"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar dava dilekçesinde, nüfus kaydında çocukları olarak görünen ... ve ...'in kaydının iptali ile doğum tarihleri düzeltilerek ...ve ... çocukları olarak tescilini istemişlerdir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar dava dilekçesinde, nüfus kaydında çocukları olarak görünen ... ve ...'in gerçekte torunları olduğu ve anne ve babasının ... ve ... olması nedeni ile adı geçenlerin anne ve baba kaydının düzeltilmesi ile yine ...'ın 26.06.1996 olan doğum tarihinin 26.06.1992, ...'ın ise 17.07.1997 olan doğum tarihinin de 17.07.1995 olarak düzeltilmesi istenilmiştir....
nın doğum yılının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile ...'ın kaydının iptaline karar verilmiş, hüküm Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: ... Cumhuriyet Başsavcılığının 31.05.2012 gün 2012/74 sayılı davanamesi ile, aynı anneden doğan ... ve ...'ın doğum tarihleri arasında 180 günden az zaman bulunması nedeni ile ...'nın 14.10.2002 olan doğum tarihinin yılının 2003 olarak düzeltilmesi istenilmiştir. Aynı yer Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/23 sayılı davanamesi ile ise mükerrer olması nedeni ile ... nüfus kaydının iptalı, kardeşi 25.10.2000 doğum tarihli ...'in doğum yılının 2002 olarak düzeltilmesi ve ...'nın doğum yılının 2005 olarak düzeltilmesi istenilmiştir....
SONUÇ: Yukarıda ( 1.) bentte yazılı nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2.) bentte yazılı nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendinin ikinci satırında yer alan “doğum tarihinin 01.07.1895 olarak” kelimelerinin çıkartılmasına, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu hali ile ONANMASINA, 05.06.2012 TARİHİNDE oybirliği ile karar verildi....
Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddesi uyarınca ''Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.'' Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” anlaşılır (Ergun Özsunay, Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, İstanbul 1982, s:243). “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur....
Böyle olunca tapu kütüğündeki doğum tarihinin mahkemece düzeltilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK. nun 438/VII. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ. Yukarıda 1 numaralı bentte yazılı nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte yazılı nedenle hüküm fıkrasının bir numaralı bendinin üçüncü satırında yer alan "1331 olarak yazılı doğum tarihinin iptali ile 1308" sözlerinin ve rakkamlarının hükümden çıkarılmasına hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ VE DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA,...
Mahkemece davanın kabulü ile davacı murisinin tapu kaydında "..." olan soyadının "..." olarak düzeltilmesine, doğum tarihinin de "1890" olarak tesbitine karar verilmiş, hüküm davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2- Mülkiyet hakkının tescili başlıklı Tapu Sicil Tüzüğünün 25.maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasından ibarettir. Görülüyor ki bunların arasında malikin doğum tarihi yer almamıştır. Dolayısıyla tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgisinin ilavesi, düzeltilmesi veya tesbiti dava yoluyla istenemez. Şayet tapunun tesciline dayanak yapılan işlemde düzeltimi gerektirir bir hata yapılmışsa bu hata tüzüğün 87.maddesi uyarınca ilgilisinin başvurusu üzerine o maddedeki kurallar araştırılarak idarece düzeltilmelidir....
Bu açık hükümler karşısında; ölen kişinin nüfusta kayıtlı bulunmaması durumunda, önce doğum, sonrada ölüm olayının nüfus aile kütüğüne işlenebileceği kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle; tapuda isim düzeltilmesi davalarında, nüfusta kaydı bulunmayan kişinin doğum ve ölüm bilgilerinin ancak nüfusa kaydedilmesinin sağlanmasından sonra, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanması mümkün olabileceğinden; bu koşul gerçekleştikten sonra, yukarıda sıralanan diğer şartların da varlığı halinde davanın kabulü yoluna gidilebilecektir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.07.2009 tarihli ve 2009/14-279 Esas, 2009/354 sayılı kararı) Dosya içerisindeki Nüfus Müdürlüğü yazısından, isminin düzeltilmesi istenen malikin nüfusta kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bir kimsenin tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilebilmesi için nüfusta kayıtlı olması gereklidir....
Somut olayda, davacı, gerçekte 1993 tarihinde doğduğunu, her nasıl olduysa nüfus kaydında doğum tarihinin 10/05/1989 tescil edildiğini, yaşının büyük olarak tescil edilmesinin sosyal hayatında karşısına bir takım engeller çıkardığını, nüfus kayıt örneği incelendiğinde tüm kardeşlerin gelişigüzel bir şekilde nüfusa tescil edildiğini, bunun sağlıklı olmadığını ve gerçek durumu yansıtmadığını, hayatının ilerleyen dönemlerinde sıkıntı yaşamaması için gün ve ay baki kalmak kaydıyla 10/05/1989 olan doğum tarihinin 1993 olarak düzeltilmesi talep edilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesine göre "bu tür davalar ilgilinin yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır" hükmüne göre davacının ikametgahının olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın 5490 sayılı Kanunun 36/1-a maddesi uyarınca görülüp sonuçlandırılması gerekir....
Esasen, soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir. Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da Af Kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, resmî sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. Hal böyle olunca, davacı anne ile doğum tarihinde evli olmayan davacı baba ile küçük çocuklar arasında soybağı kurulacağından, baba yönünden, davanın soybağı davası olarak nitelenmesi gereklidir....
Yine, Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde “Aile kütüğünde kaydı olmayan kişinin ölümüne ilişkin tutanaklar resmî veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmişse nüfus müdürlüğünce kabul edilip işleme alınır. Ölüm tutanaklarında yer alan bilgilere göre aile kütüğünde kaydı bulunmayan kişiler, vatandaşlık durumu düzgün olmayan kişiler kütüğüne kayıt edilerek hakkında yaptırılacak soruşturma ile Türk vatandaşı olup olmadıkları araştırılır. Türk vatandaşı olduğu anlaşıldığı takdirde, ölüm tutanağına dayanılarak nüfus müdürlüğünce resen doğum tutanağı düzenlenir. Ölen kişi bu doğum tutanağına dayanılarak aile kütüğüne tescil edilir. Daha sonra ölüm tutanağı aile kütüğüne geçirilir, vatandaşlık durumu düzgün olmayan kişiler kütüğündeki kaydı, aile kütüğü ile bağ kurularak kapatılır” hükmüne yer verilmiştir....