Yargıtay 20. hukuk dairesi esas no: 2018/3709 esas, karar no: 2018/5060 sayılı ilamı, Yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasının H.G.K'nun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 sayılı kararında da belirtildiği üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle mevcut kaydın düzeltilmesi ilişkin olduğu belirtilmektedir.) Dava 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinden kaynaklanmaktadır. Davacı davalılardan T3 ile 31/12/1991 tarihinde evlendiğini, eşinin ilk karısı Nursel'den olan oğlu TC kimlik numaralı T2'in anne ve babasının resmi nikahı olmadığı için kendi çocuğuymuş gibi nüfusa kaydedildiğini, Abdurrahman'ın gerçek annesinin Mersin ili Yeniköy ilçesinden Nursel isimli bayan olduğunu, nüfus kaydından silinerek gerçek anne ve babasının nüfusuna kayıt olasını dilekçenin talep kısmında belirtmiştir....
Somut olayda; dava konusu 930 ada 25 parsel numaralı taşınmazın tapulama tutanağının edinme sütunu incelendiğinde, Nisan 1316 tarihli ve 110 sıra no' lu tapu kaydı ile ...et” adına tespit edildiği, tespit tarihinde “... oğlu... hayatta olmadığından “... oğlu ... ... ölüdür.” şerhinin yazıldığı görülmektedir. Dosya içerisinde bulunan kaydı düzeltilmesi istenen davacıların murisi ...” üst soyunu gösterir nüfus aile kaydı incelendiğinde 1844 doğumlu 1905 tarihinde vefat eden "... oğlu ..." isimli dedesinin bulunduğu, nüfus kaydında dedesinin adının üzerinde “...lakabının yazılı olduğu görülmektedir. Dayanak Nisan 1316 tarihli tapu kaydı ise 1900 yılına tekabül ettiğinden ve kaydının düzeltilmesi istenen “... oğlu ...” 01.07.1926 doğum tarihli olup bu tarihte henüz doğmadığına göre tapu kaydında ...olarak görülen şahsın davacıların murisi “... oğlu ...”'in dedesi olan... olduğu anlaşıldığından davanın reddi gerekir....
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Somut olayda; mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava konusu 740 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı tüm tedavülleri ile birlikte ayrıca kadastro tutanakları da getirtilip inceleme yapılarak ismi düzeltilmesi istenen maliklerin nüfus kayıtları arasında bağlantı kurulmaya çalışılmalı kayıt malikleri ile isminin düzeltilmesi istenen kişilerin aynı kişi olup olmadığı saptandıktan sonra neticesine göre bir karar verilmelidir....
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Somut olayda; mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava konusu 704 ada 17 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı tüm tedavülleri ile birlikte ayrıca kadastro tutanakları da getirtilip inceleme yapılarak ismi düzeltilmesi istenen maliklerin nüfus kayıtları arasında bağlantı kurulmaya çalışılmalı, kayıt malikleri ile isminin düzeltilmesi istenen kişilerin aynı kişi olup olmadığı saptandıktan sonra neticesine göre bir karar verilmelidir....
. 4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir....
Davacının talebine göre mahkemece davacının ölen babasının anne nüfus bilgilerinin düzeltilmesine ve dolayısıyla nüfus kaydındaki bilginin değiştirilmesine yönelik mahkeme hükmü kurulmasına, ana ile soybağının doğum ile kurulacağı ve davacının hukuki yararı gözetildiğinde, “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereği tespit hükmü kurulmasına da yasal bir engel bulunmamaktadır. Yine verilen böyle bir tespit hükmünün tüm resmi işlemlerde bağlayıcılığının bulunacağı da belirgindir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava analığın tespiti istemine ilişkindir. 1- ) Taraf teşkilinin sağlanması kamu düzeninden olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen araştırılır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36/1.a hükmü gereğince nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır. Bunun yanı sıra nüfus sicilinin düzeltilmesi davalarının miras hukukuna etkileri bulunduğundan davada miras hukukundan doğan hakları etkilenecek kişilerin de davalı olmaları gerekir....
D)İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, alınan doktor raporu ile davacının yaşının 60- 65 yaş aralığında olabileceğinin tespit edildiğini ancak bulunduğu yaş itibariyle kesin yaşının belirlenemeyeceği nedenlerinden ötürü davanın reddine karar verildiğini, ancak bu sonucun kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, nüfusta doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. 1- 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde ilgililerin nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açma hak ve yetkisine sahip oldukları hükmü mevcuttur. Bu tür davalarda basit yargılama usulü uygulanmakta olup, mahkemelerce resen (doğrudan) araştırma esastır....
Hukuk Dairesinin 2009/7200 Esas, 2009/10977 karar ve 01.12.2009 tarihli kararı, Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.03.2010 tarih ve 2010/18- 135 Esas, 2010/136 karar sayılı kararlarının bu tür davalara örnek olduğunu, bu nedenlerle söz konusu mahkeme kararının hüküm bölümünün 1. maddesinin bozulması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacılar tarafından, kök murisleri olan Ayşe Sıdıka Öney'in çocuklarının nüfus kaydında farklı farklı yazılı olması nedeniyle murisin çocuklarının nüfus kaydında anne adı olarak Ayşe Sıddıka şeklinde yazılması nedeniyle bu kayıtların Ayşe Sıdıka olarak, Ayşe Sıdıka'nın ölüm tarihinin ise 22.01.1970 olarak düzeltilmesi talebiyle eldeki dava açılmıştır....
Tüm bu araştırmalar sonucu mahkemece hala kesin bir kanaat oluşturulamaz ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.02.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....