Davadan önce dava dışı 3.kişi tarafından açılan hükümsüzlük davasında Mahkeme'nin 2015/141 E. 2016/102 K. sayılı 11.07.2016 tarihli kararı ile dava konusu 10 numaralı tasarımla ilgili hükümsüzlük davasının reddine dair verilen karar kesinleşmiş ise de ; bu karar kesin hüküm oluşturmaz ve hukuki yararı bulunanlar tescilli tasarımların mutlak yenilik taşımadığı iddiasıyla her zaman hükümsüzlük davası açabilir. 554 sayılı KHK’nin 45. maddesi uyarınca hükümsüzlük kararının sonuçları kural olarak geriye etkilidir. Bundan dolayı, kural olarak tasarım başvurusu ve tescili nedeniyle sağlanan koruma baştan itibaren yok sayılır. Hükümsüzlük kararının geriye etkili olarak sonuçlarını doğuracağına ilişkin kuralın iki istisnası olup bunlardan biri tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesinden önce tasarımdan doğan haklara tecavüz sebebiyle verilen kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar, ikincisi ise hükümsüzlük kararından önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmelerdir....
GEREKÇE :Asıl dava, faydalı model belgesine tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, refi ve meni istemlerine ilişkin olup, birleşen dava ise faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince, yukarıda özetlenen gerekçe ile asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiş ise de, davacı birleşen davada davalı tarafça, hükümsüzlük davası yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporuna ciddi ve gerekçeli itirazlarda bulunulmuş olup, mahkemece bu itirazların karşılanması için ek rapor ya da yeni bir bilirkişi raporu alınmadığı gibi asıl davaya konu tecavüz iddiası yönünden de dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmemiştir....
ün tecavüzün önlenmesine yönelik davacılara karşı dava açmış olması da nazara alınarak davacıların hükümsüzlük davası açmakta menfaatlerinin olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, buna göre 2013/00734 tecsil nolu faydalı model ile 2016/16208 tescil nolu faydalı modelin birbirinin aynısı olup 2013/00734 tescil nolu faydalı model kamuya açıklanıp tekniğin bilinen durumuna dahil olup daha sonra geçersiz hale geldiğinden artık 2016/16208 tescil nolu faydalı modelin yeni olduğundan bahsedilemeyeceği anlaşılmakla, asıl davada davalı-birleşen davada davacı ... vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir....
Maddede ise faydalı model belgesinin hükümsüzlük halleri madde madde açıklanmış olup, 1-a bendinde, faydalı model belgesi konusunun KHK. nın 154, 155 ve 156. Maddelerinde belirtilen hükümlere aykırılığı ispat edildiği takdirde faydalı model belgesinin hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verileceği belirtilmiştir....
Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2009/50 E.-2010/53 K. sayılı davada, 556 Sayılı KHK'nin 14. ve 42/1-(c) bendine dayalı olarak verilen hükümsüzlük kararının, "kural olarak" davanın açıldığı 27.04.2009 tarihine kadar geçmişe etkili sonuç doğuracağının kabulü gerekir. Ancak, mahkemece davacının dayandığı 1997/183476 sayılı markanın hükümsüz kılınması nedeniyle dayanaksız kalan işbu davanın da reddine karar verilmiş olup, böylece hükümsüzlük kararının, davanın açılma tarihinden de önceki bir tarih itibariyle geçmişe etkili sonuç doğuracağı kabul edilmiştir. O halde, koşullar oluştuğu taktirde yukarıda açıklanan genel kuraldan ayrılmanın mümkün olup olamayacağının, bir başka deyişle somut uyuşmazlıkta olduğu gibi kullanmama nedeniyle hükümsüzlük istemli davada verilen hükümsüzlük kararının, dava tarihinden daha da önceki bir tarihe kadar geçmişe etkili sonuç doğurup doğuramayacağının tartışılmasında da yarar bulunmaktadır....
Davacı vekili bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur. 1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen aşağıdaki bent dşında kalan sair karar düzeltme istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, marka hakkına tecavüzün önlenmesi, haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ve davalı markasının hükümsüzlüğü talebine ilişkin olup mahkemece, davacının 5 yıldan daha uzun bir süredir sessiz kaldığı, bu sürenin hükümsüzlük davası açılmasında hak düşürücü süre olduğu ve davalının kötüniyetinin de ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
G E R E K Ç E: Dava, markanın hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüzün tespiti, men'i, ref'i ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, "... dava konusu markalarda yer alan esas unsurlarının benzer olmadığı ve davalı tarafın kullanımın davacının seri markası olduğu izlenimi yaratmadığı, 6769 Sayılı Kanun ile aranan işaretlerde ve emtialarda benzerlik koşullarının aynı anda sağlanmadığı, davalının tescilinin iyiniyetli olduğu ve tescilden itibaren yasal süre içinde davacı yanca hükümsüzlük davasının açılmadığı, bu çerçevede 6769 Sayılı Kanun’un 29. Maddesinde düzenlenmiş bulunan hükümsüzlük koşullarının dava konusu olayda mevcut olmadığı, davalının kullanımının marka tesciline uygun kullanım olması nedeniyle marka tecavüzü ve haksız rekabet eyleminin koşulları da somut olayda bulunmadığından davacının tüm istemlerinin reddine." karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....
İş dosyaları dikkate alındığında yenilik kriterine sahip olmadığı ve hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Asıl davadaki tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi talepleri yönünden; 6769 sayılı yasanın "Tasarım hakkına tecavüz sayılan fiiller" başlıklı 81....
DELİLLER: *Mahkemece alınan 16/02/2010 tarihli bilirkişi raporunda; "Hükümsüzlük kararı verilmediği sürece tescilli markaya bağlı hakkın KHK'nun sağladığı olanaklar çerçevesinde korunacağı, davalının davacı adına tescilli markayı kullanmadığı yönünde herhangi bir itirazının bulunmadığı, bu durumda marka hakkına tecavüz fiillerinin gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği, marka hakkına tecavüze esas olan marka hakkında Ankara FSHHM nin 2005/933 Esas sayılı dosyasıyla açılan hükümsüzlük davasının bu dava bağlamında bekletici mesele yapıp yapılmaması hususunun usule ilişkin hukuki bir konu olduğu." bildirilmiştir. GEREKÇE: Dava; marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, "Davanın dayanağı olan davacı adına tescilli 2004/36136 numaralı markanın hükümsüzlüğü kararı kesinleştiğinden ve hükümsüzlük kararları geçmişe de etkili olduğundan, bu markaya dayanarak açılan davanın reddine" karar verilmiştir....
tespiti, ref'i, tecavüzün önlenmesi ve maddi zararın bilirkişilerce tespit edilecek maddi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....