Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Dairece; “... mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olmadığı ... dosyada mevcut nüfus kayıtlarından davacıların, mirasbırakan Durmuş oğlu Mustafa'nın torunu Sabriye'nin altsoyu oldukları hususunun şüpheye yer vermeyecek şekilde doğrulanamadığı, diğer taraftan, dava konusu taşınmazın tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanaklarının (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) getirtilip inceleme konusu yapılmadığı, tapu kaydında olduğu şekliyle “ Mustafa Kabakulak oğlu Durmuş” isminde birinin bulunup bulunmadığının ilgili Nüfus Müdürlüğü'nden sorulmadığı, ... tapu kayıt maliki Mustafa Kabakulak oğlu Durmuş'a, Hatay Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2001/1213 E. 2002/19 K. sayılı ilamı ile kayyım tayin edilmiş olduğuna göre, davanın Tapu Müdürlüğü ile birlikte Kayyıma da yöneltilmesi gerektiği, ... keza nüfusta soyadı kaydı bulunmayan kişiler bakımından da soyadı ilave edilmek suretiyle...
Dava; velayet hakkına sahip annenin ortak çocuğun soyadını kendi soyadı ile değiştirilmesi talebine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde; davacı Emin Murat'ın davalı T3 ile olan gayriresmi birlikteliğinden doğan müşterek çocuk 03/01/2013 doğumlu Ecrin Naz'ın nüfusta baba tarafından tanınarak babanın soyadını aldığı, davacı annenin çocuğu nüfusta baba ile tanınmasından dolayı kazandığı baba soyadını annenin soyadı ile değiştirilmesini talep ettiği, davalının cevap dilekçesi sunarak davayı kabul ettiği, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile tarafların müşterek çocuğu 03/01/2013 doğumlu T5 olan soyisminin "Murat" olarak değiştirilmesine karar verildiği, karara karşı Nüfus Müdürlüğünün kararın kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır....
Bu durumda mahkemece, davacı ile kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenen ... oğlu ... arasında irtibat kurulmak suretiyle davacının aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı belirlenerek oluşan sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28.02.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Ancak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388.maddesinde mahkeme kararının kapsayacağı hususlar açıkça belirtilmiş olup, buna göre; kararın verildiği Yargılamanın son oturumuna katılan Cumhuriyet Savcısının ad ve soyadı ile sicil numarasının gerekçeli kararın başlık kısmında gösterilmemiş olması doğru değilse de bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden mahkemenin gerekçeli kararının başlık bölümüne hakimden sonra gelmek üzere “Cumhuriyet Savcısı ... ...” sözcüklerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 06.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Nüfusta Kayıt Düzeltilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm *nüfusta mükerrer kaydın iptali isteğine ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay *18. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay *18. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 09.09.2008...
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, nüfusta kayıt düzeltilmesi istemine ilişkindir. Mersin 2. Aile Hukuk Mahkemesince, dava velayetin kaldırılması adıyla açılmış ise de karşılıklı talep ve kabullerde davanın Nüfus Hizmetleri Kanunu gereğince nüfus kaydının iptali/düzeltilmesi şeklinde açılması gerektiği gerçekte aradaki ihtilafın velayet ihtilafı olmadığı davacının olmayan çocukların bilerek davalılar tarafından davacının çocuğuymuş gibi nüfusa kaydedildiği bu haliyle davanın nüfus kaydının iptal ve düzeltilmesi niteliği taşıdığı ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiği belirtilerek, görevsizlik kararı verilmiştir. Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, talebin soybağı değişikliği sonucunu doğuracağı bu tür davalara ise Aile Mahkemesince bakılması gerektiğinden karşı görevsizlik kararı verilmiştir....
K A R A R Davacı , 01.06.1976 tarihli ilk işe giriş bildirgesinde soyadı ... olmasına rağmen ... yazıldığını,doğum tarihi 1961 olmasına rağmen 1958 yazıldığını belirterek 10352139 sigorta sicil numarasında yanlış yazılan soyadının ve doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabülü ile; davalı kuruma, işveren tarafından verilen 01/06/1976 tarihli işe giriş bildirgesinde, sehven yazıldığı anlaşılan, davacının soyadının ... ve doğum tarihinin 1961 olarak tashihi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 10352139 sigorta sicil numarası ile 01.06.1976 tarihinde 28885 sicil numaralı Yapı K İnş.Koll.Şti. işyerinde işe başladığına dair bildirgenin 08.07.1976 tarihinde Kuruma intikal ettiği,işe giriş bildirgesinde sigortalının adı ... ... ,baba adı ...,doğum tarihi 1958,doğum yeri ...,nüfusta kayıtlı olduğu yer ... olarak yazıldığı, sigortalının imzası veya fotoğrafı olmadığı, ......
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : NÜFUSTA AD VE SOYAD DEĞİŞTİRİLMESİ İSTEMİ KARAR : Kuşadası 3....
Kişinin adı ve soyadı üzerindeki hak, kişilik haklarının bütün özelliklerini taşır ve mutlaktır; şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olup bir başkasına devredilemez. Soyadı, nesilden nesile intikal eden ve bir kişinin bir soya bir aileye bağlılığını ifade eden addır ve ya nesep bağı ile ya evlenme ile ya da evlat edinme yolu ile yahut da idari kararla kazanılır. 24 Haziran 1934 tarihinde kabul edilen, 2 Temmuz 1934 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile kişiye seçerek soyadı kazanma hakkı tanınmıştır. Soyadı, nüfus kütüğüne yazılmakla belirlenmiş olur. Bir kimse zorunlu olarak taşıdığı soyadını dilediği gibi ve dilediği zaman değiştiremez. Çarpışmakta olan toplumsal yararla kişisel yararın bağdaştırılması için soyadının değiştirilmesi ancak haklı bir sebep bulunması halinde mümkündür....
Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” anlaşılır. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Önemle vurgulanmalıdır ki; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık dahil her türlü kanıta başvurulabilir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesi hükmüne göre çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır....