Somut olayda davalı -davacı kadının birleşen nafaka davasında kabul edilen yıllık toplam nafaka miktarı 7.200,00 TL, reddedilen yıllık toplam nafaka miktarı ise 4.800,00 TL'dir. Bölge adliye mahkemesince verilen karar miktar itibariyle kesindir. Bu nedenle tarafların birleşen nafaka davasına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2014/14902 sayılı takip dosyası ile birikmiş nafaka borcunu ödemediğinden dolayı şikâyette bulunulduğu, takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip, adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem birikmiş nafaka borçlarının tahsilinin talep edildiği, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, bu sebeple itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; İstanbul Anadolu 2....
Bu hükümler, madde gerekçelerinde de belirtildiği gibi ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklılarının her yıl dava açmak suretiyle emek sarfından ve masraf yapmaktan kurtarılmaları amacıyla getirilmiştir. Şu halde, nafakanın gelecek yıllarda da artırılmasına karar verilmesini isteme hakkının nafaka alacaklısına ait olduğu gözetilmeden nafaka yükümlüsünün bu yöndeki isteminin kabul edilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, nafaka davalarında miktarı takdir hâkime aittir. Bu nedenle iki tarafında kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılacağına ilişkin HUMK. md. 417,I c.2 hükmü nafaka davalarında uygulanmaz. Mahkemece bu husus gözetilmeden davanın reddedilen bölümü gözetilerek yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılması usul ve yasaya uygun değildir....
Alacaklı müşterek çocuk adına banka hesabına yapılan ödemelere itirazının olmadığını bu ödemelerin toplam nafaka alacağından mahsup edilerek takip başlatıldığını belirtmesi karşısında, banka aracılığıyla müşterek çocuk adına yapılan nafakaya ilişkin olan ödemeler ile yine PTT aracılığıyla müşterek çocuk ve alacaklı adına gönderilen havalelerin nafaka borcundan mahsubu gerekir. Mahkemece dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek, hakkın doğum tarihinden itibaren alacaklının hak kazandığı nafaka alacaklarından yukarıda belirtilen nafaka ödemelerinin mahsubu ile nafaka alacağının tespit edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru değildir....
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davalı babanın gelir durumu, adına nafaka talep edilenin rahatsızlığı nedeniyle çalışamayacağı nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu'nun .... maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla davacı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; adına nafaka talep edilenin giderleriyle, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek daha ... miktarda nafakaya hükmetmek olmalıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yine birikmiş nafaka borçları için emekli maaş haczinde de uygulanması gerekli, İİK'nun 83. maddesinde; borçlunun ve ailesinin geçimi için icra müdürlüğünce zorunlu olarak taktir edilen miktar tenzil olunduktan sonra kalan bölümünün haczedilebileceği ve bu miktarın maaşın ¼'ünden az olamayacağı belirtilmiştir. Somut olayda takibe konu edilen alacağın nafaka alacağı olduğuna ve aylık nafaka miktarı Mahkeme tarafından belirlendiğine göre, işleyen aylık nafakanın tamamı için ve birikmiş nafaka alacağı için de bakiye maaşın ¼’ü oranında haczinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. O halde Mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı şekilde şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul BAM 10.Hukuk Dairesinin 2018/2053 Esas 2019/915 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkemenin karar tarihi olan 13/02/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalıya aylık 6.500,00 TL tedbir nafakasının ödenmesine karar verildiği, davacının yerel mahkemenin açıldığı günden beri nafaka alamadığı ve İstanbul BAM ilamı gereği nafaka alacağını İstanbul 18.İcra Müdürlüğünün 2019/39981 Esas sayılı dosyasıyla takibe koyulduğu, davacının nafaka kararı çıkmadan önceki zamanlarda yaptığı ödemeleri nafaka ödemesi olarak yaptığını iddia ettiği ödemelerinin ahlaki ödemeler olduğu, yerleşik Yargıtay kararlarında nafaka ödemesi olarak belirtilmeyen ödemelerin nafaka ödemesi olarak kabul edilemeyeceği, haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Nevin Ergen vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, cevap dilekçesinde sunduğu beyanları tekrar ettiğini, ikinci bilirkişi raporunda hesap hareketlerinin dikkate alınmadığını , birinci bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm için yeterli olmasına rağmen mahkemece bu raporun hükmünün dikkate alınmadığını, Müvekkilinin daha önce yapılan ödemeleri vadesi gelen muaccel nafaka borçlarından mahsubunu yaparak, bakiye kalan nafaka alacakları için icra takibi yaptığını, davacının takipten önce birikmiş nafaka borçlarını eksik ödediğini ve eksik ödediği birikmiş nafaka borçlarını ödediğini ispat edemediğini, banka dekontlarında ödendiği iddia edilen nafaka borçları geçmiş aylara ait nafaka borçları olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE:Mersin 2....
İcra Ceza Mahkemesinin 20/09/2018 tarihli ve 2018/364 esas, 2018/814 sayılı kararı ile 2018 yılı Ocak, Şubat, Mart ve Nisan ayları dahil olmak üzere ödeme yapılan tarihe kadarki geciken tüm aylara ilişkin nafaka borcunun ödenmesi durumunda ya da şikayetçinin feragat etmesi halinde düşme kararı verileceğinin hükme bağlandığı ve henüz cezanın infaz edilmediği bu nedenle aynı fiil ve dönemlere ilişkin mükerrer mahkumiyet hükmü kurulmasının yasal olarak mümkün olmayacağı gerekçesi ile açılan davanın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/7. maddesi gereğince reddine kararı verilmiş ise de, ödenmeyen her güncel aylık nafaka için yeni şikâyet süresinin başlayacağı, nafaka hükmüne uymamak suçunun varlığı için icra ödeme emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması gerektiği cihetle, şikâyetçi tarafından 2018 yılı Aralık ayı ile 2019 yılı Ocak ve Şubat ayları nafaka borcunun ödenmediğinden bahisle 01/03/2019 tarihinde şikâyet dilekçesi verildiği...
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....