Maddesi gereğince, yoksulluk nafakası yönünden HMK 362/1- a maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi....
Dairemizin 26.10.2017 tarihli 2016/5883 esas 2017/11778 karar sayılı bozma kararında; "Davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının çok olduğu” yönünde hüküm kurulmuştur. Ancak mahkeme, davalı-karşı davacı kadın yararına ilk kararında aylık 750 TL yoksulluk nafakası ödenmesine hükmettiği ve bozma ilamına uygun şekilde nafaka miktarında indirim yapması gerektiği halde, “...aylık 750 TL (aynı miktar) yoksulluk nafakası olarak devamına” şeklinde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02.07.2019 (Salı)...
(HUMK.md.438/7) SONUÇ:Temyiz edilen hükmün 2.bentte açıklanan nedenle, gerekçeli kararın hüküm bölümünün 5'nci bendindeki "200.00 TL. tedbir nafakasının karar kesinleşmesinden sonra" cümlesinden sonra gelen "yoksulluk nafakası olarak devamına" cümlesinin hükümden çıkarılmasına, yerine "100.00 TL. yoksulluk nafakası olarak devamına" cümlesinin yazılmasına, hükmün bu bölümünün DÜZELTİLEREK, temyize konu diğer yönlerin 1. bentte belirtilen nedenle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 26.01.2011 (Çrş) KARŞI OY YAZISI Davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarı, nafaka yükümlüsünün mali gücüne uygundur. Nafaka miktarında indirime giden sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum....
Dosyanın yapılan incelemesinde davacı tarafın dava dilekçesinde 500 TL, nafaka talebinde bulunduğu ve bu nafaka talebi ile ilgili ön inceleme duruşmasında yaptığı açıklamada nafaka talebinin yoksulluk nafakasına ilişkin olduğu beyan edildiği anlaşılmaktadır. O halde davacı tarafça usulüne uygun şekilde talep edilmiş yoksulluk nafakası talebi bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece, davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından, davacının karar düzeltme isteğinin kısmen kabulüne- kısmen reddine, Dairemizin 30.11.2015 tarih, 2015/6121 esas ve 2015/22588 karar sayılı kısmen bozma-kısmen onama ilamının hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik bölümünün kaldırılmasına, hükmün bu yönden onanmasına, davacının diğer karar düzeltme taleplerinin ise reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değşiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; davacı adına yoksulluk nafakası, müşterek çocuk adına da iştirak nafakası hükmedilmesi istemiyle açılmıştır. Davacı taraf, iştirak nafakasının miktarının az olması, yoksulluk nafakası talebinin reddine yönelik olarak süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. İştirak nafakası miktarına yönelik yapılan inceleme sonunda; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi " nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK'nın 341/2 maddesine göre karar tarihi itibariyle miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 17.380,00- TL' dir....
Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 7.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 1.5.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları). Somut olayda; taraflar ... Aile Mahkemesinin 2006/702 Esas ve 2007/282 Karar sayılı ilamı ile boşanmışlar ve davalı lehine 250 TL yoksulluk nafakası hükmedilmiştir. Davalı kadın boşanma davası sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 250 TL yoksulluk nafakası bağlanmış, boşanmadan sonra bakıcı olarak çalışmaya başlamış, asgari ücret seviyesinde bir gelire kavuşmuştur. Aldığı nafaka ile elde ettiği gelir toplamı, davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Gerekçesiyle” aylık 200 TL yoksulluk nafakası takdirine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.TMK.nun 175.maddesine göre, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”Aynı Yasanın 176/3.maddesine göre de; “İrat biçiminde ödenmesi sözleşme veya hakimin hükmüyle kararlaştırılan yoksulluk nafakası; Alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde; kendiliğinden kalkar.Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır".Yoksulluk nafakasının boşanma davasından sonra ayrı bir dava ile istenmesini engelleyen bir kanun hükmü yoktur. Ancak, her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının yoksul olduğunu, kızı ...'in velayetinin kendisine verilmesini istediğini ileri sürerek çocuğun velayetinin değiştirilmesine, davacı için yoksulluk nafakasına, kızı için iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı yan, duruşmada ise 3.750.00 TL yoksulluk nafakası talep etmiş, velayetin değiştirilmesi talebinden ise vazgeçmiştir. Davalı vekili duruşmadaki beyanında nafaka ödemeyi kabul etmediklerini,davanın reddini istediklerini belirtmiştir....