Belirtilen usül hükmü ve ''çoğun içinde az da vardır''ilkesi gereğince nafakanın kaldırılması istemi nafakanın indirilmesi istemini de kapsayacağından nafakanın indirilmesine hükmedilmesi mümkün olup, mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi de yerinde değildir.Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.06.2015 gün ve 2014/3-49 E- 2015/1527K sayılı kararında da aynı ilke kabul edilmiştir. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında birkısım üyeler tarafından, nafakanın kaldırılması istemi nafakanın indirilmesi istemini de kapsayacağından nafakanın indirilmesine hükmedilmesinin mümkün olduğu,ancak davalının yoksulluk durumu ortadan kalktığından nafakanın kaldırılmasına ilişkin direnme kararının onanması gerektiği görüşü savunulmuşsa da, yukarda açıklanan nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, daha önce hükmedilen yoksulluk nafakasının yetersiz kaldığı belirtilerek 400 TL'ye yükseltilmesi istenilmiştir.Mahkemece, 2006/335-40 sayılı kararla hükmedilen 180 TL nafakanın dava tarihi olan 15.02.2011 tarihinden itibaren 350 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen miktar fazla olup, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun değildir.Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar ve TMK. 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak nafakanın uygun...
Ancak, küçük Sevilay lehine 11.11.2009 tarihli ara kararı ile geçici önlem niteliğinde 500 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, 26.11.2010 tarihli ara kararı ile de nafakanın 1.000 TL'ye artırılmış olduğu gözetilmeden, mahkemece; tahsilde tekerrüre neden olacak şekilde küçük için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 1.000 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “… bu nafakanın dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ifadesinin çıkartılarak yerine “bu nafakanın dava tarihinden itibaren tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün HUMK. nun 438. maddesinin 7. bendi uyarınca düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 12.01.2015 günü oybirliğiyle karar verildi....
için takdir edilen 150 TL nafakanın da 225 TL'ye yükseltilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" bendi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 14.25.TL. bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 26.3.2012 günü oybirliğiyle karar verildi....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Asıl dava yoksulluk nafakasının artırılmasına, birleşen dava ise bu nafakanın kaldırılmasına ilişkin olup, mahkemece boşanma kararındaki anlaşma protokolu gereğince nafakanın şartlı verildiği belirtilerek asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir. Tarafların boşanma davası dosyasındaki 28.03.2007 tarihli protokol hükümleri ile 05.04.2007 tarihli boşanma kararı okunup irdelendiğinde; davacının yeniden evlenmesine kadar davalının nafaka ile yükümlendiği anlaşılmaktadır....
Ancak, 28.11.1956 gün ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade edeceğinden , kararda nafakanın geçerlilik tarihinin belirtilmemesi, ayrıca davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olmasına ve dava kısmen kabulü edilmiş bulunmasına göre, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 2. fıkrasının 4. satırında yer alan "300,00 TL nafakanın" ifadesinden sonra gelmek üzere "dava tarihinden itibaren" ifadesi yazılmak, hükmün 4. fıkrasının hükümden tamamen çıkartılarak yerine "AAÜT gereğince 575,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" sözleri yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1.4.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle ekonomik göstergelerdeki değişiklikler (TEFE-ÜFE oranları) nazara alındığında, takdir edilen (artırılan) yoksululk nafakası miktarı çok olup, TMK’nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun değil ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün birinci maddesindeki "yoksulluk nafakasının 300,00 TL arttırılarak aylık 450,00 TL'ye çıkartılmasına ve aylık 350,00 TL iştirak, 450.00 TL yoksulluk nafakası olmak üzere toplam 800.00 TL nafakanın" ifadesinin çıkartılarak yerine "yoksulluk nafakasının 250,00 TL artırılarak aylık 400,00 TL 'ye çıkartılmasına ve aylık 350,00 TL iştirak, 400,00 TL yoksulluk nafakası olmak üzere toplam 750,00 TL nafakanın" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 35.00 TL.bakiye temyiz harcının temyiz...
Kural olarak, nafaka artırımı davalarında; mahkemece hükmedilen nafakanın geçerlilik tarihi daima dava tarihidir. Bu husus, 28.11.1956 gün 15 E., 15 K. sayılı Y.İ.B.K.'da "nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder" şeklinde belirtilmiştir. Yine, belirlenen nafakanın aylık ödeneceği hususu da kanun hükmüdür. Buna göre, dava tarihinden geçerli olacak şekilde nafakaya hükmedilmesi gerekirken; kararda nafakaların geçerlik tarihinin gösterilmemesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Ancak bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 1. fıkrasındaki "davanın kabulüne" sözcüklerinden sonra "dava tarihinden itibaren" kelimeleri yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 23.50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 27.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
yerine “takdiren 50,00 TL artırılarak aylık nafakanın dava tarihinden itibaren 400,00 TL'ye çıkartılmasına, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine" yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 56.10 TL fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04/06/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Her ne kadar mahkemece; dava dilekçesinde ödenen yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasının istendiği; indirilmesi yönünde herhangi bir talep olmadığından indirilmesine karar verilemeyeceği kabul edilmiş ise de; çoğun içinde azda vardır ilkesi gereğince davacının talebinin nafakanın indirilmesini de kapsadığının kabulü gerekir. Ancak, dava da nafakanın indirilmesini gerektirecek herhangi bir sebebin bulunmaması sebebiyle nafakanın indirilmesi yönünde karar verilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiş; sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması gerekmiştir. Bu nedenlerle dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 2,50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 11.05.2015 günü oybirliğiyle karar verildi....