WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

, öngörülen sürenin kabul edilemez olduğunu belirterek; sözleşmeden vazgeçerek, borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan zararının tahsilini talep ve dava etmiştir....

Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır; 1- Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, 2- Para borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, 3- Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir."; HMK'nın 10. maddesinde de; "Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir." denilmiştir. Dava; davalıya davacı kurumda avukatlık yapması ve yapacağı düşüncesiyle ödenen vekalet ücretinin davalının kurumdan ayrılması nedeniyle sebepsiz zenginleşmesine yol açtığı iddiasıyla iadesinin istemine ilişkin olup, HMK'nın 10. ve TBK'nın 89/2. maddelerine göre sözleşmenin ifa edileceği yer Mahkemesinde de dava açılabileceğinden, taraflar arasındaki sözleşmenin ifa yeri de Ankara olduğundan mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunduğundan kararın bozulması gerekmiştir....

    Noterliği'nin 21.04.2006 tarih ve ... yevmiye sayılı Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından yapı ruhsatı alınması için yapılan girişimlerin ilgili belediye tarafından ruhsat işlemlerinin durdurulması sebebiyle sonuçsuz kaldığını ve 2010 yılı Nisan ayına kadar bu durumun devam ettiğini, ruhsat işlemlerinin yeniden başlamasından sonra yapılan başvuruların ise yol durumu ve yeni imar planı değişiklikleri nedeniyle sonuçsuz kaldığını, ortaya çıkan mücbir sebepler ile inşaata başlanamadığını, yaşanan bu süreç nedeniyle davalı tarafından gönderilen fesih ihbarına da itiraz edildiğini ileri sürerek, sözleşmenin davalı tarafından ifasını, sözleşmeye uyulmadığı takdirde müvekkilinin işbu inşaat için harcadığı 2.973,00 TL maddi tazminatın, sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı şimdilik 5.000,00 TL kazanç kaybının, 5.000,00 TL kaçırılan fırsat kaybından kaynaklanan tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini...

      Bölge Adliye mahkemesince, tapu verilerek sözleşme ifa edildiğinden artık ifa edilen sözleşmenin geçersizliğinin iddia edilemeyeceği, ayrıca sözleşmenin feshi için açılmış bir dava da bulunmadığından sözleşmenin harici yapıldığına ilişkin iddianın yersiz olduğu, teslimin sözleşmede öngörülen süreden sonra davacıya atfedilmeyen nedenlerle gerçekleştiği, inşaat ruhsatına ilişkin işler bakımından sorumluluğun davalıya ait olduğu, kira alacağının rayiçlere uygun hazırlandığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının, acentalık sözleşmesinin haksız feshedildiğini ve feshin geçersiz olduğunu iddia ediyor ise ve 6098 sayılı TBK'nın 123 ve devamı maddelerine göre davalının temerrüdü de oluşmuşsa, sözleşmenin ifası ve gecikme sebebi ile tazminat isteyebileceği veya sözleşmenin ifasından vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan zararı karşı taraftan isteyebileceği, feshin geçerli olup olmadığının ancak böyle bir davada tespit edilebileceği, aksi taktirde belirtilen tespitleri talep etmekte hukuki menfaatinin olmadığı gerekçesiyle, diğer davalı açısından ise aynı iddialarla idare mahkemesinde açılan dava derdest olduğundan husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili ile katılma yoluyla davalı ......

          Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir." Davacının, davalı şirketi temerrüde düşürmeden ve önel verilmeden sözleşmeyi fesih veya sözleşmeden dönerek avans iadesi talebinde bulunma hakkı yukarıda belirtilen kanun hükmü gereği mevcut değildir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesi'nin 20.12.1993 tarih ve 1992/5875 E. - 1993/8741 K. Sayılı ilamda da açıkça belirtildiği üzere; "B.K.nun 107/3. Maddesi derhal fesih ile ilgili olup, 106. Maddenin ayrık hükmü niteliğindedir. Borçlunun direnimi ise 101. Maddede düzenlenmiştir....

            Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

            Bu nedenle, ayın isteğinin reddi doğru olup davacının bu yöne ilişkin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir. 2- Davacı, ikinci kademede borcun ifa edilmemesinden dolayı tazminat isteminde de bulunmuştur. İfa, borcu sona erdiren nedenlerdendir. ”İfa”, borç ilişkisinde borçlunun yüklendiği “edim”i, kaynağındaki ve kanundaki esaslara uygun surette yerine getirmesidir. İfanın konusu borç ilişkisinin konusundan, yani edimden başka bir şey değildir. Kural olarak alacaklı kendisine verilmesi (veya yapılması) gereken şeyden başka bir şey isteyemez, verilmek istenen başka şeyi de kabule zorlanamaz. Borcun ifa imkanı olduğu sürece borçlu borcunu yerine getirmekten kaçınıyorsa alacaklı onu ifaya zorlayabilir. Borcun ifa edilmemesi ise, borçlunun sözleşmenin kendisine yüklediği ifa yüküne karşı bir davranış içinde olmasını ifade eder....

              "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan teminat mektuplarının iadesi ve sözleşmenin feshi istemine ilişkin olup dava devam ederken davalı iş sahibi tarafından sözleşmenin feshedildiği ve teminat mektuplarının nakde çevrildiği mahkemece sözleşmenin tek yanlı haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle teminat mektup bedellerinin iadesine karar verilmiş, karar davalı iş sahibi vekilince temyiz edilmiştir. Davacı davalı idare tarafından ihalesi yapılan .... Yeni Hayat Barajı işine ilişkin sözleşme kapsamında yapılması gereken kamulaştırma işlemleri tamamlanamadığından sözleşmenin feshini ve teminat mektuplarının iadesini istemiş, davasında ifa imkansızlığı sebeplerine dayanmıştır....

                Borçlar Yasası'nın 106. maddesi uyarınca karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri temerrüde düştüğü takdirde, diğeri borcunu ifa etmesi için alacaklıya uygun bir mehil tayin etmeye veya yetkili makama (hakime) böyle bir mehil tayin ettirmeye yetkilidir. Bu mehil zarfında borç ifa edilmez ise alacaklı her zaman gecikme sebebiyle tazminatla beraber borcun ifasını isteyebileceği gibi bunun yerine gecikmeden (derhal) beyanda bulunarak sonraki edimden vazgeçip ifa edilmemesinden doğan zararların tazminini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşme hukukunda egemen olan ve Türk Hukukunda kabul edilen kural sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) kuralıdır. Sözleşme serbestliği ilkesi tarafların birbirleri karşısında eşit hak sahibi olarak bulunmalarını gerektirir. Koşullar yanlardan biri için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile borçlu borcunu yerine getirmelidir....

                  UYAP Entegrasyonu