"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminat ve velayet yönlerinden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ortak çocuklar 01.05.2005 doğumlu .. ile 17.09.2012 doğumlu ...'...
TMK.’nun 21. maddesine göre velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri ana ve babanın ortak yerleşim yeridir. Somut olayda, mallarının korunması istenen çocukların babalarının vefatı nedeniyle velayetin anne tarafından kullanıldığından, velayeti kullanan velinin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olacağı hususu kuşkusuzdur. Velinin ve çocukların dosya kapsamındaki adrese dayalı kayıt sistemine göre Şarköy ilçesinde ikamet ettiğinin anlaşılmasına göre, uyuşmazlığın Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22. maddeleri gereğince Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Aile Mahkemesi S.) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 13.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir. (TMK'nun 348. vd.m.leri) Davacı vekilinin istinaf başvruusun incelenmesinde; TMK'nun 282 m.sine göre, çocuk ile ana arasında soy bağı doğumlu kurulur. Çocuk ile baba arasında soy bağı, ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. Soy bağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur....
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, ortak çocuk Abdulsamet'in 18/05/2009 doğumlu olduğu, anne yanında yaşadığı ve alınan sosyal inceleme raporunda da anne yanında yaşamaya devam etmek istediğini beyan ettiği, davalı kadının davacı babaya hakaret ve tehdit ettiği için yargılanarak ceza aldığı sabit ise de babaya karşı olan bu eylemlerin velayetin değiştirilmesine sebebiyet vermeyeceği, babanın eldeki dava tarihinden sonra anne hakkında çocuğu göstermediği için şikayetçi olduğu dosyada da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durumun varlığının davacı tarafından ispat edilemediği, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve vicdaani kanaatine varılmıştır. Açıklanan sebeplerle, davacının istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özet ile; ortak çocuk ile davacı taraf arasında kişisel ilişki kurulmasına ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Suriye uyruklu davacı eşin birçok kez ortak çocuğu kaçırma girişimlerinde bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin sadece baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına yönelik kararının kaldırılmasını istinaf kanun yolu ile talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK 355 maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, velayetin değiştirilmesi talebine ilişkinidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava; davacı/ davalı kadın tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası istemine ilişkindir. Birleşen dava; davalı/ davacı erkek tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası istemine ilişkindir. Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı/davalı kadının tüm istinaf istemlerinin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katlanmak zorundadır.(TMK 182/2) Davacı annenin asgari ücret ile çalıştığı, ev kirası ödediği, davalı babanın ise asgari ücret ile çalıştığı, kendi evinde oturduğu, aracının bulunduğu belirlenmiş, ortak çocuk ...'ın 1998, ...'ın 2000 doğumlu oldukları, öğrenci oldukları ve ihtiyaçlarının arttığı anlaşılmıştır. Ayrıca davacının 05/07/2011 tarihinde işten çıkarıldığına dair tanık beyanları ve buna dair SGK sigortalı hizmet döküm belgesi de dosya içinde bulunmaktadır....
Ortak çocuğun, yaşı, gelişimi ve davranışsal özellikleri itibariyle sosyal inceleme raporlarında da açıklandığı üzere, halen anne bakım ve şefkatine muhtaç olması ve özellikle uzun süreli ve yatılı olarak anne yanından ayrılması çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine engel olacağı gibi, davacı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine de engel olacaktır. Kişisel ilişki kurulmasına ilişkin kararların değişen şartlara göre her zaman değiştirilmesi mümkündür. Baba ile ortak çocuk Derin arasında yaz aylarında kurulan kişisel ilişkinin daha kısa süreli düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde, küçüğün bir ay süreyle anne yanından ayrılmasını düzenler şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş olup, ortak çocuğun menfaati de göz önüne alınarak, daha uygun süreli kişisel ilişki kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Yapılan incelemede ortak çocuk 30.04.1999 doğumlu....’ın karar düzeltme inceleme tarihinde ergin olduğu görülmektedir. Bu durumda, bu çocukla ilgili velayete ilişkin düzenleme yapılmasının yasal dayanağı kalmamış, dava konusuz hale gelmiştir. Açıklanan nedenlerle davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 16.06.2016 gün ve 2016/11837 esas, 2016/11766 karar sayılı onama kararının bu çocuk yönünden kaldırılmasına ve ortak çocuk ...’ın velayetinin değiştirilmesi davası konusuz hale geldiğinden, bu çocukla ilgili olarak yeniden hüküm oluşturulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple davalının ortak çocuk...'...
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, kadın yararına uygun miktarda maddi tazminata hükmedilmiş ve ortak çocukların okul ücretlerinin davalı erkek tarafından ödenmesine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 182. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre velayetin kullanılması, kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine (iştirak/katılma nafakası) gücü oranında katılmak zorundadır. İştirak nafakası kapsamına yiyecek, giyecek, barınma, sağlık, dinlenme, eğitim, öğretim, harçlık vs. giderleri girmektedir. Durumun değişmesi halinde hakim istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya kaldırır (TMK m. 331). Somut olayda, daha evvel ortak çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, iştirak nafakası eğitim giderlerini de kapsadığına göre, davalı için "Ortak çocuklarla ilgili okul ücretleri" adı altında ayrı bir yükümlülük getirilmesi doğru olmamıştır....