- K A R A R - Dava, sahte vekaletname ile yapılan araç satışı sözleşmesinin iptali ve bu satışa dayalı olarak araç üzerine konulan rehnin kaldırılması ile aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davalı ... vekili, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, İzmir Mahkemelerinin yetkisiz olduğundan yetkisizlik kararı verilmesini istemiştir. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve vekaletname üzerindeki imza ile ilgili bilirkişiden alınan rapor sonucu, vekaletnamedeki imzanın ve fotoğrafın davacıya ait olmadığı, sahte vekaletnameye dayalı satışın ve buna dayalı olarak yapılan tescil işleminin yolsuz olduğu, bu nedenle üçüncü kişinin iyiniyetinin korunamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılardan ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir....
a olan borcundan dolayı aracının üzerine konulan rehnin kaldırılması amacıyla düzenlediği, bu şekilde kendisine yarar sağladığı anlaşıldığından, dolandırıcılık suçunun sübutu yönünden vicdani kanıya ulaşan mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamenin bu konudaki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle; T.C....
; ancak muhafaza tedbirleri alınamayacağı ve rehinli malın satışının yapılamayacağı öngörülmüştür.O halde mahkemece; muhafaza işleminin kaldırılması ile yetinilmesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece şikayetin reddine karar vermek gerekirken, alacaklının BK. nun 487. maddesinden kaynaklanan genel haciz yolu ile takip hakkının sonuçsuz kalmasına yol açar şekilde, asıl kredi borçlusu tarafından, kredi borcu nedeniyle ipotek tesis edilen taşınmaz değerinin kredi borcunu tamamen karşılayacağı gerekçesi ile genel haciz yolu ile yapılan takip dosyasından borçlulara ait taşınmazlara konulan hacizlerin kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. ...
Davacının iflas erteleme talebi üzerine yapılan yargılamada ihtiyati tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde müdahil Yapı Kredi Bankası A.Ş. Vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- İhtiyati tedbirin kaldırılmasını isteyen Müdahil Yapı Kredi Bankası A.Ş. vekili, alacaklarının rehinle temin edildiğini, mahkemece verilen rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılmış takiplerde muhafaza tedbirlerinin alınmamasına ve rehinli malın satışının yasaklanmasına ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu savunarak, tedbirin kaldırılmasını istemiştir....
kabul etmediklerine ilişkin cevabi ihtarlarına rağmen davacı aleyhine rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, cezai şartın yargılamayı gerektirdiğini, sözleşmede rekabet yasağı diye adlandırılan maddenin de geçersiz olduğunu, üstelik rehin sözleşmesi yapılmasındaki amacın nakliye-taşıma faaliyetinde oluşacak rizikoları teminat altına almak olduğunu, cezai şart alacağı için rehnin paraya çevrilemeyeceğini, davacının iki kamyonu ile davalıya haksız rekabet edemeyeceğini, nakliye işinde kullanılan kamyonlarda davalı şirkete ait yazı reklam logo vs. bırakılmadığını, Şeker Piliç’e ait marka logo ve yazıların yapıştırıldığını ileri sürerek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, araçlardaki rehinlerin kaldırılmasına, yapılan takibin iptaline, davalının haksız takip tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
AŞ.nin birinci sıraya alınmasının hatalı olduğunu, davalıya rehin hakkı sağlayan 04.09.2000 tarihli bireysel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tamamen ödendiğini, her ne kadar borçlu 20.09.2005 tarihli yeni bir sözleşme yapmışsa da, kurulan önceki rehnin bu alacağı temin etmeyeceğini, aracın borçlu elinde haczedildiğini ve rehnin geçerli olmadığını ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir Davalı vekili sözleşmenin 15 nci maddesine göre bedeli paylaşıma konu aracın, borçlunun bankadan aldığı ve alacağı tüm borçların teminatı olmak üzere rehnedildiğini ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Davalı banka borçlu davacı hakkında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile kefiller hakkında da ilamsız icra takibi yapmıştır. Dava, aynı alacak ile hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile hem de haciz yolu ile takip yapılmasının tahsilde tekerrür olmamak ibaresi bulunsa bile usul ve yasaya aykırı olduğunu, borcun ödenmesi için bankaya gidildiğinde her iki dosya içinde vekalet ücreti istendiğini, bunun ödendiğini, haksız ve fazladan tahsil edilen 2.439.31.-TL’nin davalıdan istirdadı istemine ilişkindir. Davalı vekili, borçlu hakkında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile kefiller hakkında da ilamsız takip yapıldığını iki ayrı takip yapılmasının yasaya aykırı olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece , tahsilde tekerrüre yer olmamak kaydı sureti ile rehnin paraya çevrilmesi ile birlikte haciz yoluyla takip yapılmasında, ayrı ayrı vekalet ücreti tahsilinde usul ve yasaya bir yön bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı banka borçlu davacı hakkında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile kefiller hakkında da ilamsız icra takibi yapmıştır. Dava, aynı alacak ile hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile hem de haciz yolu ile takip yapılmasının tahsilde tekerrür olmamak ibaresi bulunsa bile usul ve yasaya aykırı olduğunu, borcun ödenmesi için bankaya gidildiğinde her iki dosya içinde vekalet ücreti istendiğini, bunun ödendiğini, haksız ve fazladan tahsil edilen 2.439.31.-TL’nin davalıdan istirdadı istemine ilişkindir. Davalı vekili, borçlu hakkında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile kefiller hakkında da ilamsız takip yapıldığını iki ayrı takip yapılmasının yasaya aykırı olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece , tahsilde tekerrüre yer olmamak kaydı sureti ile rehnin paraya çevrilmesi ile birlikte haciz yoluyla takip yapılmasında, ayrı ayrı vekalet ücreti tahsilinde usul ve yasaya bir yön bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı banka arasında 31.12.2010 tarihli bireysel kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin de davaya konu senedi bu sözleşmenin ferisi olarak imzaladığını, kredi borcunun müvekkili aleyhine davaya konu senet esas alınarak yapılan takipten önce tamamen ödendiğini, bu sebeple senedin geçerliliğinin kalmadığını, ayrıca kredi sözleşmesi imzalanırken ... plakalı aracın rehin verildiğini, mevcut takipten önce bu araç yönünden rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmadığı için mevcut takibin geçersiz olduğunu ileri sürerek, icra takibine konu senetten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine,... plakalı araç üzerindeki rehnin kaldırılmasına ve davaya konu senedin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....