WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise nüfus kaydının “gerçek durumu” yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiğinden söz edilmesi gereklidir (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından). Somut olayda, davacılar davalı ...'in baba kaydındaki ...... isminin iptali ile nüfus kaydının bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Bu nedenle davacıların talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. Nüfus kaydının düzeltilmesi davası,....l Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır....

    nin kimlik bilgilerinde düzeltme yapılmış ise de dosya içerisindeki İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden gelen cevabi yazıya göre Safade'nin nüfus kaydının olmadığı anlaşılmaktadır. Tapuda kimlik bilgileri düzeltilmesine ilişkin davalarda amaç tapu kayıtlarını nüfus kaydına uygun hale getirmektir. Dosya içindeki belgelerden ...'nın nüfusa kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Nüfus Hizmetlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde belirtildiği üzere; nüfusta kaydı bulunmayanların ölüme ilişkin resmi veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmiş herhangi bir ölüm kaydı bulunmadığı takdirde nüfus kütüklerine tescilin yapılması kanunen mümkün değildir....

      Davalı Nüfus Müdürlüğü beyan dilekçesinde özetle; nüfus yazımlarından önce ölenlerin aile kütüklerine tescil edilmediğini, ancak yersel yazımdan yazımdan önce ölen kişiye ait kimlik ile ölüme ilişkin belge ibrazı halinde kişinin kanuni mirasçılarının kaydına açıklama yapılır hükmü uyarınca ölü kimselerin nüfus aile kütütlerine kaydının yapılamayacağını ancak mirasçılarının kayıtlarına ilgili kanun maddesi ikinci fıkrasında belirtilen şartlar sağlandığında açıklama yapılabileceğini beyan etmiştir. Mahkemece; "Tüm dosya kapsamı toplanan bilgi belge ve delillerin değerlendirilmesinde; Dava; yersel yazımdan önce öldüğü anlaşılan İbrahimoğlu Mustafa Kurt'un nüfus kayıtlarının düzeltilmesi, nüfus kaydı tutulmamış ise oluşturulması ve İbrahimoğlu Mustafa Kurt ile davacı T1 nüfus kayıtları arasında irtibat kurulması istemine ilişkindir....

      Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, İdari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Somut olayda; tapu maliki olarak görünen kişilerin artık nüfus siciline tescili mümkün olmadığından ve dolayısıyla tapu kaydındaki kimlik bilgileri de nüfus kayıtlarına göre düzeltilemeyeceğinden, tapu kayıtlarında intikal yaptırılabilmesi için mahkemece, “dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında tapu maliki olarak görünen ... (...) ile davacıların murisi ... oğlu ...'ın aynı kişi olduğunun tespitine” şeklinde bir tespit hükmü kurulması gerekirken tapu kaydının yanlış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....

        Nüfus kayıt düzeltmesi davalarına gelince; Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davalarının konusunu oluşturur (Özsunay, E.: Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, İstanbul 1982, s. 243). “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” dir (Nüfus Yönetmeliği m.143). 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35. maddesine göre; kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak, olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddi hatalar, nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir....

          Bu nedenle herhangi bir sebeple çocuğun kendisini doğuran kadının dışında bir başka kadının nüfus kütüğüne yazılmış olması, çocuk ile kadın arasında soybağı kurulduğu anlamına gelmeyecektir. Ancak, söz konusu yanlış kaydın düzeltilmesi, soybağı davaları ile değil açılacak kayıt düzeltme davası sonucunda gerçekleşecek (MK m. 39) ve bu dava her türlü delil ile ispat edilebilecektir. Eldeki davada, ana ile soybağının kurulması, bir diğer deyişle doğuran kadının tespit edilmesi halinde, çocuk ve doğuran kadın arasında soybağı doğrudan kurulacağına göre, davacıyı doğuran ananın öncelikle belirlenmesi gereklidir. Gerçek annenin tespit edilmesi sonrasında ise babalık karinesine dayalı olarak babanın belirlenmesi mümkündür. Bu itibarla dava, asliye mahkemesinin görevine giren nüfus kayıtlarının anne ve baba bağı yönünden düzeltilmesi davası olup, kamu düzenine ilişkin olan bu tür davalarda hakim maddi olguları re’sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder....

          Somut olayda davacı vekili müvekkilinin nüfusta anne ve baba olarak gözüken Halil İbrahim ve T6 'in kaydının iptalini, bu haneden terkinini, nüfus kaydının düzeltilmesini, gerçek anne ve babası olan T5 ve T3'in soybağının kurulmasını talep etmiş olduğundan davacı vekilinin talebi bir bütün olarak gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına asliye hukuk mahkemesinde bakılır. Yukarıda açıklanan nedenlerle eldeki davayı inceleme görevi Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesine ait olup bu sebeple Kayseri 3....

          Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalılar ... ve ...’un anne ve baba yönünden nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun şekilde düzeltilmesinin talep edildiği eldeki davada, yanlış ve yanıltıcı beyan ve işlemlerle yasaya aykırı şekilde oluşturulan kayıtların düzeltilmesi isteminin nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunun açık olması karşısında Mahkemece öncelikle davalıları doğuran gerçek annenin ... olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiği, ... olduğunun tespiti hâlinde nüfus kayıtlarına göre evlilik dışında doğmuş oldukları anlaşılan davalıların babasının ... olduğuna yönelik talebin ise 4721 sayılı Kanun’un 301 inci maddesinde düzenlenen babalık hükmünün kurulmasına ilişkin olduğu gözetilerek ...’e karşı açılan davanın tefrik edilerek aile mahkemesince görülüp karara bağlanması gerektiği şüphesizdir. 36....

            Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur (HGK'nin 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36-47 sayılı kararı). Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre davacı ...'in 05.04.1946 doğumlu olarak ... ve ...'ın çocuğu olarak 18.06.1956 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir. Gerçek anne olduğu ileri sürülen 01.07.1923 doğumlu ...'un bekar olarak 17.10.2001 tarihinde; baba olduğu ileri sürülen 1922 doğumlu ... ve ...'dan olma ... ise yine bekar olarak 23.02.1942 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır. Somut olayda dava, ...'un, ... ve ...'ın çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek annesinin ..., gerçek babasının da ... olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir....

              Bu durumda tescil, nüfus idaresi yanıltılmak suretiyle oluşturulduğundan dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu' na göre kayıt düzeltme davasıdır. Davacı annesinin Nurdan Sürekçi olduğunu iddia ettiğinden TMK' nun 282.maddesi uyarınca; "çocuk ile ana arasındaki soy bağı doğum ile kurulur" hükmü karşısında dava nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Çocuğun anası doğuran kadın olduğundan soy bağından söz edilemez ancak doğuran kadının kim olduğu tespit davasına konu olabilir. Bu da nüfus kaydının düzeltilmesi niteliğindedir. Davacının babanın kim olduğu ile ilgili herhangi bir talebi bulunmamaktadır. Babalığın tespiti talebi bulunmadığı sürece davanın nüfus kaydında düzeltilmesi davası olarak Nüfus Hizmetleri Kanunu 36.maddesi gereğince asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir....

              UYAP Entegrasyonu