maddesinin son cümlesinde hacizlerin kaldırılması usul ve yöntemini “söz konusu fıkra hükümleri dikkate alınarak kaldırılır.” şeklinde açıkça belirtmiştir. Bu durumda Mahkemece İcra Müdürlüğü'ne 6552 sayılı Kanun'un 121. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'nda 15. maddenin son fıkrasına eklenen hüküm gereğince işlem yapılması yönünde talimat verilmekle yetinilmesi gerekirken anılan yasal prosedürün işletilmesi sağlanmadan mevcut hacizlerin kaldırılması şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 07.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ye alacağına mahsuben ihale edildiğini, davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi sonucu alacağını tahsil edememiş olması nedeni ile bakiye alacak için İcra Müdürlüğünden rehin açığı belgesi talep ettiğini ve İcra Müdürlüğünce bakiye borç olan 378.759,09 TL için kesin rehin açığı belgesi düzenlendiği, davalı rehin açığı belgesini takibe dayanak yapmak sureti ile Osmaniye 1. İcra Müdürlüğünün 2015/6661 Esas sayılı dosyası ile dava dışı Suat Kılıç ve asıl borçlunun borçlarına karşılık ipotek veren, borçtan şahsen sorumlu olmayan 3. kişi durumundaki müvekkili aleyhinde de icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine tüm mal varlığına haciz konulduğunu, davalı bankanın rehin açığı belgesini esas alarak takip yapmasının usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile Osmaniye İcra Hukuk Mahkemesi ve Osmaniye 3....
maddesinin son cümlesinde hacizlerin kaldırılması usul ve yöntemini “söz konusu fıkra hükümleri dikkate alınarak kaldırılır.” şeklinde açıkça belirtmiştir. Bu durumda Mahkemece İcra Müdürlüğü'ne 6552 sayılı Kanun'un 121. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'nda 15. maddenin son fıkrasına eklenen hüküm gereğince işlem yapılması yönünde talimat vermekle yetinilmesi gerekirken anılan yasal prosedürün işletilmesi sağlanmadan mevcut hacizlerin kaldırılması şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 16.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
HD'nin 2021/11020 Esas ve 2022/10294 Karar sayılı kararı) Somut olayda ilk derece mahkemesince her ne kadar haciz ihbarnamesine verilen cevabın davalı bankanın kusurunun olmadığı gerçeğini değiştirmeyeceğinden ve blokeli olarak açılan hesaptan para aktarılmasının bankadan beklenemeyeceğinden bahisle haksız fiil şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de kararın hatalı olduğu, zira davalı bankanın haciz ihbarnamesine karşı vermiş olduğu cevabın içeriğinin haczedilen hak ve alacaklar üzerinde öncelikli olarak bankanın rehin/alacak hakkı bulunduğundan haciz şerhi bu haklardan sonra gelmek üzere işlendiği ve bankanın bu hakkının sona ermesi halinde ödemenin yapılabileceği ve yine bankanın rehin hakkından sonra gelmek üzere işlenen başkaca hacizlerin de bulunduğu yönünde olduğu, davacının da bankanın bu beyanının gerçeğe aykırı olduğunu iddia ettiği, bu durumda haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden evvel ilgili mahkemece paranın talep halinde derhal karşı tarafa ödenmesine...
İcra Müdürlüğü'nün 2022/6758 Esas sayılı dosyası ile müvekkiline ait 5 adet taşınmazına, 5 adet aracına ve yüksek meblağlarda paralar bulunan banka hesaplarına haciz konulduğu, yapılan bu hacizlerin usul ve yasaya aykırı olduğu, borcu karşılayacak kadar mal varlığına haciz konularak diğer hacizlerin kaldırılmasını şikayet yoluyla talep etmiştir. Konya 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 29/09/2022 tarih 2022/383- 496 E. K. sayılı kararı ile; ihtiyati haciz kararının ihtiyati tedbir niteliğindeki ara kararıyla verildiğini, bu ara kararının infazının söz konusu olduğu, ortada bir takip bulunmadığını belirterek genel mahkemece verilen ara kararının yine bu genel mahkemece değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Konya 3....
