ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/02/2020 NUMARASI : 2016/404 ESAS, 2020/135 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Zilyetliğe Dayalı) KARAR : GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/404 Esas sayılı dosyasında verilen 05/20/2020 tarihli davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiştir. Yapılan ön inceleme sonunda; dava inançlı işleme (nam-ı müstear) hukuksal nedenine dayalı olarak, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile tescili ile terditli taşınmaz için ödenen bedel ve masrafların tazmini istemine ilişkindir....
Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu 18/ A hükümleri gereğince, dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya başvurulmadan işbu davanın açıldığı anlaşıldığından, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine..." şeklinde karar verildiğinin görüldüğünü, huzurdaki davanın nam-ı müstear (muvazaa) iddiasına dayanan 2.500.000,00 TL değerindeki alacak davası olduğunu, davacının, davalı Yılkar Madencilik şirketi ile ticari münasebeti bulunduğunu ve asıl borçlu şirketin müvekkili ve diğer davalılarla muvazaalı hareket ederek malvarlığını kaçırdığı iddiasıyla üçüncü kişi konumundaki müvekkili ve diğer davalılardan alacak talep ettiğini, davacının Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2022/215 Esası ile açmış olduğu alacak davası 19.04.2022 tarihli gerekçeli kararı "Dava Namı-müstear ve muvazaa iddiasına dayalı alacak davası olduğunu, davacının İİK 277 ve devamı maddeleri gereği belirli bir tasarufun iptalini talep etmediğinden ve yine İİK 277. Maddesi kıyasen uygulanarak Borçlar Kanunu 19....
Söz konusu kararda; eski hukuka göre mümkün ve geçerli olan muvazaa ve nam-ı müstear iddialarının, Medeni Kanunun yürürlüğünden sonra taşınmaz mallar hakkında dinlenip dinlenemeyeceği tartışılmıştır....
Otel nami ile davalı tarafından işletilen taşınmazın ada ve parsel numarası davalıdan temin edilmek suretiyle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm devir ve intikalleri de içerir biçimde Tapu Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulması ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere geri çevrilmesi için dosyanın Yerel Mahkeme'ye GÖNDERİLMESİNE, 27.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Namı müstear (inançlı işlem) ile gizlenmiş muvazaalı işlemler hakkında iptal davaları açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kararlılık kazanmıştır. (Yargıtay HGK'nin 12.10.2001 gün ve 2001/2- 515 E., 605 K sayılı; 17.Hukuk Dairesinin 20.06.2011 gün ve 2010/11090 E.-2011/6367 K. sayılı kararları).Bu tür işlemlerin İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır. İşlemin nam-ı müstear olarak gerçekleştiğini ispat külfeti ise davacıya aittir. Yine kural olarak cebri icra yoluyla yapılan satışlar tasarrufun iptaline konu olmazlar ise de, yukarıda belirtildiği gibi esasen burada cebri satışın değil, namı-ı müstear olarak alıma yönelik tasarrufun iptali talep edilmekte olup, bu şekilde yapılan tasarrufun iptali de talep edilebilir. (Bu konuda 4. Hukuk Dairesinin 2021/1209 E - 2021/4388 K; 2021/1209 E - 2021/4388 K; 17....
Dava BK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa nedenine dayalı nam_ı müstear olarak yapılan işleminin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19.maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. ... Mal varlığına ilişkin bu tür davalar HMK'nun 2.maddesi gereğince genel mahkemelerde görülmesi gerekmektedir. Öte yandan 6102 sayılı TTK'nun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş ve bu tarihten itibaren açılan davalarda Asliye Hukuk ve Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev itirazı niteliğini almıştır....
İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava BK'nun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeni ile nam-ı müstear olarak yapılan satış işlemlerinin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun19.maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerde amaç alacaklılardan mal kaçırma olduğundan alacağın bu muvazaalı işlemin yapıldığı tarihten önce doğmuş olması gerekir....
İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava BK'nun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeni ile nam-ı müstear olarak yapılan satış işlemlerinin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun19.maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerde amaç alacaklılardan mal kaçırma olduğundan alacağın bu muvazaalı işlemin yapıldığı tarihten önce doğmuş olması gerekir....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; şahsi hakka dayalı inançlı işlem (nam-ı müstear) iddiasından kaynaklanan tapu iptali ve tecil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 14. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 05/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesi içeriği ve dosya kapsamındaki beyanlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının; inançlı işlem ( nam-ı müstear ) hukuksal nedenine dayalı tespit isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki mahkemece, inançlı işlem (nam-ı müstear) nedeni üzerinde durulmadan hatalı hukuksal neden takdir edilerek sonuca gidildiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder....