Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile düşük nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Bu nedenle davacı kadına takdir edilen yoksulluk nafakasının yeterli olduğu anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 10/02/2015 NUMARASI : 2014/1668-2015/117 Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı müşterek çocuk Şeyma'nın 18 yaşını ikmal ettiğini belirterek, iştirak nafakasının kaldırılmasını, diğer davacı Meral için ise 2005 yılında 240TL olarak artırılan yoksulluk nafakasının yıllar içinde artışla 400TL olarak ödendiğini, davalının, diğer davacı Şeyma'ya ödediği iştirak nafakası dahil her ay 720TL ödeyebilecek ekonomik gücü olduğunu belirterek, yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 700TL olarak artırımını istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki “yoksulluk nafakasının kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 11. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 31.10.2013 gün ve 2012/589 E., 2013/1261 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 10.06.2014 gün ve 2014/2077 E.,2014/9274 K. sayılı kararı ile; "…Davada, 2000 TL olarak ödenen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Mahkemece, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir. Davada, yoksulluk nafakasının kaldırılması talep edilmektedir....
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü için konu ile ilgili yasal düzenleme ve kavramların kısaca açıklanmasında yarar vardır. Öncelikle belirtilmelidir ki, yoksulluk nafakası, boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eş için verilen bir nafaka türü olup, söz konusu bu nafaka boşanma davası kesinleştikten sonra işlemeye başlar. Yoksulluk nafakası boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biri olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir....
TL yoksulluk nafakasının arttırılarak aylık 1.500,00 TL'ye yükseltilmesine, nafakanın her yıl TÜFE-ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, boşanma ilamı ile davalı lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davacının yeniden evlendiğini, bu nedenle başka sorumlulukları bulunduğunu, maddi olarak zorluk içinde olduğunu, davalının ise bankadan emekli olup, yüksek miktarda emekli maaşı aldığını, davalının çalışmaya devam ettiğini belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılmasına veya indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dava; yoksulluk nafakasının artırılması istemine ilişkindir. TMK'nın 331. maddesi gereğince; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Yasada nafakanın yeniden belirlenebilmesi için belli bir zamanın geçmesi aranmamıştır. Buna göre mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı zorunlu kılması gerekmektedir. Artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı gözönünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
O halde; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ispat edilemediğinden; boşanma davasında belirlenen yoksulluk nafakasının indirilmesi hakkaniyete uygun olmayıp; mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının yazılı şekilde indirilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre de; hüküm fıkrasında hükmün kesinleşme tarihine kadar tedbir nafakasına hükmedildiği belirlenmekle; davanın yoksulluk nafakasının azaltılmasına ilişkin olduğu ve devam eden yoksulluk nafakası mevcut bulunduğu gözetilmeden; yazılı şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi de doğru görülmemiştir....