Davacının, davalı ile bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından, davacıya bir tazminat ödemesi de gerekmez. Mahkemece, yapılan bu saptamalar gözetilmek suretiyle dayanılan sözleşmenin tarafı olmayan ve davacıya karşı tazminat borcundan sorumlu tutulamayacak davalı hakkındaki ikinci kademedeki isteğin reddi gerekirken davalının tazminat borcundan sorumlu tutulması doğru olmamıştır. Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda da sözleşmenin feshinde yüklenicinin kusurundan sözedilemez. Diğer yandan, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, tek katlı yığma yapının %40 seviyesinde yapıldığı; ancak, inşaat tekniğine uygun yapılmayan inşaatın yıkılıp yeniden yapılması gerektiği saptanmıştır. Bu halde de sözleşmenin feshinde yüklenici kusurlu sayılır. Somut olayda; davacı, davalı yükleniciye verdiği iş bedelinin iadesini dava ettiği halde; Borçlar Kanunu'nun 97. maddesi gereğince ifaya izin verilmesi ile birlikte yeniden yapım bedelini de talep etmesine yasal olanak yoktur. Çünkü, Borçlar Kanunu'nun 106. maddesi hükmü gereğince; yüklenicinin ediminin ifasında temerrüdünün gerçekleşmesi halinde; davacı eser sahibi, sözleşmenin ifası ile birlikte gecikme nedeniyle maddi tazminat isteyebilir; sözleşmenin yerine getirilmesinden ve gecikme nedeniyle maddi tazminat isteminden vazgeçtiğini hemen bildirerek aynen ifa yerine geçen olumlu zararının tazminini talep edebilir veya sözleşmeyi bozabilir....
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin eki olan teknik şartnamenin 7/h maddesinde sistemlerin çalışması için şartnamede belirtilmemiş ancak sistem için gerekli tüm cihaz, ekipman ve aksesuarların yüklenici firma tarafından karşılanması kabul edilmiştir. Bu durumda davalının meydana gelen hasarın tamamından sorumlu olduğunun kabulü gerektiği halde olaya uygun düşmeyen BK.nın 43 ve 44. maddelerine göre hasar bedelinden indirim yapılması doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kararın davacı yararına, BOZULMASINA, 825,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 21.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak, tacir olan borçlu yönünden cezai şarttan indirim yapılabilmesi için borçlunun mali durumunun uzman bir bilirkişiye incelettirilmesi ve ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı hususlarının net olarak saptanması gerekir. Sadece vergi beyannamesi matrahı gözetilerek indirim yapılması doğru olmadığı gibi, indirimin de bilirkişi raporunda belirlenecek mali durum gözetilerek makul seviyede yapılması gerekir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına, BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, BK’nın 97. maddesine dayanılarak açılmış ve arsa sahiplerinden ...’in vefat ettiği, mirasçılarının inşaatın yürütülmesi için gereken yetkileri havi vekâletname vermekten kaçındıkları ileri sürülerek sözleşmenin ifası için yetki ve izin verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece ... olarak açılan bu davada ifası istenen sözleşmenin taraflarına tebligat yapılmadan ve dosya üzerindeki incelemeyle istemin reddine karar verilmiş ve şartları varsa davacı yüklenicinin ifadan kaçınan arsa sahiplerine tazminat davası açabileceği belirtilmiştir....
Diğer taraftan her ne kadar sözleşmede, sözleşmenin yapıldığı tarihteki yüklenicinin edimini yerine getirmemesi ve yeni bir yüklenici ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması halinde sözleşmenin yeni yapılacak binadaki bağımsız bölümü de kapsayacağı hükme bağlanmış ise de, sözleşmenin bu hükmünün de uygulanma olanağı yoktur. Zira, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılmakla ilerde yapılması taahhüt edilen akit taşınmaz mal satımıdır. O nedenle, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri de ilerde yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmeli, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde objektif bakımından esaslı nokta olarak satım konusu taşınmazın ve niteliklerinin gösterilmesi gerekir. Aksi takdirde, sözleşmede belirlilik unsuru bulunmayacağından, o sözleşmenin ifası istenemez. Başka bir anlatımla, davada dayanılan sözleşmedeki şarta bağlı hükmün uygulanması da mümkün bulunmamaktadır....
