Dairemizin az yukarıda tarih ile esas ve karar numarası belirtilen bozma ilamında bu hususlara değinildikten sonra hükme esas raporu düzenleyen bilirkişi kurulundaki hukukcu bilirkişi çıkartılarak kesin hesap uzmanı teknik bilirkişinin katılımı ile oluşturulacak bilirkişi kurulundan her bir sözleşme ile ilgili gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp değerlendirilmek suretiyle asıl ve birleşen davada sonucuna uygun bir karar verilmesi gereğine işaret edilmiştir.Bozmadan sonra yapılan yargılamada ilk raporu veren kurula kesin hesap konusunda uzman teknik bilirkişi katılmak suretiyle oluşturulan bilirkişi kurulu 03.03.2015 tarihli ek raporunda 1. sözleşmeden dolayı 37.053,31 TL, 2. sözleşmeden dolayı 102.277,48 TL, 3. sözleşmeden dolayı 171.087,90 TL, itiraz üzerine yeniden oluşturulan 2. bilirkişi kurulu 22.01.2016 tarihli raporlarında yükleniciye 1. sözleşmeden dolayı 43.208,78 TL, 2. sözleşmeden dolayı 225.916,17 TL, 3. sözleşmeden dolayı 111.993,92 TL, bu raporada itiraz üzerine...
kaynaklanan 34.060,40 TL, 24.03.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan 4.465,14 TL, 05.06.2009 tarihli sözleşmeden kaynaklanan 38.792,23 TL ve 14.05.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan 63.847,68 TL kesintinin iadesini talep ettiklerini beyan etmiştir....
Davada teslim edilen eserin ayıplı olduğu ileri sürülerek ödenen bedelin tahsili istenmiş, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda ayıbın kabule zorlanamayacak derecede olmadığı sözleşmeden dönme talebinin yasal koşulları oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Ayıplı ifa halinde iş sahibinin kullanacağı seçimlik haklar Türk Borçlar Kanunu'nun 475. maddesinde sözleşmeden dönme, ücretten indirim, ayıpların tamir ve ıslahı olarak düzenlenmiştir. Davacı iş sahibi dava dilekçesinde bu seçimlik haklardan sözleşmeden dönme seçeneğini kullanmıştır. Sözleşmeden dönülebilmesi için yapılan işin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı olması ya da aynı ölçüde sözleşme şartlarına aykırı bulunması gerekir....
Dava, geçersiz konut satım sözleşmesine dayalı tüketicinin sözleşmeden dönmesi nedeniyle satım bedeli karşılığı verilen bonolar nedeniyle borçsuzluğun tespiti davasıdır. (TMK m.706, BK m.213, TBK. md 237, T.Kanunu m.26 Noterlik Kanunu m.60) ve 6502 sayılı TKHK'nun 41. Maddesi gereğince sözleşmenin geçerliliği için resmi şekle riayet zorunludur. Geçersiz sözleşme yok hükmündedir. Geçersiz sözleşmenin feshi veya geçersiz sözleşmeden dönmek mümkün değildir. Geçersiz sözleşme nedeniyle uygulanması gereken sebepsiz zenginleşme hükümleri olup taraflar ancak geçersiz sözleşme kapsamında verdiklerini talep edebilirler. Sözleşmenin feshi ve sözleşmeden dönme ise; B.K.'nun 125. ve 126. Maddelerinde düzenlenmiş olup; sözleşmenin feshi ve sözleşmeden dönme hükümlerinin uygulanabilmesi kanunun aradığı şekle uygun geçerli bir sözleşmenin kurulmuş olması gereklidir. Bu hükümler borçlunun temerrütü halinde alacaklının haklarına ilişkin düzenlemeler içermektedir....
Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde taraflardan birinin sözleşmeden dönme iradesinin karşı tarafça kabul edilmesi, başka bir anlatımla dönme iradelerinin birleşmesi veya mahkemeye açılacak fesih davası üzerine mahkemece sözleşmeden dönmeye hükmedilmesi gerekir. Somut olayda sözleşmeden neden göstererek dönmek isteyen yüklenicinin mahkeme kararına ihtiyacı vardır. Zira arsa sahipleri dönme iradesine karşı GK ./... s.2 15.H.D. 2008/752 2008/3518 çıkmışlardır. Bu durumda yüklenicinin feshe ilişkin tek taraflı irade beyanı sonuç doğurmaz. Davacı yüklenici bu davada “parseller üzerinde yapılan inşaat bedeli, ruhsat, harç, plan ve proje masrafları”nı istediğinden aynı zamanda mahkemeden sözleşmeden dönmeyi de talep etmiş sayılır. Bu durumda ise sözleşmeden dönmek isteyen davacı yüklenicinin haklı olup olmadığının saptanması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 1 sayılı parseldeki 1/3 payını kızı olan davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, ancak davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek tapunun iptali ile dava konusu 1/3 payın adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının sözleşmeden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirdiği, ölünceye kadar bakım akdinin iptalini gerektirir yasal şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 8. maddesinde taraflardan herhangi birinin inşaatın başlamasından önce veya sonra sözleşmeden cayması halinde belgeli masrafların on katı kadar parayı ve cayıldığı tarihteki rayiç bedel üzerinden orta kattaki bir bağımsız bölüm bedelini cezai şart olarak ödemesi kabul edilmiştir. Mahkemece, davacı yüklenicinin haklı sebeple sözleşmeyi feshettiği, bu nedenle sözleşmenin 8. maddesindeki cezayı talep etmeye hakkı olduğu kabul edilmiş ise de, davacının dava dilekçesindeki iddiası davalının sözleşmeden caydığından sözleşmedeki cezai şartı talep etmeye yöneliktir. Davalı yargılama aşamasındaki savunmalarında sözleşmenin ayakta olduğunu, cayma halinin bulunmadığını belirtmiştir. Davacı dava dilekçesindeki iddiasını kanıtlayıcı delil sunmadığı gibi, davalının Belediyenin durdurma yazısındaki imzasının idari görevi sıfatıyla atılmış olduğundan bu durum davalının sözleşmeden caydığını ortaya koymaz....
Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. Somut olayda davalının temerrüdü nedeniyle davacı tarafından sözleşmeden dönüldüğü ve kesin teminatın irat kaydedildiği sabit olduğuna göre, davacının ifadan vazgeçerek yukarıda belirtilen seçimlik haklarından sözleşmeden dönme ve sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini isteme hakkını kullandığı açıktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Dava, sözleşmeden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Tarafların sıfatına ve uyuşmazlığın niteliğine göre, dava konusu uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 01.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ise tur başlamadan önce paket tur düzenleyicisi olan davalının önemli bir yükümlülüğünü yerine getiremeyeceğini tespit ettiği anlaşıldığından, tur başladıktan sonra dahi sözleşmeden dönme hakkı bulunan tüketicinin belirtilen nedenle tur başlamadan önce de sözleşmeden dönme hakkının bulunduğu açık olduğundan, söz konusu hükümde sözleşmeden dönme hakkının kullanılması için ayrıca bir süre öngörülmediğinden, dava derdest iken yürürlüğe giren 6502 sayılı kanunun 51/7. maddesi ve geçici 1. maddede yer alan hüküm uyarınca davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının usul ve yasaya uygun olduğundan, davalının bu duruma katlanması gerektiği ve davacının ödediği tur bedelini davalı şirketten talep etmesinin yerinde olduğu anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmiştir....