Dairemizin 24/02/2021 tarih, 2020/912 Esas, 2021/367 Karar sayılı kaldırma kararı sonrasında verilen ilk derece mahkemesinin 03/11/2021 tarihli kararında özetle; çocuğun idrak yaşında olduğu ancak velayeti hususunda çelişkili beyanlarda bulunduğu ve bu sebeple uzman heyeti görevlendirildiği, heyetin raporunda çocuğun annesi ile kalmasının yüksek yararına olacağının belirtildiği, çocuğun 2012 doğumlu olduğu, çocuğun duruşmadaki beyanında uzun süredir annesi ile yaşadığını beyan ettiği, uzman heyetine de verdiği beyanında babasının kendisine az zaman ayırması nedeni ile rahatsız olduğunu beyan ettiği, davacı annenin velayet görevine yerine getirmede sosyal çevre desteğine sahip olduğu, çocuğun yaşı itibari ile anne bakımına ve sevgine muhtaç olduğu, mevcut durumda annesi ile yaşadığı anlaşıldığından çocuğun yüksek menfaati nazara alınarak müşterek çocuğun babada olan velayetinin değiştirilerek anneye verilmesine, çocuğun baba ile bağının kopmaması ve yine yüksek menfaati nazara alınarak çocukla...
Dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporlarının incelenmesinde; 25/06/2020 tarihli raporda "velâyet ilişkisinin baba ile kurulmasının çocuğun yüksek yararına olduğu, annenin aile desteği bulunmadığı, ekonomik koşullarının babaya oranla sınırlı olduğu, çocuğun velâyetin anlam ve sonuçlarını idrak etmemekle birlikte anne ve babayı kıyasladığı, babanın etkisinde kaldığının düşünülebileceği, ancak annesi ile de mutlu vakit geçirdiği, anne ile şahsî ilişki kurulması gerektiği" kanaatinin açıklandığı, 29/12/2020 tarihli heyet raporunda ise çocuğun annesi hakkında olumsuz söylemlerde bulunurken babasının kendisini ne söyleyeceği konusunda yönlendirdiğini de anlattığı ve "çocuğun yaşı ile uyumlu olmayan cümleler kullandığı, babası tarafından görüşmeye hazırlanmış geldiği, ortak velâyet kararının devamının uygun olduğu ancak tarafların işbirliği içinde olması gerektiği, aksi takdirde çocuğun yabancılaşma yaşayabileceği" kanaatinin belirtildiği görülmüştür....
Bu itibarla; idrak çağındaki çocuğun mahkemece bizzat görüşüne başvurulması ve velayetle ilgili tercihinin sorularak tüm deliller birlikte değerlendirilip velayet hakkında sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-Davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Davacı baba 29.07.2015 tarihinde açtığı dava ile münhasıran ortak çocuk ...’ın velayetinin davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep etmiş, davanın esasına ilişkin beyanlarını içeren 11.05.2016 tarihli dilekçesiyle de velayetin değiştirilmesi talebi yerinde görülmez ise ortak çocuk ile arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Hakim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlamayamaz (HMK m. 24). Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26)....
Sayılı ilamı ile çocuğun velayetinin davalı babaya verildiğini, davacının evlenerek Ankara'ya yerleştiğini, sosyal, ekonomik ve mali durumunu düzelttiğini, Çankaya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı memur olarak çalıştığını, babanın çocukla hiç ilgilenmediğini, çocuğun köyde babaannesi ile yaşadığını, okula gitmediğini, Aralık ayında Kahramanmaraş'a giderek davalının da rızasıyla çocuğu Ankara'ya getirdiğini, okula başladığını, çocuğun evde kendisine ait odasının bulunduğunu, çocuğun anneye düşkün olduğunu, anneyle yaşamak istediğini belirterek velayetin babadan alınarak müvekkili anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000.TL tedbir-iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Asıl dava, velayetin tespiti, birleşen dava ise, velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. Tarafların gayriresmi birlikteliklerinden 2021 doğumlu müşterek çocuk Feride Uyar'ın dünyaya geldiği, velayetin TMK 337.maddesi gereği davacı annede olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına alınan sosyal inceleme raporuna göre, müşterek çocuğun anne ile birlikte yaşadığı, annenin çocuğun bakımını üstlendiğinin rapor edildiği, davacı annenin velayet görevini fiilen yerine getirdiği, davacı annenin velayet görevini kötüye kullandığının ispatlanamadığı anlaşılmakla, birleşen davanın reddi yerinde görüldüğünden davalı-davacının istinafının reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Mahkemece velayet düzenlemesi yapılırken üç ayrı sosyal inceleme raporu alınmış her üç raporda da ortak çocukların fiilen birlikte yaşadıkları davacı-davalı babaya bırakılması yönünde görüş bildirilmiştir. Davalı-davacı kadının çocukları bırakarak ortak konutu terkettiği 28.11.2013 tarihinden itibaren ortak çocukların davacı-davalı baba ile birlikte yaşadıkları taraf beyanlarından ve 10.11.2014, 18.12.2014 ve 16.12.2015 tarihlerinde düzenlenen sosyal inceleme raporları içeriklerinden anlaşılmaktadır. 16.12.2015 tarihinde sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagog bilirkişiler tarafından düzenlenen sosyal inceleme raporunda; davacı-davalı babanın ortak çocuklarla birlikte daha önce yaşadığı ...'dan...'ya taşındığı, eşinin evi terketmesinden sonra başka bir kadınla birlikte yaşamaya başladığı, ortak çocuklardan...'in ...isimli bu kadınla olumlu ilişki geliştirdiği, davacı-davalı babanın ....'...
, davacı annenin ve ailesinin müşterek çocuğa öngörülebilir ve sürdürülebilir bir yaşam sunabilecekleri, bu nedenle anneanne/vasi T2 çocuğun bakım ve gözetimini sürdürebilmesi için yasal işlem başlatılması yönünde görüş bildirilmiş ise de; Gerek yukarıda açıklanan TMK 337.madde hükmü, gerekse de müşterek çocuğun fiilen baba yanında kaldığı, bu süreçte davacı babanın velayet görevini yerine getirmediğine veya velayet konusunda ihmal gösterdiğine ya da velayet hakkını kötüye kullandığına ilişkin dosya içerisinde somut bir delil bulunmadığı, çocuğun baba yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delillerin bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığının da ispat edilmediği, velayet hususundaki beyanlar, fiili durum, dosya içerisindeki denetime elverişli sosyal inceleme raporları, analık-babalık duygularının tatmin edilmesi ve geliştirilmesi hususları ile velayet ve kişisel ilişkiye dair ilamların maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde...
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davalı asil tarafından davaya kabul beyanı verilmiş ise de, çocuğun yüksek menfaati gereği ve usul bakımından alınması gereken sosyal inceleme raporunun alınmadığını, sadece kabul beyanı ile hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, aradan geçen sürede de baba ile yaşamaya alışkın olan çocuğun baba ile görüşmesine annenin hiçbir şekilde müsaade etmediğini, bunun çocuk açısından geri dönüşü olmayan zararlar yaşattığını, yine çocuğun görüşünün alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, çocuğun yerleşim yerinin baba yanı olarak devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir. Dava, tarafların ortak velayeti altında bulunan müşterek çocuğun yerleşim yerinin anne yanı olarak belirlenmesi, baba ile kişisel ilişki kurulması davasıdır....
Mahkememizce düzenlenen sosyal inceleme raporunda çocuğun davalı baba yanında mutlu olduğu ve bakımı ile ilgilenildiği çocuğun baba yanında kalmasının sıkıntı yaratmadığı tespit edilmiş ise de mahkememizce dinlenen tanık beyanları, davalının yeni bir evlilik yapmış olması, çocuk ile davalı babanın bizzat ilgilenemediği, birlikte yaşadıkları diğer aile üyeleri tarafından ilgilendiği, çocuğun her ayın 15 günü anne ile 15 günü baba ile geçirmesinde psikolojisini olumsuz etkilediği, çocuğun kendine ait bir alan bulamadığı, çocuğun yaşı dikkate alındığında mevcut velayet ve şahsi ilişki durumunun değişmesinin müşterek çocuğun üstün yararına uygun olduğu, annenin müşterek çocuğun velayet sorumluluğunu taşıyabilecek kapasitede olduğu, davalı babanın düzenli gelir getiren işi olduğu, maddi imkanları doğrultusunda velayeti kendisinde olmasa da yukarıda anılan kanun hükümleri gereği çocuğun giderlerine katlanmak zorunda olduğu, düzenlenen sosyal araştırma raporunda davalının gelir durumu ile orantılı...
Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/226 esas sayılı dosyasında boşandıklarını, ortak çocuğun velayetinin kendisine verildiğini, davacının çocuğu görmek için herhangi bir yasal takip yapmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı 10/05/2019 tarihli dilekçesi ile velayet konusunda karar verilinceye kadar ortak çocukla yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesis edilmesini istemiştir....