Sayılı ilamı ile müşterek çocuklar Göknur ve Görkem lehine hükmedilen iştirak nafakalarının kaldırılması talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, 2- Davalı lehine Antalya 4. Aile Mahkemesinin 2011/741 E. 2012/493 K. Sayılı ilamı ile hükmedilen yoksulluk nafakası kaldırılması talebinin REDDİNE, 3- Müşterek çocuklar 04.03.2005 doğum tarihli Göknur Altaş ve 05.07.2006 doğum tarihli Görkem Altaş lehine dava tarihinden başlamak üzere ayrı ayrı aylık 250,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili yoksulluk nafakasının kaldırılması isteminin reddi yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı kadın istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacı kadın için daha önceden hükmedilen aylık 150- TL yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi reddedilmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 08/02/2022 NUMARASI : 2021/161 Esas - 2022/77 Karar DAVA KONUSU : İştirak ve Yoksulluk Nafakasının Artırılması KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; Ankara 2. Aile Mahkemesinin E.2016/233- K.2017/158 sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına karar verildiğini, müvekkili için aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 300,00 TL iştirak nafakasına karar verildiğini, müvekkili ve müşterek çocuk için belirlenen nafakanın üzerinden 4 yıl geçtiğini, miktar itibari ile günümüz şartlarında müvekkilinin ve çocuğunun giderlerini karşılayamadığını, gerek ülke ekonomisinin farklılaşması gerek müşterek çocuğunun büyümesi sebebi ile ihtiyaçlarının artması ilgili nafakaların yetersiz kaldığını belirterek, yoksulluk nafakasının aylık 700,00 TL ye, iştirak nafakasının aylık 700,00 TL ye artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 08/02/2022 NUMARASI : 2021/161 Esas - 2022/77 Karar DAVA KONUSU : İştirak ve Yoksulluk Nafakasının Artırılması KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; Ankara 2. Aile Mahkemesinin E.2016/233- K.2017/158 sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına karar verildiğini, müvekkili için aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 300,00 TL iştirak nafakasına karar verildiğini, müvekkili ve müşterek çocuk için belirlenen nafakanın üzerinden 4 yıl geçtiğini, miktar itibari ile günümüz şartlarında müvekkilinin ve çocuğunun giderlerini karşılayamadığını, gerek ülke ekonomisinin farklılaşması gerek müşterek çocuğunun büyümesi sebebi ile ihtiyaçlarının artması ilgili nafakaların yetersiz kaldığını belirterek, yoksulluk nafakasının aylık 700,00 TL ye, iştirak nafakasının aylık 700,00 TL ye artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Aile Mahkemesinin 2012/1093 sayılı Kararıyla iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verdiği tarihe kadarki ödenen 3.600 TL'nin iadesini, çocuk için 350 TL iştirak nafakası ile davalı için ödediği yoksulluk nafakasının kaldırılmasını ve fazla ödendiğini iddia ettiği yoksulluk nafakasının iadesini talep etmiş; mahkemece, davacının açmış olduğu yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine, geriye dönük yoksulluk ve iştirak nafakalarının tahsiline yönelik taleplerinin velayetin davacı babaya verilmesine dair kararın kesinleşme tarihi de dikkate alınarak reddine karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının tam olarak tespit edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, Bursa 2....
"İçtihat Metni"İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KDZ.EREĞLİ AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 21/01/2015 NUMARASI : 2014/367-2015/23 Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesi ile; Kdz/Ereğli 2. Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 2009/52 Esas 2011/268 Karar sayılı ilamıyla müvekkili lehine 150 TL yoksulluk nafakası ile müşterek çocuk lehine 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini,müvekkilinin ve çocuğun ihtiyaçlarının arttığını,nafakaların yetersiz kaldığını belirterek yoksulluk ve iştirak nafakalarının 300 'er TL ye çıkarılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacının ev hanımı olup gelirinin olmadığı, davalının emekli olup 1200 TL aylık gelirinin olduğu kirada oturduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranı nazara alınmak suretiyle, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda artışa hükmedilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası yönünden ÜFE artış oranı üzerinde artırım yapılması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiş....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. TMK.'nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının artırımı davasıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.4.2005 tarih ve 2005/3- 169 E- 235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Müşterek çocuk Ali Doğan için nafaka artış miktarı olan aylık 200,00TL nin bir yılık tutarının 2.400,00TL ye, müşterek çocuk Hamza Şahin için aylık 500,00TL nafaka artış miktarının bir yıllık tutarının 6.000,00TL ye tekabül ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince 2022 yılı itibarı ile İlk Derece Mahkemeleri tarafından verilen değeri 8.000,00 TL yi geçmeyen kararların kesin olduğu anlaşılmakla, davalının iştirak nafakalarına yönelik istinaf talebinin HMK 352 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir....
Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, davacının nafaka artırım ilamının kesinleşmesinden kısa süre sonra bu davayı açtığı, bu kısa süre içerisinde, nafaka yükümlüsü olan davacı ile davalının şahsi, ekonomik ve sosyal durumlarında, dava konusu yoksulluk nafakasının kaldırılmasını yada yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası miktarında indirim yapılmasını haklı kılacak olağanüstü bir değişimin bulunmadığı ve davalının tespit edilen ekonomik durumu itibariyle yoksulluk durumunun ortadan kalkmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmüş ve başvurunun esastan reddi gerekmiştir....