Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 26.05.2011 tarihli ilamla boşanmışlar, boşanma ilamı 08.07.2011 günü kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 25.02.2013 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, önceki nafaka tarihinden itibaren 2 yıl geçmiş olması, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacı T1 lehine hükmedilen 600 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 300 TL artırılarak aylık 900 TL yoksulluk nafakası olarak her ay için davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, nafakanın her yıl kararın kesinleştiği günden geçerli olmak üzere TÜİK tarafından belirlenen önceki 12 aylık TÜFE ortalaması oranında artırılarak ödenmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece takdir edilen nafaka miktarı yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılarak, müvekkilinin talebi gibi karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İlk derece mahkemesinin karar tarihi itibariyle uygulanması gerekli HMK'nın 341. maddesi uyarınca miktar veya değeri 17.830,00 TL'yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir....
nin 02.02.2015 tarihinde velayeti kendisinde olan Kader için nafaka ödenmesi istemi ile davalıya karşı dava açtığı, eldeki davanın ise 25.06.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. 1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Dava, koca tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 286. maddesi uyarınca açılan soybağının reddi talebine ilişkin olup, ana ve çocuğa karşı açılır. Mahkemece, soybağının reddi istenen Kader'in yöntemince davaya dahil edilip, küçük Hasan'a kayyım tayini sağlanarak davaya dahil edilip, gösterdikleri takdirde delillerinin toplanmasından sonra, bütün delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi, 2. Davacı ile davalı ......
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka-Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından, TMK 197. maddesine dayalı açılan nafaka davası ve tazminat miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-davacı kadının tedbir nafaka davasına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.04.2005 tarih ve 2005/3-169 esas-2005/235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Mahkemece münhasıran açılan tedbir nafaka davasında kadının talep etmiş olduğu nafakanın yıllık miktarı 18.000,00TL olup karar tarihinde kesinlik sınırı olan 72.070,00TL'yi aşmadığından 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan para alacağına ilişkin karar kesindir....
Mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında; nafaka borcuna ilişkin temel ilkeler açıklandıktan sonra, davalıya ait hesaptaki paraların kimler tarafından yatırıldığı araştırılarak, nafaka borçlusu (koca) tarafından yatırılan paraların nafaka olmadığının ispatı için davalıya süre verilerek, ardından davacının yapmış ödemelerin takip konusu nafaka borcundan düşülerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Diğer bir ifade ile Dairemizin bozma ilamında ifade edilen husus davacı koca tarafından davalı hesabına yapılan ödemelerin nafaka alacağından mahsup edilmesi gerektiğine ilişkin olup, dava dışı kişiler tarafından (davacının annesi ve kız kardeşi) nafaka açıklaması olmaksızın yapılan ödemelerin de nafaka borcundan düşülmesi (mahsubu) imkanı bulunmamaktadır....
alacağının ödenmesi istenmekte olup, aylık nafaka alacağının tahsili yönünde bir talep bulunmaması karşısında, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olduğundan, bu nitelikte nafaka alacağını ödememek nafaka borcunu ödememe eylemini oluşturmayacağından itirazın reddi yerine kabulü ile borçlunun cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde; taraflarca başlangıçta kabul edilen nafaka yükümlüsünün çalıştığı sürece nafaka ödenmesi yönündeki protokol hükmü gereğince nafaka yükümlüsünün halen çalışıyor olması karşısında uyarlama koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, sadece nafaka alacaklısının tapu ve banka kayıtları dikkate alınarak yoksulluğunun ortadan kalktığı kanaati ile nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÇAY ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 29/01/2015 NUMARASI : 2014/333-2015/44 Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesinde; üniversite öğrencisi olduğunu, eğitimine devam edebilmek için davalı babasının maddi desteğine ihtiyaç duyduğunu belirterek; aylık 1.000,00 TL nafakanın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; davacının annesine ve kardeşine de nafaka ödediğini, davacının talep ettiği nafaka miktarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir....
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için, açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının belgede yazılı olması gerektiğine ilişkin koşul, yeni uygulamalarla yumuşatılmış olup Dairemizin son içtihatlarında nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin, nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira, işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun, yukarıda izah edilen şekilde yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Bunun dışında, ödemenin okul ücreti vs gibi açıklamalar ile yapılması halinde ise, bu ödemeler ahlaki vazifenin yerine getirilmesi kapsamında olup nafakaya mahsup edilemez....
in 3.500,00 TL nafaka borcu bulunduğu anlaşılmıştır. Yargılama sırasında Avukat Bilirkişi tarafından düzenlenen 05.12.2012 tarihli Bilirkişi Raporu ile, nafaka artırım davası sonrası ... 10.İcra Md. 2012/8006 Esas sayılı icra dosyasında davacının 3.500,00 TL birikmiş nafaka borcu bulunduğu, davacı nafaka borçlusu tarafından icra dosyasına toplamda 6.470,00 TL ödenmekle 27.09.2012 tarihi itibariyle birikmiş nafaka borcu kalmadığı, ancak icra dosyası feri alacaklarından dolayı dosyaya 401,29 TL borçlu bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkemece, davacının icra dosyasına yapılan ödemelerle ilgili takas-mahsup defi ve fazla ödemenin tespiti halinde, tespit edilen fazla miktarın istirdatı talebi olmasına rağmen bu konuda olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmadan, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş olup, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....