Velayet, kamu düzenine ilişkin olup, bu hususta anne ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Bu kapsamda, velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, talepte bulunanın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenmediği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna ilişkin hususlar ile ana babadan kaynaklanan özelliklerin de dikkate alınması kaçınılmazdır. Bu nedenle, mahkemece çocuğu başkasına bırakma, ihmal etme, kaçırma, iradi olarak terk etme, yönlendirme hususları ile tarafın velayet talebinin olup olmaması, şiddet uygulaması, sadakatsizliği, ekonomik durumu, mesleği, yaşadığı ortam, kötü davranışı, alkol bağımlılığı, sağlığı, dengesiz davranışları dikkate alınmalıdır....
de işçi olarak çalıştığını, müvekkil sürekli 08:00- 16:00 saatleri arasında çalışıyor olması sebebiyle çocukla daha iyi ilgilenme imkanı sahip olduğunu, müvekkilin annesiyle beraber yaşadığını, evin kendilerine ait olduğunu, annesinin de maaşı olduğunu, davalı anne ise kendi çalışması ile hayatını idame ettirdiğini, müvekkilin annesi sürekli evde olup müşterek çocuğun tüm ihtiyaç e giderlerini karşılayabilecek durumda olduğunu, müşterek çocuğun babaannesi ile iletişimi de oldukça iyi düzeyde olduğunu, bu durumun sosyal inceleme raporu ile de ortaya çıkacağını, müvekkilin müşterek çocukla çok ilgili olduğunu, davalı yanında çocuğun eğitimi ve sosyal gelişiminin zayıf olduğunu, anne yanında kalması müşterek çocuğun geleceğini olumsuz etkilediğini beyanla Hüseyin Avni Türedi'nin velayet hakkının davalı anneden alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece anne ile çocuk arasında, boşanma davasında kararlaştırılan ve devam eden kişisel ilişkinin tarihlerini değiştirmeksizin 2015 yılı yaz ayında müşterek çocuğun İzmir'deki akrabalarının nezaretinde akrabalarının evinde üvey baba ile yalnız kalmaksızın annesi ile kişisel ilişki kurmasına, ilerleyen yıllar için kişisel ilişkinin sınırlandırılmasına yönelik davanın reddine karar verilmiştir. Boşanma ilamında yer alan kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun tehlikeye girdiğine veya annenin bu hakkını çocuğun bakım ve eğitimi ve yetiştirilmesine ilişkin yükümlülüklerine aykırı olarak kullandığına dair dosyada bir delil bulunmadığı gibi, mevcut kişisel ilişkinin değiştirilmesinin çocuğun menfaatini gerekli kıldığına ilişkin de bir delil bulunmamaktadır. Bu durumda davanın tümünün reddi gerekirken; yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Hukuk Dairesi Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ortak çocuğun soyadının velâyet hakkına sahip annenin soyadı ile değiştirilmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir....
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı ile dava dışı ...'nin evliliklerinden 18.01.2006 tarihinde soyadının değiştirilmesi istenen ...'nin dünyaya geldiği, davacı ... ile ...'nin .... Aile Mahkemesinin 15.09.2010 gün ve 2010/995-968 sayılı kararı ile boşandıkları, mahkemece dava dışı baba ile çocuk Güneş Gebizli arasında şahsi ilişki tesisine karar verildiği, Güneş'in velayetinin davacı anne ...'...
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/707 esas 2013/918 karar sayılı ilamı ile 25/10/2013 tarihinde boşandıklarını, boşanma kararı ile müşterek çocuğun velayetinin davalıya verildiğini, müvekkili ile kişisel ilişki kurulduğunu, müşterek çocuğun müvekkilinin yanına geldiği zamanlarda gitmek istemediğini belirttiğini, davalının ikinci evliliğinden olan çocuğuna daha çok ilgi ve alaka gösterdiğini, müşterek çocuğu ikinci plana attığını,ona ilgi göstermediğini, müşterek çocuğun yaşıtları gibi sosyalleşemediğini, gittikçe içine kapanık bir yapıya sahip olmaya başladığını, yaşadığı ortamdan memnuniyetsiz olduğunu iddia ederek küçüğün velayetinin tedbiren ve nihai olarak davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müşterek çocuk için aylık1.200,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir....
Günü saat 10:00 ile 18:00 arasında, her yıl yarıyıl tatilinin ilk Pazartesi günü saat 10:00 ile takip eden Pazar günü saat 18:00 arasında, her yıl 1 Temmuz saat 10:00 ile 7 Temmuz saat 18:00 arasında, şahsi ilişki tesisine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müşterek çocuğun belirli bir yaşam düzeyi olmadığını, üvey babasının şiddet gösterdiğini, davalının çocuğa velayet sorumluluğunu yerine getiremediğini belirterek yerel mahkeme kararını reddedilen velayetin değiştirilmesi davası yönünden istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Davanın müşterek çocuğun velayetinin değiştirilmesi aksi halde kişisel ilişki talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
Somut olayda, tarafların ortak çocukları 10.06.2018 doğumlu Mehmet Ayhan'ın velayeti anlaşmalı boşanma sırasında anneye verilmiş, dava dilekçesinde ve yargılama safahatında annenin çocuğu anneanneye bırakıp gittiği, uzun süre gelmediği, çocuğun bakımı ile yeterince ilgilenmediği, şiddet uyguladığı iddiaları özellikle davalı annenin yakın çevresi tarafından gerek uzman görüşmesi sırasında gerekse tanık sıfatı ile verdikleri beyanlarından anlaşılmaktadır....
Bu madde iptal edilmezden önce anne ve babanın sonradan evlenmesi (Türk Medeni Kanununun 292. maddesi) ile yine, aynı Kanunun 27. maddesine bağlı haklı nedenlerden dolayı soyadının değiştirilmesi halleri dışında çocuk babanın soyadını tanıma vs. sebeplerle alamamakta idi. O halde bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde annesi ile babasının evli olup olmadığına bakmak gerekir. Doğum gününde anne ve baba evli ise çocuk babanın, diğer bir anlatımla ailenin soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra onun soyadını velayet hakkına vesair nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak çocuk, ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı anne ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır....
Türk Medenî Kanununun 21. maddesinde "Velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir. Diğer hallerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır." hükmüne yer verilmiştir. Karşıyaka 3. Aile Mahkemesinin 06.08.2015 tarihli duruşmasında velayet kendisine bırakılan annenin ikamet adresini “” olarak belirttiği ve bu adresin aynı zamanda annenin yurtiçi ikametgah adresi olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Kuşadası 3. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Kuşadası 3. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10/12/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....