Yerel mahkemece toplanan delillere alınan bilirkişi raporuna göre davaya konu iş yerinde yapılan havalandırma ve yangın tesisatlarının sözleşmeye ve teknik şartnameye uygun yapılmadığı davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli değildir. Davacı, dava ve ıslah dilekçesinde yapılan imalâtın sözleşme ve eklerine uygun olmaması ayıplı yapılması nedeniyle sözleşmenin iptâlini, zararın tesbitini ödenen bedelin istirdadını davalıda kalan çek nedeniyle borçlu olmadığının tesbitini talep etmiştir. Ayıbın varlığı halinde iş sahibinin seçimlik hakları 6098 sayılı TBK'nın 475. maddesinde sayılmış olup davacının dava dilekçesindeki sözleşmenin iptâli isteminin TBK'nın 475/1 maddesindeki sözleşmeden dönme şeklinde anlaşılması gerekir....
a 13.286,00 TL olmak üzere toplam 100.008,00 TL'nin 29.08.2013 tarihinde ibraname karşılığında ödendiğini ve davalı şirketin sorumluluğunun kalmadığını, tazminat hesaplanmasının yapılması durumunda davalı şirket tarafından yapılan ödemenin güncellenmesi gerektiğini, davacıların murisinin takması zorunlu olan emniyet kemerini takmadığı için müterafik kusurunun ve hatır taşıması indiriminin tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini ve dava tarihinden yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Tescil ve Büro Amirliği tarafından ...ten men edildiği ve 20/04/2012 tarihinde muayeneden geçerek yeniden trafiğe çıktığı, davacının bu süre içerisinde aracını kullanamadığı, aracın ticari araç olması sebebiyle ondan elde edebileceği gelirden mahrum kaldığı, dava konusu aracın ...ten men edildiği süre olan 55 günün yarısının kirada geçebileceği ve buna göre 22.000,00 TL gelir elde edebileceği ve bundan amortisman bedeli ve masraflar çıkarıldığında davacının zararının 16.500,00 TL olduğu davalı tarafından satılan aracın gizli ayıplı olması sebebiyle davalının bu tazminattan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, araçtaki üretim hatası nedeniyle ...ten men edildiği süreye ilişkin uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Aracın üretim hatası nedeniyle 55 gün süre ile ...ten men edildiği, daha sonra kullanılmaya başlandığı dosyadaki belgeden anlaşılmaktadır....
Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava dışı ... isimli 3.kişinin başvurusu üzerine davalı kurumca davacıya hukuki sorunların çözümü için 15 günlük sürenin verilmesi ve davacının bu süre içerisinde hukuki sorunları çözmemesi üzerine davalı tarafından tek yanlı olarak sözleşmenin feshedilmesinin haklı olup olmadığı konusunda yoğunlaştığı, sözleşmenin tarafı olmayan 3.kişinin şikayet ve başvurusu üzerine davalı kurumun tek yanlı olarak davacıya süre vererek davacının insiyatifi dışında gelişen ve tamamlanamayan sorunlar yüzünden sözleşmenin feshedilmesinin haklı fesih sayılamayacağı, davalı kurumun elektrik enerji dağıtım tekelini elinde bulunduran bir kurum olarak sözleşme yapmak zorunda olup, bunun içinde sözleşmeye yabancı olan 3.kişilerin başvurularını dikkate alıp, davacının bu kişilerle sorunlarını belli bir süreye bağlı tutarak halletmesini istemenin sözleşme yapma hürriyetine engel teşkil edeceği, bunun BK’nun 19. ve MK’nun 2.maddelerine aykırı olduğu...