş, İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/113 D.iş sayılı dosyasında düzenlenen tespit raporu ile, tespit tarihi olan 16/10/2014 tarihi itibariyle davacının üstlenmiş olduğu kalıp ve beton işinin tamamlandığı tespit edilmiştir.Sözleşmenin 23/07/2014 tarihinde davalı yüklenici tarafından feshi öncesinde yapılmış ayrı bir tespit ise bulunmamaktadır. O halde karine olarak işin davacı taşeron tarafından tamamlandığı kabul edilmelidir. Bu karinenin aksini savunan davalı yüklenicinin savunmasını yasal delillerle ispatlaması gerekir....

            HUKUKİ DEĞERLENDİRME: 4735 sayılı Kanun'un 20. maddesinin (a) bendi, "yüklenicinin taahhüdünü ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işi süresinde bitirmemesi" hâllerine özgü olarak sözleşmenin süreli fesih bildirimiyle sona erdirilebileceğini, (b) bendi ise "sözleşmenin uygulanması sırasında yüklenicinin 25. maddede sayılan yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde" ayrıca fesih bildiriminde bulunmaya gerek olmaksızın sözleşmenin feshedilebileceğini düzenlemiştir. Bir başka ifadeyle, idare, işin yürütülmesi sırasında yüklenicinin yasak fiil ve davranışlarını tespit etmişse, Kanun'un 20. maddesinin (b) bendine göre herhangi bir fesih bildiriminde bulunmaya gerek olmaksızın tek yanlı olarak sözleşmeyi feshedebilir....

              Davacı vekili, davalının müvekkilinin LPG bayisi olduğunu, davalının işyerinde yapılan tespit sonucu davalının dava dışı şirketin bayiliğini alarak tüplerini sattığının belirlendiğini, sözleşmenin feshedildiğini ileri sürerek 40.000.00.-YTL.cezai şartın reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, sözleşmeyi feshettiğini davacıya bildirmesinden sonra eski işyerinde tespit yaptıran davacının kötüniyetli olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davalının davacıya 06.04.2005 tarihinde fesih ihtarı gönderdiği, bu tarihten sonra davacının yaptırdığı 24.06.2005 tarihli tespit sırasında sözleşmenin ayakta olmadığı, davacının akdin feshedildiği tarihten önce akde aykırılığı ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

                Dosyada mübrez bilirkişi raporunda özetle;Taraflar arasında akdedilen ------ ---- bilirkişi tespit raporları, yapı denetim şirketi iş bitirme tespit tutanakları ile taraflar arasında imzalanan daire teslim tutanakları dikkate alınmak suretiyle yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; a) Sözleşmenin ---- tarihinin ön teslim tarihi olarak alınması durumunda; Davacının, davalıdan talep edebileceği geç teslime ilişkin talebinin; Ön teslimde gecikilen süre için---- olarak hesap ve takdir edildiği, b) Sözleşmenin ---teslim süresi ile---- koşulsuz uzatma süresi de eklendiğinde daire teslim süresinin ----olduğu, dosyasına ibrazlı teslim tutanaklarına göre teslimin ---- tarihinde yapıldığı ve bu durumda ön teslimde gecikmenin söz konusu olmadığı, İskanlı olarak kesin teslim edilmesi gereken ---- tarihine kadar geçen sürede, davacının davalıdan gecikme kira bedeline ilişkin talebinin ---- daire için; Kesin teslimde gecikilen süre için; ------olarak hesap ve takdir edildiği, c) Davalının, sözleşmenin...

                  HUMK'nın 75 ve 76. maddeleri hükmü ile 04.06.1958 gün ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davada maddi olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tespit edip uygulamak görevi ... aittir. Davada ileri sürülen ve niteliği yukarıda açıklanan maddi olaylar değerlendirilip nitelendiğinde, dava İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesine dayalı olarak açılmış menfi tespit davasıdır. Anılan Yasa hükmü gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Davacı da, davalının, ondan talep ettiği miktarda ona borçlu olmadığının tespitini istemektedir. Sözleşmede, iş bedelinin belirlenmesi yöntemini belirleyen bir hüküm veya sözleşmenin yollama yaptığı bir düzenleme bulunmadığına göre iş bedeli, Borçlar Kanunu'nun 366. maddesinde öngörülen yasal yönteme göre belirlenmelidir....

                    HUMK'nın 75 ve 76. maddeleri hükmü ile 04.06.1958 gün ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davada maddi olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tespit edip uygulamak görevi ... aittir. Davada ileri sürülen ve niteliği yukarıda açıklanan maddi olaylar değerlendirilip nitelendiğinde, dava İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesine dayalı olarak açılmış menfi tespit davasıdır. Anılan Yasa hükmü gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Davacı da, davalının, ondan talep ettiği miktarda ona borçlu olmadığının tespitini istemektedir. Sözleşmede, iş bedelinin belirlenmesi yöntemini belirleyen bir hüküm veya sözleşmenin yollama yaptığı bir düzenleme bulunmadığına göre iş bedeli, Borçlar Kanunu'nun 366. maddesinde öngörülen yasal yönteme göre belirlenmelidir....

                      UYAP Entegrasyonu