Bilindiği üzere irtifak hakkı, eşyayı kullanma ya da ondan yararlanma veya gerek kullanma ve gerekse yararlanma yetkisini sağlayan sınırlı ayni haktır. İrtifak hakkının içeriğini oluşturan yetkiler, kural olarak sınırlıdır. Böyle olduğu için de hak sahibine hakkın konusu eşya üzerinde kullanma ve yararlanma yönünden sınırlı bir egemenlik sağlar. Bu ayni hak herkese karşı ileri sürülebilir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda irtifak hakkının hak olarak korunması için özel bir hüküm yoksa da, bu konuda mülkiyete ilişkin kurallar örnek olarak uygulanır. Böyle olunca da, irtifak hakkı sahibi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 683. maddesinden yararlanarak, müdahalenin önlenmesi davası açabilir. Davacının, lehine irtifak hakkı tesis edilen taşınmazdan, davalının müdahalesinin men’ini ve inşa edilen binanın yıkımını istemesi, ayni nitelikteki irtifak hakkının kendisine verdiği bir hakkı kullanmaktan ibarettir....
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, ancak kısa karar ve hükümde davanın tekrar TMK 161, gerekçede TMK 166/1 maddesi uyarınca kabulüne karar verilmiş, davalı erkeğin temyizi üzerine Dairemizin 23.12.2019 tarih 2019/7909 esas 2019/12633 karar sayılı ilamı ile hüküm aynı gerekçe ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuş yapılan yargılama sonunda davanın TMK 161 maddesinde düzenlenen zinaya dayalı boşanma davası olduğu ve zina eyleminin gerçekleştiği gerekçesi ile TMK 161 maddesi uyarınca kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir. Davacı kadın TMK 166/1 maddesine dayalı olarak boşanma davası açmış, dava dilekçesinde sadakatsizlik iddiasında bile bulunmamış, mahkemece verilen ilk karar Dairemizce davanın davalı erkeğin, davacı kadının ailesinin evinden hırsızlık yaptığı gerekçesiyle kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bu bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir....
Bu davanın, kişisel malların nelerden ibaret olduğunu öngören TMK' nın 220, “Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bu mallar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahip olduğunu” ifade eden aynı Kanunun 223/1, “Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır” düzenlemesine yer veren TMK' nın 226/1 ve “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür” hükmüne yer veren TMK' nın 222/1 madde ve fıkralarına dayalı olarak açıldığının kabulü gerekir....
-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; çekişme konusu taşınmazın narenciye bahçesi niteliği ile davacı, davalı ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, Türk Medeni Kanunu'nun 695. maddesi uyarınca yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda paydaşların yaptıkları düzenleme ve aldıkları kararlar ile mahkemece verilen kararların sonradan paydaş olan veya pay üzerinde ayni hak kazanan kimseleri de bağlayacağı, taşınmazlarda yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin kararların sonradan paydaş olan veya pay üzerinde ayni hak kazananları bağlaması için, bunların tapu kütüğüne şerh edilmesi gerektiği, tapu kütüğünde taksim krokisine ilişkin şerh olmadığından davalıyı bağlamayacağı, ancak; birleştirilen davada davalı ... TMK'nun 695....
Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde, davacı erkeğin TMK'nun 161. maddesine dayalı olarak boşanma davası açtığı, dava dilekçesinin konu bölümünde ve içeriğinde bunu açıkça yazdığı, duruşmalarda tekrar ettiği anlaşılmaktadır. Buna göre; dava TMK 161. maddesine dayalı zina nedeniyle açılan boşanma davasıdır. Ancak mahkemece hükmün gerekçesinde davanın TMK'nun 161 ve 166/1 maddesine dayalı olarak açıldığı tespiti yapılıp, hüküm kısmında ise TMK 166/1 maddesi uyarınca açılan dava hakkında kabul kararı verilmiştir. Davacının TMK 166/1 maddesine dayalı olarak açılan boşanma davası bulunmamaktadır. Dava TMK 161. maddesine dayalı zina nedeniyle açılan boşanma davası olduğuna göre, mahkemece yapılacak iş TMK 161 maddesi uyarınca açılan dava hakkında olumlu ya da olumsuz karar vermektir....
Çünkü TMK’nin 688. maddesine göre; paylı mülkiyette birden çok kimse, maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla malik olup, paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malikin hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Kural olarak bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarının da malikidir. Bununla birlikte paydaşlar, kendi aralarında oybirliği ile anlaşarak yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda kanun hükümlerinden farklı bir düzenleme yapabilirler....
Türk Medeni Kanunu’nun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden aksi kararlaştırılmadıkça tam kullanma ve yararlanma yetkisi veren bir irtifak türüdür. Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile; taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle; alacaklar üzerinde intifa hakkı ise hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir (TMK mad.795). İntifa hakkı; bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle, harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer (TMK mad.796)....
Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.), Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK'nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır....
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir....
TMK'nun 683, maddesinde de; "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir. " şeklinde hüküm altına alınmıştır. Bilindiği üzere mülkiyet hakkı 2709 s. T.C. Anayasanın 35. maddesi ile koruma altına alınmış, ayrıca bu husus 4721 s. TMK' nun 683. maddesinde; ''Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir'' şeklinde hüküm altına alınmıştır....