Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi "nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 8.000,00- TLdır. Eldeki dosyada kaldırılması olmadığı takdirde indirilmesi istenen yoksulluk nafaka miktarı 100,00- EURO olup dava tarihi olan 19.03.2021 tarihinde TL karşılığı Merkez Bankası döviz efektif satış kuru üzerinden 894,00- TL 'dir.Mahkemece yoksulluk nafakası TL 'ye dönüştürülerek aylık 500,00- TL'na indirilmesine karar verilmiş olmakla davacının davasında yoksulluk nafakasına ilişkin kabul edilen miktar 500,00- TL reddedilen ise 394,00- TL olduğu anlaşılmıştır....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 27/10/2006 tarihinde kesinleşen kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, davacı kadının 26/07/2006 tarihli celsede "davacının işi olmadığı için kendim için talebim yoktur, ancak çocuklarım Ebru ve Ramazan için ayrı ayrı 100,00'er TL olmak üzere toplam 200,00 TL nafaka talebim vardır" şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemece de davacı lehine nafaka ve tazminat konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmektedir. Davacı kadın istinaf incelemesine konu dava ile TMK'nun 175. maddesine dayalı yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Anlaşmalı boşanma kararı kesinleştikten sonra artık boşanmanın mali sonuçları hakkında istekte bulunulamaz. Davacı kadın anlaşmalı boşanma davasında "nafaka talebim yoktur" şeklinde beyanda bulunmuş olup bu beyanı yoksulluk nafaka talebinden feragat niteliğindedir. Feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde, feragatin iptali istenebilir (HMK m. 311)....
Kendisine aylık 175 TL yoksulluk nafakası bağlanmış, boşanmadan sonra SGK'dan emekli olmuş, aylık 840 TL maaş almaya başlamış, asgari ücret seviyesinde bir gelire kavuşmuştur. Sadece, aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmemektedir. Aldığı nafaka ile, maaşının toplamı ise, davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira, yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Mahkemece; "TMK'nun 176/3.maddesine göre irat biçimde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası, nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Davacı Gül vekilinin duruşmadaki kabul beyanı ve tanık beyanlarında davacı G..'ün boşandıktan sonra Uzmanlar Tıp Merkezi adlı özel bir işyerinde asgari ücretle çalıştığı ve yoksulluğunun ortadan kalktığı kabul edilmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. İştirak nafakası yönünden ise TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur" (TMK. 330/1)....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının iştirak nafakası yönünden temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Yoksulluk nafakası yönünden ise, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle de ekonomik göstergelerdeki değişim ile DİE'nin yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında hükmolunan (artırılan) yoksulluk nafakası miktarı çok olup TMK. 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. Mahkemece davacı kadın için aylık 250 TL'nin altına inmemek kaydıyla endekse göre uygun bir miktarda nafaka artışına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisine ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Ne var ki hüküm sadece yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmiş durumdadır. Bu durumda, davacı kadının nafaka talebinin, süresinde olduğunun kabul edilmesi gerekir. O halde mahkemece davacı kadının yoksulluk nafakası konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23.01.2018(Salı) .......
Erkeğin 2015 yılında yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, 5000 TL kazandığı, kendi mülkünde oturduğu, evi ve dükkânının olduğu ve dosya kapsamında yer alan nafaka artırımı dava dosyası içindeki sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre de babası ile birlikte çalıştığı, babasının dükkânına ait malları her gün kamyonet ile pazarlara götürüp sattığı tespitleri yer almıştır. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep edenin boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin belirlenmesi gerekir (TMK m. 175/1). Dosyanın tetkikinden, boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru bulunmadığı anlaşılan kadının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması karşısında; yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ile talebin reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulmasını gerektirmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm nafaka miktarları ile manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın dava dilekçesinde kendisi için 400.00 TL. tedbir ve yoksulluk nafakası talep etmiştir. Yargılama sırasında 6.11.2009 tarihinde talep ettiği yoksulluk nafaka miktarını 500.00 TL' ye çıkarmış olması sonuç doğurmaz.Davacının talebinin aşılarak 500.00 TL....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Nazilli Aile Mahkemsi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Nafaka Artırımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı-davacı kadının tüm, ... kocanın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-İlk hükümde davalı-davacı kadın lehine 200 TL.yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, bu hüküm taraflarca temyiz edilmiş, hüküm yoksulluk nafakası yönünden onanmış birleşen nafaka artırımı davası yönünden ise bozulmuştur. Bu şekilde yoksulluk nafakası miktarı yönünden ... koca lehine usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Usulü kazanılmış hak hususu gözetilmeden yoksulluk nafakası konusunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....