Dava; nafakanın kaldırılması/indirilmesi ve müşterek çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesi istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemenin 12.12.2013 tarihli ilamla temyize konu kararı kararı verdiği, davalının posta yoluyla mahkemeye gönderdiği 27.12.2013 havale tarihli dilekçe ile nafakanın kendisi yönünden kaldırılmasını kabul ettiği, dilekçenin posta yoluyla gönderilmesi nedeniyle kimlik tespitinin yapılamadığı anlaşılmaktadır. Çekişmeli yargıda kural olarak "tasarruf ilkesi" geçerli olduğundan; davanın tarafları dava konusu üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirler. Tarafların dava konusu üzerinde tasarrufta bulunmak suretiyle, davaya son verebilecekleri hallerden biri de "kabul" beyanıdır. Kabul; davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir....
Her ne kadar mahkemece ""tarafların nafakanın hüküm altına alındığı boşanma davasının kesinleştiği 02.07.2019 Tarihi ile eldeki davanın açıldığı 21.11.2019 tarih arasındaki geçen sürede ki TÜİK tarafından belirlenen üretici fiyat endeksi (ÜFE) oaranları, davacı asilin sosyal, ekonomik ve ihtiyaç durumlarında nafakanın arttırılmasını gerektirir önemli bir değişikliğin bulunmadığı;" gerekçesi ile davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın USULDEN REDDİNE karar verilmiş ise de; yoksulluk nafakasının hükmedildiği tarih 01/07/2016 olup kararın kesinleşmesi 02/07/2019 olmakla, nafakanın hükmedildiği 01/07/2016 tarihinden eldeki davanın açıldığı 21/11/2019 tarihleri arasında geçen zaman değerlendirildiğinde davacının dava açmakta hukuki yararı olduğu gözetilerek davacı tarafından sunulan deliller değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar vermek vermek gerekirken davanın usulden reddi hatalı olmuştur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 16/06/2021 NUMARASI : 2020/830 ESAS 2021/458 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Afyonkarahisar Aile Mahkemesinin 2007/277 Esas sayılı dosyası ile boşandıklarını, hükmedilen 170,00 TL yoksulluk nafakasının aynı mahkemenin 2011/834 Esas sayılı dosyası ile 220,00 TL'ye yükseltildiğini, tarafların nafaka artırımı konusunda her yıl anlaşmaya vardıklarını, en son 2019 yılı eylül ayından itibaren nafakanın 650,00 TL olarak kararlaştırıldığını belirterek nafakanın aylık 1.000,00 TL'ye çıkartılmasını talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, daha önce mahkeme kararıyla davacı için aylık 300TL olarak verilen yoksulluk nafakasının 60TL artırımı ile aylık 360TL'ne yükseltilmesine, söz konusu nafakanın her yıl TÜİK'in öngördüğü ÜFE oranında artırılmasına, müşterek çocuk için verilen aylık 300TL nafakanın 60TL artırımı ile aylık 360 TL'ne yükseltilmesine, söz konusu nafakanın her yıl TÜİK'in öngördüğü ÜFE oranında artırılmasına, birleşen dava yönünden birleşen davanın reddine karar verilmiştir....
Davacı kadın davalı babanın nafakanın hükmedildiği tarihten sonra ekonomik durumunda iyileşme olduğu hususunu ispatlayamadığındna nafakanın hükmedildiği tarihten bu yana TUİK'in yayınladığı ÜFE oranları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi göz önüne alındığında mahkemece yapılan arttırım miktarının uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu sebeple davacı kadının tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Her ne kadar nafakanın belirlendiği Konya 3.Aile Mahkemesinin 2017/1347 esas sayılı dosyasında verilen kararın 20/01/2020 tarihinde kesinleştiği ve eldeki davanın 02/10/2020 tarihinde açıldığı görülmüş ise de her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirildiği, buna göre Konya 3.Aile Mahkemesinin 2017/1347 esas sayılı dosyasındaki nafakanın da o davanın açıldığı şartlara göre belirlendiği gözetilerek nafakanın artış miktarı belirlenirken bu husus dikkate alınmıştır....
nedeni ile almış olduğu nafaka ÜFE oranında arttırılsa da yetersiz kaldığını, bu nedenle almış olduğu nafakanın arttırılmasına karar verilmesini talep ettiğini, geliri bulunmadığı için adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini, nafakanın 2.000,00 TL ye çıkartılmasına, nafakanın ÜFE oranında arttırılmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir....
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi ,davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik yok ise de, artış miktarının çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına göre düşük belirlendiği, aylık nafakanın 1.200,00 TL'ye yükseltilmesinin dosya kapsamına, hakkaniyete ve nafaka alacaklısının yaşına ve ihtiyaçlarına uygun olacağı değerlendirilerek, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile nafakanın aylık 1.200,00 TL olarak belirlenmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
(TMK m. 176/son) Her ne kadar davacı dava dilekçesinde iştirak nafakasının sonraki yıllarda ÜFE oranında artırılması yönünde artış koşulu belirlenmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince de nafakanın ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş ise de ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullarda ve ekonomik göstergelerde meydana gelen aşırı değişimler sebebiyle yeni uyuşmazlıklar yaşanmasına engel olunmak amacıyla, dairemizce yerleşen uygulamada değişikliğe gidilmesi, nafakanın sonraki yıllar için belirlenecek artırım oranının ÜFE yerine "TÜİK tarafından açıklanacak yıllık TÜFE oranını geçmemek kaydıyla, yıllık ÜFE oranı" olarak belirlenmesi TMK'nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmuştur....
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi, davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış İse de artış miktarının çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına göre yetersiz kaldığı aylık 5.000,00 TL nafakanın çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu kabul edilerek iştirak nafakası 5.000,00 TL olarak belirlenmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....