Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır." düzenlemesini içermektedir. TMK'nun el birliği mülkiyet hükümlerini düzenleyen 703.maddesinde ise "Elbirliği mülkiyeti, malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçilmesiyle sona erer. Paylaştırma, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır." düzenlemesi bulunmaktadır. Bu yasal düzenleme uyarınca paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez....
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; paylı mülkiyette paydaşların ön alım hakkı olduğunu, bu yasal yolu kullanmak yerine ortaklığın giderilmesi davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığını, paydaşların hisselerine düşen kısımları fiili olarak paylaştıklarını, davacı tarafın taksim hususunda anlaşılamadığını beyan etmesinde kötü niyetli olduğunu bildirerek davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, mahkeme aksi kanaatte ise fiili taksim nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçeye, mevcut delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, taşınmazın niteliği, yüz ölçümü, pay ve paydaş sayısı dikkate alındığında aynen taksiminin mümkün olmadığına, ilişkin denetime elverişli bilirkişi raporuna, mahkemece elbirliği halinde mülkiyetin paylı mülkiyete çevrilmesi zorunluluğu bulunmadığı, yerel mahkemece ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmayıp bu nedenle davalı vekilinin istinaf istemi yerinde değildir....
Hukuk Dairesi tarafından temyiz inceleme görevinin Dairemize ait olduğu gerekçesiyle gönderilen dava dosyası üzerinde, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 40 ncı ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 18 nci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının paylı mülkiyette alınan kararın iptali isteminden kaynaklı olduğu ve yasal 1 aylık ön inceleme süresinden sonra dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 07.01.2023 tarihli ve 2023/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 7. Hukuk Dairesine aittir. Bu durumda, 2797 sayılı Kanunun 60 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre temyiz incelemesini yapacak dairenin Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu tarafından belirlenmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeplerle; Dosyanın YARGITAY HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULUNA GÖNDERİLMESİNE, 06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "çekişmeli parselin davacı tarafın dayandığı tapu kapsamında kalmasına rağmen paylı mülkiyette her paydaş kendi payı için dava açabileceğinden lehine tescil hükmü kurulan dava dışı ...'ın davaya müdahale talebi de göz önünde bulundurularak, davanın davacının payı ile sınırlı olarak kabulüne, dava açmayan diğer tapu malikinin payının Hazine üzerine bırakılması gereğine" işaret edilmiştir. Mahkemce bozma ilamına uyularak yapılan yarglama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli parselin yarı payının davacı adına, kalan hissesinin ise Hazine adına müşterek mülkiyet hükümlerine göre tesciline karar verilmiş; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 07.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir. Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır." düzenlemesini içermektedir. TMK'nun el birliği mülkiyet hükümlerini düzenleyen 703.maddesinde ise "Elbirliği mülkiyeti, malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçilmesiyle sona erer. Paylaştırma, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır." düzenlemesi bulunmaktadır....
Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir. Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır." düzenlemesini içermektedir. TMK'nun el birliği mülkiyet hükümlerini düzenleyen 703.maddesinde ise "Elbirliği mülkiyeti, malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçilmesiyle sona erer. Paylaştırma, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır." düzenlemesi bulunmaktadır....
Paylı mülkiyette ise, borçlu paydaşın alacaklısı, borçlunun bağımsız payının haczini ve satışını isteyebileceğinden yetki belgesine dayanarak taşınmazın paydaşlığının giderilmesini istemesi yasa koyucunun amacına uygun değildir. Somut olaya gelince; elbirliği mülkiyetine tabi dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmazların 09.10.2014 tarihinde elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece; taşınmazlardaki borçlunun paylarının satışı mümkün hale geldiğinden davacının dava açmakta hukuki yararı kalmayacağı göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Paylı mülkiyette ise, borçlu paydaşın alacaklısı, borçlunun bağımsız payının haczini ve satışını isteyebileceğinden yetki belgesine dayanarak taşınmazın paydaşlığının giderilmesini istemesi yasa koyucunun amacına uygun değildir. Somut olaya gelince; borçlu davalı ...’in dava konusu 114 ada 15, 122 ada 27, 130, 134 parsel sayılı taşınmazlarda ¼'er pay sahibi olduğundan ve paylı mülkiyete konu taşınmazlarda alacaklı davacı tarafından haczedilen payların doğrudan icra yoluyla satışı istenebileceğinden; davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkemece; açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hayriye Sarmaşık vekili’nin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 28.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Paylı mülkiyette ise, borçlu paydaşın alacaklısı, borçlunun bağımsız payının haczini ve satışını isteyebileceğinden yetki belgesine dayanarak taşınmazın paydaşlığının giderilmesini istemesi yasa koyucunun amacına uygun değildir. Somut olaya gelince; elbirliği mülkiyetine tabi dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmazların 07.03.2006 tarihinde elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece; taşınmazlardaki borçlunun paylarının satışı mümkün hale geldiğinden davacının dava açmakta hukuki yararı kalmayacağı göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....