Mahkemece, dava konusu taşınmazın kooperatif adına kayıtlı olup davalının davayı kabul ettiği, ancak taşınmaz üzerinde bulunan hacizlerin kaldırılması istenilmiş ise de haciz koyduranların hasım gösterilmediği, inşaatların devam ettiği, bu nedenle alacaklıların haciz koyma yetkisi bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile C Blok 6. Kat 12 nolu bağımsız bölümün kooperatif adına olan kaydının iptali ve davacı adına tesciline, hacizlerin kaldırılması talebinin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 14.00 YTL. onama ilam harcının teyiz eden taraftan alınmasına, 23.09.2008 gününde oybirliği ile karar verildi....
durdurulması kararının alacaklıya tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde dava açılmadığından ihtiyati hacizlerin kalktığının kabulü gerektiğini, hacizlerin kaldırılması talebine dair 06.09.2017 tarihli dilekçelerinin icra müdürlüğünce reddedildiğini, 08.03.2019 tarihli talep dilekçesi ile bu kez, İİK 106 ve 110 maddeleri uyarınca hacizlerin kaldırılmasını talep ettiklerini, ancak bu talebinde ihtiyati haczi kaldırma yetkisinin olmadığından bahisle icra müdürlüğünce reddedildiğini, her iki kararın da açıkça yasaya aykırı olduğunu beyanla Gürpınar İcra Müdürlüğünün 12.09.2017 ve 11.03.2019 tarihli kararlarının ortadan kaldırılarak müvekkili aleyhine uygulanmış tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece; 07.04.2010 tarihli rehin sözleşmesi incelendiğinde: Rehin verenin davacı ..., rehin alanın davalı olduğu ve rehin bedeli olarak 50.000,00 TL kararlaştırıldığı ve bu bedele istinaden rehin veren davacı tarafından 5 adet 10.000,00 TL bedelli senet verdiğini, davalının senetleri kaybettiğini bildirdiği, davacının ise senetleri “ödendi” ibaresi bulunur şekilde ibraz ettiği, dolayısıyla rehin sözleşmesine konu borcun ödendiği, davalının davayı kabul beyanında bulunduğu ancak kötüniyetli olmadığını savunduğu oysa senetlerin iptal edildiği, borcun ödendiği, davacının buna rağmen takibe girişmesinin kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne %40 tazminata karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/11/2014 tarih ve 2013/666-2014/1488 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı ile dava dışı Mehmet arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin teminatı olarak, müvekkilinin aracı üzerine 4.000 TL üzerinden rehin konulduğunu, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin sona erdiğini, taraflara ulaşamadığını ileri sürerek, rehin şerhinin rehin bedelinin depo edilmesi suretiyle kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı yargılamaya katılmamıştır. Mahkemece, rehin bedelinin dava tarihindeki güncellenmiş değeri olan 14.856,02 TL'nin depo edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Ancak, şikayetçi üçüncü kişinin icra mahkemesine yaptığı başvurusunda İİK'nun 106 ve 110. maddeleri gereğince hacizlerin düştüğüne dair iddiasının da bulunduğu, bu hususta mahkemece İİK'nun 106 ve 110. maddeleri gereğince bir inceleme yapılmadığı anlaşılmakla; belirtilen bu yasa hükümlerine uygun olarak hacizlerin varlığını sürdürüp sürdürmediği, hacizlerin bu maddeler gereğince düşüp düşmediği hususunun incelenmesi gerekir. O halde, mahkemece, İİK'nun 106. ve 110. maddeleri kapsamında inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle şikayet tarihinden önce hacizlerin düşüp düşmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi de doğru bulunmamıştır. SONUÇ : Alacaklı ......