İdari Dava Dairesi'nce; uyuşmazlıkta, davacı şirketteki pay oranı %0,00034 olan ... A.Ş.'de %10'un üzerinde pay sahibi olan ortaklar arasında pay değişikliği yapıldığı, söz konusu pay değişikliğinin, davacı şirket bakımından dolaylı bir pay değişikliği olduğu ve şirketin kontrolünün değişmesi sonucunu doğurmadığı göz önüne alındığında, ortada 4628 sayılı uyarınca Kurul onayının alınmasını gerektirecek bir pay değişikliğinin söz konusu olmadığı anlaşıldığından, davacı şirkete idari para cezası verilmesine ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir....
nun annesi olup, ortaklığa müteveffa eşinden veraseten aldığı pay ile hissedar olduğu halde, bu açıklamanın pay defterinde yer almadığını, güncel adres bilgilerinin de gösterilmediğini; müvekkili ... hakkında ise, pay defterindeki müvekkili imzasının sahte olduğunu, müvekkilinin babasının vefatından sonra 1998’den bu yana veraseten hissedar olduğu halde bu hususun pay deferinde yazılı olmadığını, 20 adet hisseyi de annesi Emine Nur Kuruoğlu'ndan 10/4/2014 tarihinde devraldığının belirtildiğini, ayrıca 10/4/2014 tarihinde davalı ...'...
Fakat davacının, davalı şirkete yazılı dilekçeyle başvurmasına rağmen bir sonuç alamadığını, hatta ihtarname ile davacını pay sahipliğinin tespitini, şirket Pay Defterine kaydının yapılmasını, muristen intikal eden paylar ve lot sayıları hakkında bilgi verilmesine ilişkin ihtarname, 05/11/2021 tarihinde tebliğ edilmiş fakat davalı şirket tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, bu nedenle, davacının miras yoluyla iktisap ettiği pay sahipliği sıfatı ve pay miktarları davacı ile davalı şirket arasında uyuşmazlık konusu olduğunu, davalı şirket, davacının pay sahipliği sıfatını inkar etttiğini, pay sahipliği sıfatının Mahkeme kararıyla belirlenme ihtiyacının hasıl olduğunu, bu hususta tespit davası açılması zorunluluğu doğmuş olduğundan, bu davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunduğunu, açıklanan nedenlerle davacının miras yoluyla iktisap ettiği pay sahipliğinin tespitini, paylarının tam olarak belirlenmesini ve şirket pay defterine kaydedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet...
nin birlikte hareket eden kişiler olduğu, Seri:IV, No:44 sayılı Tebliğ'in 6. maddesinin ikinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünün doğmadığı, pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünün doğduğunun kabul edilmesi hâlinde ise aynı Tebliğ'in 11. maddesinin (c) bendi uyarınca pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünden muafiyet talebinin değerlendirilmesinin gerektiği" ileri sürülerek yapılan 03/10/2013 tarihli başvurunun ise Kurul'un 27/01/2014 tarih ve 2/46 karar sayılı kararı ile, davacının pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünden muafiyet talebi olumsuz karşılanmak suretiyle reddedildiği, söz konusu Kurul kararının … tarih ve … sayılı yazı ile davacıya bildirildiği ve … tarih ve … sayılı yazı ile de davacının savunmasının talep edildiği, davacının savunmasını 24/03/2014 tarihinde verdiği, Kurul'un … tarih ve … sayılı kararı ile, "davacı hakkında, 6362 sayılı Kanun'un 103/3. maddesi çerçevesinde, ilk aşamada pay alım teklifine konu payların toplam değeri...
Ancak ana sözleşmenin 7 ve 8. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, bu hükmün şirket hisselerinin hissedar olmayan üçüncü kişilere devri haline özgü olduğu, hissedarlar arasındaki pay devirlerinde uygulanmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Esasen diğer ortaklarda paylarını devir ederek ortaklıktan ayrılmış olup ,önalım haklarının kullanılması imkanı da kalmamıştır.Somut olayda ise pay devirlerinin yapıldığı tarih itibariyle payları devralan davalı da her iki şirkette pay sahibidir. Davalı şirketler tarafından davaya cevap verilmediği gibi, pay devrinin kaydından kaçınmayı haklı gösterebilecek herhangi bir neden de ileri sürülmemiştir. Hisse devir sözleşmelerinde davacıya satıcı olarak yüklenen ve yerine getirilmeyen bir yükümlülük de bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi isabetsizdir....
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; Somut olayda davacı ... ile Davalı ... arasında ki hisse devir sözleşmesinin noterde düzenlendiği ve ortaklar kurulunun pay devrine ilişkin muvafakat vermesi koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmakta ise de; devrin pay defterine kaydedilip kaydedilmediğinin tespiti bakımından davacı tarafça dosyaya herhangi delil ve belge sunulmadığı, davalı şirket adına meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen pay defterinin de ibraz edilmediği anlaşılmakla, Limited şirketteki pay devrinin geçerli olabilmesi için aranan 3. Koşulun gerçekleştiğine dair bir tespit yapılamamıştır. Bu nedenle asıl dava yönünden hisse devrinin pay defterine işlendiği hususu ispat edilemediğinden reddine karar vermek gerekmiş, davacılardan ...'...
Devir bu onayla geçerli olur.'' şeklinde düzenlendiği, dosyada ... 35 Noterliğinde düzenlenmiş yazılı pay devri sözleşmesi bulunmakta ise de; pay devrinin şirket açısından geçerli olması için devrin şirkete bildirilip pay defterine kaydedilmesi gerektiği, davacı tarafa pay devrinin şirkete bildirildiğine, şirkete başvurulduğuna ilişkin delil varsa sunması için süre verilmiş ise de; davacının şirkete sözlü olarak bildirildiği, yazılı başvuru yapılmadığı anlaşılmıştır....
Devir bu onayla geçerli olur.'' şeklinde düzenlendiği, dosyada ... 35 Noterliğinde düzenlenmiş yazılı pay devri sözleşmesi bulunmakta ise de; pay devrinin şirket açısından geçerli olması için devrin şirkete bildirilip pay defterine kaydedilmesi gerektiği, davacı tarafa pay devrinin şirkete bildirildiğine, şirkete başvurulduğuna ilişkin delil varsa sunması için süre verilmiş ise de; davacının şirkete sözlü olarak bildirildiği, yazılı başvuru yapılmadığı anlaşılmıştır....
Nihai olarak davaya konu pay ölçerlerin dava devamında davacı uhdesinde bulunduğu ve kullanıldığının anlaşıldığı halde davacı tarafından ödeme tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de satım sözleşmesinin feshinde TBK 97 gereği birlikte ifa kuralı gereğince davacının davalıya sözleşme kapsamında aldıklarını iade yükümlülüğü bulunması ve faizin başlangıç tarihinin de alınanların iade tarihi olması nedeni ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
ya yazılması gereken 811440 payın unutulmasından kaynaklandığı anlaşılmakla; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 4, paragrafın da "1034880 pay...... kızı ..." ibaresinin çıkarılarak yerine "1034880 pay baba ismi belli, olmayan tespit maliki..., 811400 pay...... kızı ..." ibaresinin yazılmak suretiyle ve hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, 02.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....