Aile Mahkemesinin 14.09.2011 tarihli kararı ile müşterek çocuk lehine 200 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, nafakanın yetersiz kaldığını belirterek, iştirak nafakasının 600 TL’ye çıkarılmasına ve her yıl ÜFE oranında artırımına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; işçi olup, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu, davacının çocukla iletişim kurulmasına engel olması nedeniyle, velayetin değiştirilmesi davası açtığını, bu davanın birleştirilmesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, iştirak nafakasının 400,00 TL'ye çıkartılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, takdir olunan nafakanın takip eden dönemler için ÜFE-TÜFE ortalamaları oranında artırıma tabi tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir....
Somut olayda; çoğun içerisinde az da vardır kuralı gereğince, davacının nafakanın kaldırılması talebinin içinde/indirme isteminin de bulunduğu gözetilerek; tarafların gelirleri karşılaştırılarak, nafakanın indirilme şartları bulunup bulunmadığı tartışılıp,değerlendirilerek oluşacak sonuca göre, nafakanın tamamen kaldırılmayıp bir miktar indirilmesine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 04/03/2015 NUMARASI : 2014/42-2015/243 Taraflar arasındaki nafakanın kaldırılması ve yersiz ödenen nafakanın istirdadı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; davalı kızı lehine 325 TL yardım nafakasına hükmedildiğini, davalının Ziraat Fakültesinden mezun olduğunu, çalışabilecek ve yaşamını idame ettirecek durumda olduğunu, bu nedenle nafakanın kaldırılmasına karar verilmesini, 20.05.2013 tarihinden sonra haksız olarak ödenen yardım nafakasının istirdadını talep etmiştir. Davalı vekili cevabında, davanın reddini istemiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-Nafakanın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından nafakanın kaldırılması ve kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı erkeğin nafakanın kaldırılması davasına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca “Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesi ile de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüştür....
Davada, davalının sigortalı olarak çalıştığı böylece yoksulluğunun ortadan kalktığı ileri sürülerek aylık 200 TL yoksulluk nafakasının kaldırılması istenilmiş; mahkemece, davalının sigortalı olarak çalıştığı işyerinden kendi isteği ile (nafaka alabilmek için) ayrıldığı, bu durumun nafakanın devamını haklı kılmadığı gerekçesiyle nafakanın kaldırılmasına karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Kural olarak, yoksulluğun ortadan kalkması halinde nafakanın kaldırılmasına karar verilebilir (TMK.md.176). Yine yerleşik yargı uygulamasına göre, asgari ücretle çalışmakta bulunulması yoksulluğu ortadan kaldırıcı bir olgu olarak kabul edilmemiştir....
Davada, anlaşmalı olarak gerçekleşen boşanma davasında ... çocuk için kabul edilen aylık 5000 Euro iştirak nafakasının; davacının, ödeme gücünün bulunmaması, Euro’nun aşırı değerlenmesi, çocuğun ihtiyacından fazla olması ve anneninde gelirinin bulunması ve katkı sağlaması gerektiği ileri sürülerek 500 TL’ye indirilmesi istenilmiş mahkemece, davacının ödeme güçlüğüne düştüğü gerekçesiyle nafakanın 2000 TL ye indirilmesine karar verilmiştir. Tarafların 7.2.2007 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, mahkemece anlaşma doğrultusunda velayeti anneye verilen ... için 5000 Euro iştirak nafakasına hükmedilmiş, aradan yaklaşık 1,5 yıl geçtikten sonra 08.08.2008 tarihinde yukarıda açıklanan iddialara dayalı olarak nafakanın 500 TL ye indirilmesi istemiyle dava açılmıştır. Mahkemece iddia ... görülerek nafakanın indirilmesine karar verilmiştir....
Somut olayda, davaya konu nafakanın takdir edildiği önceki Mazgirt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/77 E-2009/90 K.sayılı dosyasında ve ilamında; davacının davalıyı evden kovduğu ve yasa ile öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi birlik görevlerinden kaçtığı nedeniyle nafaka alacaklısı kadına ayrı yaşamada haklı olduğu gerekçesiyle tedbir nafakası bağlandığı anlaşılmaktadır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası .....’in yayınladığı ..... oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ....’in yayınladığı .... oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ... nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
lehine aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak aradan geçen zaman içerisinde müşterek çocuğun ihtiyaçlarının arttığını ve nafakanın yetersiz kaldığını ,bu nedenle müşterek çocuk lehine takdir edilen iştirak nafakasının 2.500 TL'ye artırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; talep edilen nafakanın fahiş olduğunu, ödeme gücünün olmadığını, bu nedenle davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk ... için aylık 150 TL iştirak nafakasının 700 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İBK.'...
de operatör olarak çalışıp gelirinin iyi olduğunu belirterek, tarafların müşterek çocuğu Hanifi lehine aylık 1.000 TL nafakaya hükmedilmesini ve hükmedilecek nafakanın yıllık TEFE oranında artırılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında yaşanan sorunların davacıdan kaynaklandığını,davacının evi terk ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece;davanın kısmen kabulü ile;müşterek çocuk Hanifi için aylık 600 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine,tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına,karar kesinleştikten sonra nafakanın iştirak nafakası olarak devamına;belirlenen nafakanın yıllık TEFE endeksine göre artırılmasına karar verilmiş,hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....