WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı ..., davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan 19.07.2005 tarihli kredi sözleşmesine kefil olduğunu, bu sözleşmeden doğan kredi borcunun ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı ..., davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan 19.07.2005 tarihli kredi sözleşmesine kefil olduğunu, sözleşmeden doğan kredi borcunu ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı ...'ın 19.07.2005 tarihli 50.000 TL limitli, davalı ...'...

    Davalı vekili, sözleşmeden doğan alacak ve borçların cari hesap üzerinden ödendiğini, sözleşme kapsamında verilen su sebillerinde koku problemi bulunduğunu, sözleşmenin çekilen ihtarname ile feshedildiğini, davalının davacı tarafa bir borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

      Ancak HUMK 10. maddesince sözleşmeden doğan davalarda akdin ifa edileceği yer mahkemesinde açılacak davada yetkilidir. Bu bağlamda B.K. 73.maddesine göre para alacağı aksi kararlaştırılmamış ise alacaklının ikametgahında ödenmesi gerekir. Bu yekti kuralının ancak niza konusu olmayan sözleşmeden doğan alacak davalarında uygulanacağına dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki 2008/12644-13065 hukuk danışmanlığı sözleşmesine ve HUMK 10 ve BK 73/1 maddesine göre alacaklının ikametgahındaki icra dairesinde takip yapılabilir ve dava açılabilir. Dairemizin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir. Mahkemece işin esasına girilerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

        Ancak HUMK'nun 10. maddesi gereğince sözleşmeden doğan dava ve takiplerde akdin ifa edileceği yer mahkeme ve icra dairesi de açılacak dava ve icra takibinde yetkilidir. Bu bağlamda B.K. 73. maddesine göre para alacağı aksi kararlaştırılmamış ise, alacaklının ikametgahında ödenmesi gerekir. HUMK.10 ve BK.73/1 maddesine göre, alacaklının ikametgahındaki icra dairesinde takip yapılabilir ve dava açılabilir. Davacının Bucak'da ikamet ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacının talebi sözleşmeden doğan para alacağına ilişkin oluğuna göre, BK. 73.maddesi gereğince de aksi kararlaştırılmadıkça, borcun, alacaklının, ödeme zamanında ikamet ettiği yerde ödenmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta para borcunun ifa yeri davacı alacaklının ikametgahı Bucak'dır. Öyle olunca alacaklının ikametgahı Bucak'da da dava açılabilir....

          Bayilik Sözleşmesi kurulduğunu, davalının sözleşmeye aykırı olarak başka kaynaklardan temin ettiği akaryakıtı istasyonda satmaya başlaması üzerine aykırılığın giderilmesi için 23.10.2003 tarihli ihtarname keşide edildiğini, davalının 11.11.2003 tarihli ihtarla sözleşmeye devam etmeyeceğini davacıya bildirdiğini, davacının sözleşmeden doğan her türlü takip talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla feshedildiğini ve 32.088.-USD. kâr kaybının ihtarla davalıdan talep edildiğini, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını ileri sürerek alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, inşaat sebebi ile sözleşme konusu istasyonda faaliyetin durduğunu, sözleşmedeki sınırlandırmanın anayasal hakları engellemek anlamına geldiğini, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, rekabeti sınırlayıcı sözleşmenin Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’a aykırı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir....

            Ancak HUMK 10. maddesince sözleşmeden doğan davalarda akdin ifa edileceği yer mahkemesinde açılacak davada yetkilidir. Bu bağlamda B.K. 73.maddesine göre para alacağı aksi kararlaştırılmamış ise alacaklının ikametgahında ödenmesi gerekir. Bu yetki kuralının ancak niza konusu olmayan sözleşmeden doğan alacak davalarında uygulanacağına 2009/137-6159 dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmeye ve HUMK 10 ve BK 73/1 maddesine göre alacaklının ikametgahında dava açılabilir. Dairemizin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir. Mahkemece işin esasına girilerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 5.5.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              . - K A R A R - Davacı vekili, davalı şirket ile imzalanan 10/03/2010 tarihli sözleşme gereğince, davalı şirketin sahip olduğu hastaneye 80.240 TL bedelle yazılım sistemi sattığını, sözleşmeden doğan yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirmiş olmasına rağmen davalı şirketin edimini ifadan kaçındığını iddia ederek, 80.240 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle dava konusu programın müvekkili şirket tarafından kullanılamadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/20059 Esas 2015/8359 Karar sayılı 04/06/2015 tarihli ilamı ile “...davacı alacak davasında ihtarname masrafı ve delil tespiti giderleri talebinde bulunmuştur....

                Davacıların satın aldıkları kişiye halef olarak dava açabilmeleri için sözleşmeden doğan hakların arsa sahibince kendilerine temlik edilmesi zorunludur. Bir kısım dairelerin satın alınması sözleşmedeki hakların temliki anlamına da gelmez. Bu nedenle öncelikle davacılara temlikle ilgili belgeleri varsa ibraz ettirilmesi için mehil verilmeli dava konusu dairelerle ilgili olarak sözleşmeden doğan hakların temlik olunduğuna dair belge ibraz edilmediği takdirde davanın reddi cihetine gidilmelidir. Verilen mehil sonunda temlik hakkına dair belge sunulduğu takdirde ise, mahkemece sözleşmede 1 Nisan-30 Kasım arasında çalışılan süre kabul edilmiş, bunun dışında kalan sürenin mücbir sebep olarak benimsenmiş olması karşısında çalışılamayan bu döneme ait gecikmeden davalı yüklenicinin sorumlu tutulamayacağı gözetilerek gecikme tazminatına hükmedilmelidir....

                  Ancak HUMK 10. maddesince sözleşmeden doğan davalarda akdin ifa edileceği yer mahkemesinde açılacak davada yetkilidir. Bu bağlamda B.K. 73.maddesine göre para alacağı aksi kararlaştırılmamış ise, alacaklının ikametgahında ödenmesi gerekir. Bu yekti kuralının ancak niza konusu olmayan sözleşmeden doğan alacak davalarında uygulanacağına dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Somut olayda Davacı, davalıların murisi ile evli iken ona verdiği borç paranın tahsili amacıyla eldeki davayı açmıştır. Kural olarak her davanın, açıldığı tarihteki davalının ikametgahında açılması gerekirse de, taraflar arasındaki 2008/8196-15254 alacak davası HUMK 10 ve BK 73/1 maddesine göre alacaklının ikametgahındaki mahkemede dava açılabilir. Dairemizin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir. Mahkemece işin esasına girilerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

                    Ne varki dosyaya sunulan ve tarih içermemekle birlikte ekindeki belgelerden 22.10.2012 tarihnde düzenlendiği anlaşılan devir protokolü ile davacının dava konusu sözleşmeden doğan her türlü haklarını dava dışı şahsa devir ettiği anlaşılmaktadır. Sözleşmeden doğan haklarını dava dışı şahsa devir ve temlik eden davacının artık sözleşmeye davalı olarak davalıdan herhangi bir hak talep etmesi olanaklı değildir. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının nicelenmesine gerek görülmemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu