Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/429 Esas-2015/102 Karar sayılı ilamı ile müşterek çocuk Asude Berna hakkında aylık bağlanan 200,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 1.300,00 TL arttırılarak aylık 1.500,00 TL'ye yükseltilmesine, hükmedilen iştirak nafakasının TÜİK tarafından açıklanan yıllık ÜFE oranında arttırılmasına, -Bucak 2....
Aile Mahkemesi'ne müracaat ederek 2015/1039 Esas sayılı dosya üzerinden nafakanın artırılması isteminde bulunduğunu,yoksulluk nafakasının 30.12.2015 terihinden itibaren aylık 750 TL'ye çıkarılmasına ve her yıl 15 Ocak tarihinde bir önceki yıl gerçekleşen ÜFE oranında artış yapılmasına karar verildiğini, müvekkilinin aylık 3.500 TL kira ödediğini, elektrik, su ve telefon gibi faruraları ödediğinde en temel ihtiyaçları yiyecek, içecek ve giyime dahi parasının kalmadığını, davalının kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda düzenli ve sabit bir gelire sahip olduğunu, davalının kendisine ait evde kira vermeden ikamet etmekte olması davanın kabulü ile davalı tarafına ödemekte olduğu yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasını, yoksulluk nafakasının kaldırılmasının mümkün olmaması halinde dava tarihinden geçerli olmak üzere yoksulluk nafakasının 1.000 TL'ye indirilmesini, ÜFE oranında artırılması hükmünün kaldırılarak her yıl devlet memur maaş artışı oranında artırılmasına...
Aile mahkemesinin 2015/957 Esas-2017/289 Karar sayılı ilamı ile belirlenen aylık 2.400,00- TL iştirak nafakasının iş bu dava tarihinden itibaren aylık 2.100,00- TL arttırılarak toplam aylık 4.500,00- TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine , Karşı davada yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin davanın kabulüne, davacı kadın eş lehine Bakırköy 1.Aile Mahkemesinin 2010/979 Esas - 2012/322 Karar sayılı ilamı ile belirlenen 1.000,00- TL olarak hükmedilen yoksulluk nafakasının işbu dava tarihinden itibaren kaldırılmasına, karar verilmiştir. Davacı vekili, iştirak nafakasının artırım miktarının az olması, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi, yoksulluk ve iştirak nafakası davaları arasında bağlantı olmamasına rağmen ayırma talebi reddedilerek davaların birlikte görülmesinin yasaya uygun olmadığı yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
Somut olayda ise boşanma davası sırasında verilen tedbir nafakasının cebri icra yolu ile tahsilini takiben, boşanma davasının devamı sırasında tedbir nafakasının kaldırılması nedeniyle, nafaka borçlusu erkek tarafında da bu hususta istirdat davası açılarak ödemiş olduğu miktarın nafaka alacaklısı kadından alınarak kendisine iadesi talep edilmiştir. Yapılan yargılama neticesinde ... 9. Aile Mahkemesinin 08.04.2010 tarihli ve 2009/1598 esas, 2010/497 sayılı kararı ile dava konusu edilen tedbir nafakasının koruma kararı ile verildiği, koruma kararının süresinin belirlenmediği, buna karşın 6 ay geçerlilik süresi bulunduğu, ayrıca müşterek hanenin giderlerinin erkek tarafından karşılanmaya devam olunmasına ilişkin 4320 sayılı Kanun kapsamında verilen koruma kararında açıklık bulunmadığı gerekçeleri ile 4 aylık tedbir nafakasının icraya konulmasında usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığından bahisle istardat davasının reddine karar verilmiştir....
Dairemizin 29/03/2017 tarihli ve 15266 Esas ve 2017/4244 Kararıyla; “davacının talebinin yoksulluk nafakasının kaldırılması olarak nitelendirilerek, gerekçeli kararda da davalı kadın aleyhine yoksulluk nafakasının kaldırılması şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak sonucuna göre karar verildiği, o halde mahkemece; davanın müşterek çocuk lehine daha evvel hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılması talebine ilişkin olduğu göz önünde bulundurularak, TMK'nın 182. ve 330. maddeleri çerçevesinde iştirak nafakasının kaldırılması için gerekli şartların oluşup oluşmadığı hususunda taraf delilleri de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden” kararın bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası Mahkemece; Davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuk için ... 1....
İlk Derece Mahkemesince bu sefer 2020/203 E-2020/392 K.sayısı ile özetle"...kadının davasında tarafların boşanmalarına-velayetin anneye verilmesine-baba ile kişisel ilişki tesisine-çocuk için takdir edilen aylık 500 TL.tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına,kesinleştikten sonra aynı miktarın iştirak nafakası olarak devamına-iştirak nafakasının karar kesinleştikten sonra her yıl üfe oranında artırılmasına-kadın için belirlenen aylık 500 TL.tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına-karar kesinleştikten sonra aylık 200 TL.yoksulluk nafakasının 3 yıllık toplu olarak değerlendirilerek toplam 7.200 TL.yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,kadın lehine 7.000 TL.maddi ve 4.000 TL.manevi tazminata,tazminatlara kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faiz işletilmesine,tüm fazla taleplerin reddine,birleşen davanın reddine"karar verilmiş,yeniden verilen bu karara karşı sadece davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....
ödediğini, talep edilen iştirak nafakasının hakkaniyete uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini, bu nedenle davacının talep ettiği aylık iştirak nafakasının afaki olduğunu beyan ile, açılan davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise aylık verilecek nafaka miktarının hakkaniyete uygun bir şekilde belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde; davacı için aylık 700 TL yardım nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece hükmün 1 numaralı bendinde davacı için reşit olmadan önce takdir edilen iştirak nafakasının artırılması şekilinde hüküm kurulmuş ve aylık 390 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, talep iştirak nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir.Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesi gerekirken, iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir....
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadının maaş gelirinin bulunması hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum yoksulluk nafakasının indirilmesi nedenidir. Bu nedenle davalı kadın hakkında yoksulluk nafakasının kaldırılması hakkaniyete uygun bulunmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak işin; davalının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi olması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasının kaldırlması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 14/05/2015 NUMARASI : 2015/157-2015/333 Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesinde; değişen koşullar ve ihtiyaçlar nedeniyle, taraflar arasında görülen Konya 4. Aile Mahkemesinin 2013/142 E.-2013/389 K.sayılı artırım ilamı ile davacı kadın için hükmedilen 150,00 TL yoksulluk nafakasının 300,00 TL'ye, müşterek çocuk Nahide için hükmedilen 150,00 TL iştirak nafakasının 300,00 TL’ye ve müşterek çocuk Gizem için hükmedilen 125,00 TL iştirak nafakasının 300,00 TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....