Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. İİK'nın 72. maddesinin beşinci fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007, s. 803)....
nin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Karşı dava tazminat davası olup, açılmış bir menfi tespit davası bulunmadığı halde menfi tespit hükmü kurulması doğru görülmemiştir. Diğer yandan asıl dava itirazın iptali davası olup, itirazın iptali davasında def'i olarak ileri sürülebilecek hususların ayrıca menfi tespit davasına konu yapılamayacağından karşı davanın tazminat davası olduğu ve menfi tespit davası olarak kabul edilse bile hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle asıl davacı-karşı davalının asıl davaya, davalı-karşı davacının karşı davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle hükmün asıl davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 25/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tüketicinin açtığı menfi tespit ve sözleşmenin iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır. Mahkemece, davanın arabuluculuk dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur....
Hukuk Mahkemesi'de görülen davalar sırasında da bir nevi rücu hakkını kullandığı, keza davalı ....nın diğer davalı ... ile birlikte hareket ederek davacıları hile ile yanılttıkları hususunda hiç kanıt bulunmadığı, bu hususun sabit olmadığı, o halde davacıların 04.01.2006 tarihli sözleşmenin hile sebebi ile hiç doğmadığı ve mevcut çeklerin teminat amaçlı, koşullu olarak verildiği iddialarının kanıtlanamadığı, sözleşmede de çeklerin teminat amaçlı verildiği hususunda kayıt bulunmadığı, kaldı ki dava konusunun menfi tespit ve istirdat olmasına göre mevcut çeklerin sözleşme ile davalı ...'e değil, diğer davalıya teslim edildiği gerçeği karşısında menfi tespit ve istirdat taleplerinin davalı ...'e yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir....
Bu madde hükmüne göre menfi tespit ve istirdat davaları ile ilgili yetki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin değildir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer. Somut olayda sözleşmenin ifa yerinin Harran/Şanlıurfa İli olduğu, dolayısı ile birden çok mahkemenin yetkili olduğu ve kesin yetki kuralının bulunmadığı bu davada, davacının davayı sözleşmenin ifa yeri olan Harran da açarak yetkili mahkemeyi seçmiş olduğu anlaşıldığına göre davanın Harran Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Hukuk Dairesi'nin 30/06/2020 tarih ve 2017/8601 Esas, 2020/5515 Karar sayılı emsal içtihadı) 3- İhale sözleşmesinin fesih edilmesinde davacı şirkete izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığından davacı şirket ihalenin feshi nedeniyle müspet zarar kapsamında kâr kaybı ve alacak isteminde bulunamaz ise de; geçici ve kesin teminatların iadesini ve menfi zararlarını talep etmeleri mümkündür. Menfi zarar da; uygulama ve Yargıtay içtihatlarında sözleşmenin ifası için yapılan ve sözleşme ilişkisi kurulmamış olması halinde yapılmayacak olan masraflar olup menfi zararların fesih ya da tasfiyede kusursuz olsa dahi sözleşmenin diğer tarafından talep edilmesi mümkündür. Menfi zarar diye nitelendirilen imalât ve harcamalar taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmasa idi yapılmayacak olan masraf ve imalâtlar olduğundan sözleşmeden doğan hak ve alacaklar kapsamındadır....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih : 01.11.2006 Nosu : 311-544 Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin yetki yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, takibe konulan bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti, bononun iptali ve % 40 tazminat istemine ilişkindir. Davalılar ... ve ..., davacıların ibraz ettiği sözleşmenin hayali olduğunu, imzaların sahte olduğunu, davacılardan...’ın eski borcuna karşılık bono alındığını belirterek davanın reddini istemişlerdir. Davalı ...... vekili, hamil olan müvekkilinin ikametgahının ... olduğunu, ... Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu belirterek yetki ilk itirazında bulunmuştur. Mahkemece, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli ......
Asliye Ticaret Mahkemesi 2002/442 Esas sayılı murazanın önlenmesi, tahsis belgesinin iptali kararının iptali ve sözleşmenin geçerli olduğunun tespiti davasında davanın kabulüne, birleşen 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/25 Esas sayılı dosyasında talep edilen menfi tespit talebinin kısmen kabulüne, birleşen ... 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/351 Esas sayılı dosyasında sözleşmenin geçerli olduğunun tespiti ile murazanın giderilmesi davasında davanın kabulüne, birleşen ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2008/290 Esas sayısında görülen tazminat davasında davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine tespit davasında olup, verilen kararın asıl ve birleşen 2002/25 Esas ve 2008/290 Esas sayılı davalarda davacı vekili ile asıl ve birleşen davalarda davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yerel mahkeme kararının, birleşen 2002/25 Esasa kayıtlı dosya yönünden düzeltilerek onanmasına, birleşen 2008/209 Esas sayılı dosya yönünden ise bozulmasına karar verilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece menfi zarara ilişkin yapılan araştırma eksik olduğundan dava konusu taşınmazdaki evin 6360 sayılı Yasa kapsamında riskli yapı olup olmadığı, yıkımının gerekip gerekmediği, bu bağlamda ekonomik değerinin olup olmadığı istinaf aşamasında araştırıldığı, taşınmazın yıkımının gerekmediğinin tespit edildiği, bu bağlamda evin yıkılması nedeniyle evin bedelinin menfi zarar kapsamında tespit edilerek davacıya ödenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, ancak mahkemece hüküm altına alınan kira bedelinin, geçersizliği tespit edilen sözleşmedeki gecikme tazminatı olarak belirlenen kira bedeli için öngörülen bedel esas alınarak hesaplanmış olduğu, bu hesaplamanın doğru olmadığı, sözleşmede öngörülen kira bedelinin müspet zarar kapsamında gecikme tazminatı için esas alınabilecek bir miktar olduğu, davacının menfi zarar olarak talep ettiği kira bedeli için sözleşme hükümlerinin uygulanmayacağı, davacının...
KARAR Davacı, 18.2.2007 tarihli haricen düzenlenen sözleşme ile davalının inşa edeceği dairelerden birini satın almak için anlaştıklarını, 2000 Euro ile 1.300,00 YTL peşinat verdiğini, bakiye bedelin 60 ayda ödenmesi için senetler verildiğini, 30.4.2009 tarihinde teslim taahhüdünün olduğunu, ancak taşınmazdan yol geçtiği için inşaat ruhsatı alınamadığını ve inşaata başlanamadığını, haricen yapılan sözleşmenin geçersiz olduğunu, 7.1.2008 tarihli ihtarla sözleşmenin feshi ile senetlerin ve ödenenlerin iadesinin istendiğini, davalının bunu kabul etmesine rağmen senetleri bankaya verdiğini ileri sürerek 18.2.2007 tarihli sözleşmenin hükümsüzlüğünün ve borçlu olmadığının tespiti ile senetlerin iptali ile ödenen bedellerin faizi ile iadesini istemiştir....