Nüfus kayıt düzeltmesi davalarına gelince; Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davalarının konusunu oluşturur (Özsunay, E.: Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, İstanbul 1982, s. 243). “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” dir (Nüfus Yönetmeliği m.143). 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35. maddesine göre; kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak, olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar, nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir....
Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddesi uyarınca ''Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.'' Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” anlaşılır. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır....
Kanun koyucu babalığa hüküm kararı sonucu ana hanesine tescil edilen çocukların baba hanelerine nakline sadece “geçici” bir maddeyle açıklık getirdiği için bu konuda açık bir düzenleme yapılmadığı sürece böyle bir uygulama “geçici madde/kalıcı madde bağlamında” 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu “sistematiğine aykırılık” oluşturacaktır. Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı kesinleşen ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2019/725 KARAR NO : 2019/677 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : SURUÇ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/01/2018 NUMARASI : 2016/577 ESAS - 2018/56 KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Ana-Baba Adının Düzeltilmesi/Değiştirilmesi İstemli) KARAR : Taraflar arasında görülen davada davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesince verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı davalı nüfus idaresi temsilcisi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. maddesinde düzenlenen ön inceleme konularında her hangi bir eksikliğin bulunmadığı, ayrıca 353/1- a maddesi kapsamında bir usule aykırılığın mevcut olmadığı anlaşılmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi; GEREĞİ...
Bu sebeple davacının talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır...” Nüfus kayıt düzeltim davalarının nüfus idaresi yanında verilecek karardan hukuku etkilenecek kişilerin davada taraf gösterilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarındandır. Somut olayda, davacıların talebi, baştan beri gerçeğe aykırı olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Eldeki davanın kabulü yönünde verilecek karardan kayıtlı anne davacı ile biyolojik anne olduğu belirtilen Kamile Akın'nın mirasçılarının mirasçılık hakları etkileneceğinden davada taraf olarak yer almaları gerektiği, bu kapsamda Kamile Akın mirasçılarının dosyada taraf olduğu görülmüştür....
'in ana-baba ve kardeşlerini gösterir aile nüfus kaydının, 4- 28.10.1966 doğum tarihli ... ve Hatice'den olma ... 'in ana, baba ve kardeşlerini gösterir aile nüfus kaydının, 5- Tapu kaydında malik görünen ...'in ana, baba ve kardeşlerini gösterir aile nüfus kayıt örneğinin merciinden celbi ile evrak arasına konulduktan sonra gönderilmek üzere dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 23.09.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Aile Mahkemesi tarafından ise, "...nüfusta anne/baba adının düzeltilmesi davalarında 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a. maddesi uyarınca görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dosya kapsamından; .... ve ...'in resmi nikahsız birlikteliğinden olma ...'in özel hastanede doğumu sırasında ....'un yakını olan ...'in nüfus cüzdanını kullandığı, bu sebeple ...'in, amcası ... ve yengesi ... adına nüfusa kayıt ettirildiği, Cumhuriyet Başsavcılığınca, ...'in nüfus kaydındaki ana baba adının iptali ile .... ve ...'in nüfusuna kayıt edilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır. Bu türden yanlış ve yanıltıcı beyan ve işlemle kanuna aykırı olarak yapılan kayıtların düzeltilmesinin nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır (Hukuk Genel Kurulu 2013/18-354 E.- 2013/1554 K. 13.11.2013 T.)....
Ö.. tarafından kendi çocuğuymuş gibi nüfusa tescil edildiğini, bu nedenle davalının nüfus kaydında Rahmi olarak görünen baba kaydının iptali ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davalının, dosyada mevcut doğum tutanağına göre, nüfus kayıtlarında babası görünen R.. Ö.. tarafından, 04.05.1981 tarihindeki beyanına göre 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 24. maddesi ve 4721 sayılı TMK.nun 293. maddesine göre nüfusa tescil edildiği anlaşılmıştır. Bir davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, ileri sürülen maddi olguların nitelendirilmesi hakime aittir. Davacı bu dava ile davalının gerçek babasının Şenol olduğu halde nüfus kaydında R.. Ö..’ün çocuğu imiş gibi tescil edildiğini bildirerek, davalının nüfus kaydındaki baba adının iptali ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Kanun koyucu babalığa hüküm kararı sonucu ana hanesine tescil edilen çocukların baba hanelerine nakline sadece “geçici” bir maddeyle açıklık getirdiği için bu konuda açık bir düzenleme yapılmadığı sürece böyle bir uygulama “geçici madde/kalıcı madde bağlamında” 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu “sistematiğine aykırılık” oluşturacaktır. Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı alan ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir....
Kanun koyucu babalığa hüküm kararı sonucu ana hanesine tescil edilen çocukların baba hanelerine nakline sadece “geçici” bir maddeyle açıklık getirdiği için bu konuda açık bir düzenleme yapılmadığı sürece böyle bir uygulama “geçici madde/kalıcı madde bağlamında” 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu “sistematiğine aykırılık” oluşturacaktır. Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı alan ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir....