"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayetinin düzenlenmesi istenilen küçük Bahar karardan sonra temyiz inceleme tarihi itibariyle 01.04.2016 tarihinde ergin olmakla, velayetin düzenlenmesine ilişkin davanın konusu kalmamıştır. Davanın konusuz kalması nedeniyle "Esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulmak üzere "Davanın reddine" ilişkin mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki "kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davası" ile "velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60'ar TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle...
O halde “velâyetin yeniden düzenlenmesi” davasında; -dava konusu çocuğa bir temsil kayyımı atanmalı, -temsil kayyımı davaya katılmalı, -temsil kayyımı tarafından gösterildiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir. Hükmün bu gerekçe ile bozulması görüşünde olduğumdan değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....
O halde “velâyetin yeniden düzenlenmesi” davasında; - dava konusu çocuğa bir temsil kayyımı atanmalı, - temsil kayyımı davaya katılmalı, - temsil kayyımı tarafından gösterildiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir. Hükmün bu gerekçe ile bozulması görüşünde olduğumdan değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....
Aile Mahkemesine açtığı 2022/2102 esas sayılı boşanma davası sebebiyle davacı kadının ayrı yaşama hakkını kazandığı, kadın lehine hükmedilen nafaka miktarının tarafların ekonomik ve sosyal durumuna nafaka alacaklısının ihtiyaçlarına göre makul olduğu, önlem nafakası takdirine ÜFe artışı uygulamasının kanuni olarak düzenlenmediği, boşanma davası ile önlem nafakası davasının yargılama usulleri gereği birlikte görülmesinin zorunlu olmadığı dikkate alınarak; tarafların kusura, davalının davanın kabulüne, derdestlik itirazına, davacının miktara ve üfe artışı uygulanmamasına yönelik isitnaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Mahkemece velayetin değiştirilmesi talebi reddedilmiş, kişisel ilişki kurulmasına ilişkin talep ise " her ne kadar sosyal inceleme raporunda müşterek çocukla şahsi ilişki kurulması yönünde görüş bildirilmişse de, davalı-karşı davacının yargılama aşamasında gelirine ilişkin bilgileri gizlediği, tanık ayarlayarak davacı-karşı davalının fotoğraflarını çektirdiği, müşterek çocukla uzun süre ilgilenmediği ve babalık sorumluluğu taşımadığı, nafaka ödememek için kötüniyetli hareket ettiği" gerekçesi ile reddedilmiştir. Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK.md. 323). Türk Medeni Kanununun 324/2 maddeleri uyarınca kişisel ilişki düzenlenmesinde çocuğun sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur....
in çıkarına ve tarafların durumuna uygun olacağı" gerekçesiyle velayetin değiştirilerek anneye verilmesine karar verilmiştir. Toplanan delillerden boşanma davasından sonra velayet sahibi babanın velayet görevini kötüye kullandığı veya velayetin değiştirilmesini gerektiren ihmal, ve istismarının varlığı ispatlanamadığı gibi kişisel ilişkiye engel olduğu iddiası da kanıtlanamamıştır. Çocuğun velayete ilişkin beyanının üstün yararına uygun olduğuna dair delil de bulunmamaktadır. Toplanan deliller, velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğunu kabule elverişli değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında, davalı-davacı annenin velayetin değiştirilmesine yönelik davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri sekizbin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (02.12.2016 tarihli, 6763 Sayılı Kanunun 41 maddesi ile değişik, 6100 sayılı HMK m.341/2) Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. Eldeki davada;artırılan nafaka miktarlarına göre artırılan nafaka miktarları ayrı ayrı yıllık sekizbin Türk Lirasını geçmemektedir. Ferilerde de kesinlik sınırı asıl karara bağlıdır. Her ne kadar aslında nafaka miktarları artırım kararları sebebi ile aylık 200'er TL. olmuş buna rağmen mahkemece aylık 75 ve 100 TL. üzerinden artırım yapıldığı belirtilmiş ise de neticeten kesinlik durumu değişmemektedir. Hüküm artırılan yıllık nafaka miktarları itibariyle davalı-birleşen davacı yönünden kesin niteliktedir....
SONUÇ: Davacının karar düzeltme isteminin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440-/442. maddeleri uyarınca kabulü ile, Dairemizin 2017/835 esas, 2017/2970 karar sayılı 20.03.2017 günlü bozma ilamının 2. bendinin ortak çocuk yararına verilen nafaka yönünden kaldırılarak, hükmün yukarıda gösterilen sebeple ortak çocuk yararına verilen nafaka yönünden ONANMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 14.06.2017(Çrş.)...
Yukarıdaki açıklamalar ve tüm dosya kapsamında; tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ile özellikle nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alındığında; hükmedilen nafaka miktarının hakkaniyete uygun olduğu, davalı tarafından açılan velayetin değiştirilmesi davasının eldeki dava yönünden bekletici mesele yapılmamasında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....