HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1291 KARAR NO : 2021/1247 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ÇAYELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/11/2019 NUMARASI : 2019/139 ESAS - 2019/380 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKA (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olmakla, HMK'nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Bafra Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2004/50 Esas, 2004/85 Karar sayılı ilamı ile 13/02/2004 tarihinde boşandıklarını, Mahkemece 80 Milyon TL (80,00.-TL) yoksulluk nafakası ödenmesine karar verildiğini, davacı tarafından nafaka artırımı istemi ile açılan dava sonucunda Çayeli Aile Mahkemesinin 2005/203 Esas, 2006/115 Karar sayılı ilamı ile yoksulluk nafakası miktarının 140,00....
İştirak nafakası yönünden; kesinlik sınırına ilişkin olarak her bir nafaka alacaklısı için ayrı ayrı değerlendirme yapıldığında, çocukların iştirak nafakasındaki artış talebinin reddedilen kısmının yıllık miktarının toplam 3.120 TL'şer olduğu, buna göre reddedilen nafaka artırım talebi miktarlarının karar tarihi itibariyle HMK'nun 341/2.maddesinde belirtilen parasal sınırın altında ve kesin nitelikte olduğu, bu durumda, davacının kesin nitelikteki bir karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK'nun 341/2, 346/1, 352/1- b maddeleri gereğince, davacının iştirak nafakası yönünden istinaf dilekçesinin miktar itibariyle usulden reddi yönünde karar verilmesi gerekmiştir. 2- Yoksulluk nafakasının reddedilen kısmı yönünden istinaf başvurusu değerlendirildiğinde; reddedilen kısım kesinlik sınırının üzerinde bulunduğundan esasa ilişkin inceleme yapılmıştır....
Yine aynı kanunun 331.maddesinde; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerde taraflarca her zaman nafaka artırım davası açılabilir (HGK 15.07.2009 gün ve 3- 352 E/348 K) . İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul çağında ise okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir....
Hukuk Dairesi'nin 2012/4119 Esas, 2012/7991 Karar ve 26/03/2012 tarihli kararı) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, reddedilen ve kabul edilen yıllık nafaka( farkı) miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 8.000,00 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2). Davada, müşterek çocuk için arttırılan iştirak nafakası aylık 350,00 TL, yoksulluk nafakası ise aylık 400,00 TL olup, ayrı ayrı kabul edilen yıllık nafaka farkının toplamları 8.000,00 TL'yi geçmemektedir. Hüküm, arttırılan yıllık nafaka farkı miktarı itibariyle her bir nafaka yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların, istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir (6100 sayılı HMK m.352)....
(karar başlığında dava , nafaka (nafakanın artırımı) şeklinde yazılmıştır ) Davalı vekili istinaf dilekçesinde, gerekçeli kararda başlıkta nafaka artırım davası, içerikte davanın iştirak nafakası olarak nitelendiğini, yine gerekçeli kararda davanın nitelemesinin yanlış yapıldığını, iştirak nafakasının yardım nafakasına dönüştürülmesi diye bir davanın olmadığını, hukukta böyle bir dava çeşidinin olmadığını, davanın baştan beri yanlış açıldığını, mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, tanıklarının beyanının hükme esas alınmadığını, delilleri toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, adil yargılama ilkesine aykırı olduğunu, belirlenen nafaka miktarının da yüksek olduğunu, yardım nafakası koşullarının oluşmadığını belirterek kararın kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Tarafların Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/769 Esas- 2018/587 Karar sayılı kararı ile boşandıkları, boşanmanın 03/12/2018 tarihinde kesinleştiği, cari iştirak nafakasının mezkur boşanma ilamıyla belirlendiği anlaşılmaktadır. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul çağında ise okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Somut olayda, dosya içeriğinden; velayet hakkı annede olan müşterek çocuğun 2010 doğumlu olduğu, davacı kadının kamuda davalı erkeğin özel sektörde mühendis olarak çalıştıkları, erkeğin dava açılmadan önce maaşının 19.538 TL kadının maaşının ise 11.950 TL olduğu anlaşılmaktadır. Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, boşanma aşamasında davacının kendi açık rızası ile kendisi ve ortak çocuk için nafaka talep etmediğini, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra nafakanın artırımı için makul bir sebebin olmadığını, küçüğün velayeti davacıda olsa da bakımının müvekkili tarafından yapıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "Davacının kendisi için talep ettiği tedbir ve yoksulluk nafakası isteminin reddine, Müşterek çocuk için açılan nafaka davasının kısmen kabulüne, dava tarihinden geçerli olmak üzere müşterek çocuk 31.05.2018 doğumlu Eymen Asaf için aylık 400TL olarak belirlenip 18.04.2022 tarihinden itibaren aylık 1000TL ye yükseltilen iştirak nafakanın, hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 1300TL iştirak nafakası olarak davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine" karar verilmiştir. Davalı vekili, nafaka takdiri ve miktarı yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
Aile Mahkemesi'nin 28.03.2012 tarih, 2011/115 esas ve 2012/308 karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, velayeti anneye verilen çocuk lehine aylık 200,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın 03.05.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. İştirak nafakasının artırılması talepli iş bu dava ise 24.07.2019 tarihinde açılmıştır. Yapılan incelemede, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, küçüğün ihtiyaçları ile hakkaniyet ilkesi (TMK md.4) gözetildiğinde hükmedilen iştirak nafakası miktarının usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak; mahkemece davacı kadının iştirak nafakasına yönelik yasal faiz işletilmesi talebinin reddine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Ne varki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b.2. Maddesi uyarınca düzeltilmesi yoluna gidilmiştir....
sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Yerel mahkemece verilen istinafa konu karar ile, davacı kadının aylık 750,00 TL olan yoksulluk nafakasının 350,00 TL artırılarak aylık 1.100,00 TL'ye yükseltildiği, bir yıllık yoksulluk nafakası artış miktarının 4.200,00 TL'ye tekabül ettiği, müşterek çocuğun aylık 400,00 TL olan iştirak nafakasının 350,00 TL artırımı ile aylık 750,00 TL'ye yükseltildiği, çocuk için bir yıllık nafaka artış miktarının ise 4.200,00 TL'ye tekabül ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince karar tarihi olan 2022 yılı itibariyle miktar veya değeri 8.000,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kesin olduğu anlaşılmakla, davalının nafaka artış miktarlarına yönelik istinaf talebinin HMK'nın 352 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir....
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. İştirak nafakasına hükmedilen nafaka arttırım davasının kesinleşme tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 1 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....