Ayrıca, nafakanın takdirinde birlik devam ederken, çocuğun alıştığı yaşama şekli ve gelirleri de dikkate alınır. Hâkim, nafaka takdirinde; tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği araştırıp, gelirleri arasındaki bir oranlama yaparak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir. TMK. mad. 176/4 hükmüne göre; ''Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." Aynı şekilde 331.madde uyarınca; "durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır." Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir. Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK' in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda, tarafların 2011 yılında kesinleşen karar ile boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine aylık 200,00.TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, eldeki davanın 21/02/2014 tarihinde açıldığı, davacının ev hanımı olduğu, baba evinde kaldığı, davalının ise imam olduğu, 2.500.00. TL maaş aldığı, lojmanda kaldığı anlaşılmaktadır....
Nafaka yükümlüsüne göre ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklısı tarafından açılan nafaka bağlanması veya bağlanan nafakanın değişen şartlar nedeniyle artırılması istemli davaların kısmen kabul edilmesi halinde, yargılama giderlerinin (ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin) davalı tarafa yükletileceği, ayrıca davanın reddedilen kısmı nedeniyle davalı lehine yargılama giderine (ve vekalet ücretine ) hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Ancak, ekonomik yönden daha güçlü olan nafaka yükümlüsü tarafından nafaka alacaklısı aleyhine açılan nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemli davalarda ise, HMK’nun 326/2. maddesinin uygulanması gerekmektedir....
O halde, çoğun için de az da vardır kuralı gereğince; nafakanın kaldırılması isteminin, azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının yaptığı iş gereği yoksulluğu ortadan kalkmasa bile mali durumunun olumlu yönde değiştiği dikkate alınarak, nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken, davanın tümden kabulü ile nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Azaltılması) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; nafakanın azaltılmasına, bundan sonra her hangi bir artışa hükmedilmemesine, artış olacaksa günümüz ekonomik koşulları dikkate alınarak makul üzerinden yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Dava dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Davanın REDDİNE," karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı, boşandığı davalı eşine ödemekte olduğu yoksulluk ve iştirak nafakasının yetersiz olduğunu ileri sürerek, kendisi ve müşterek çocuk için ödenmekte olan nafakanın 250,00'şer TL'ye çıkartılmasını talep etmiştir.Mahkemece, davalının gelirine göre hüküm altına alınan 125,00 er TL nafakanın uygun olduğu bunun üzerinde bir miktarın davalının maddi gücü ile orantılı olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre, nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 21/03/2013 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar, eldeki nafaka artırım davası 11/05/2015 tarihinde açılmıştır. Ekonomik ve sosyal durum araştırma yazılarına göre, davacının ev hanımı olduğu, geçimini babası ve kız kardeşinin sağladığı, kira ödemediği, nafaka yükümlüsü davalının ise ... isimli işyerinde işçi olarak çalıştığı, 1040 TL maaş aldığı, aylık 750 TL kira ödediği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından, boşanmadan sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir....
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. İştirak nafakası yönünden ise TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacının nafakayı halen 2.517,00TL olarak müvekkiline ödediğini, davacı tarafından harca esas değer kısmında aylık nafaka bedeli 2.517- TL olarak gösterilmiş ise de, bu nafaka miktarının Mayıs 2020- Mayıs 2021’e kadar ki nafaka bedeli olduğunu, yeni nafaka ücretinin 3.076,78TL olması gerektiğini, davacının evlilik birliği devam ederken Afrika'ya inşaat işlerinde çalışmak üzere gittiğini, yabancı uyruklu bir kadınla ilişkisi olduğunu, o kadın ile birlikteliğinden iki çocuğunun olduğunun çok sonra öğrenildiğini, tarafların 28 yıllık evliliklerinin ihanet ile bittiğini, müvekkilinin davacının başka bir ülkede kendisine yeni bir aile kurarak ikinci ailesi ile gizli bir yaşam sürmesini içine sindiremediğini, oldukça yıprandığını, müvekkilinin 28 yıl boyunca davacıya eşi olarak hep manen destek olduğu ve eski eşinin çalışmasını istemediği için çalışmadığını, hiçbir sosyal güvencesinin olmadığını, nafaka dışında herhangi bir gelirinin olmadığını, günümüz...
Ayrıca, tedbir nafakasının tarafların sosyal ve ekonomik olarak şartlarının değişmesi durumunda artırımı veya azaltılması istenebilecektir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece, ayrılık davasının açıldığı tarih ile bu nafakanın artırımı dava tarihi arasında geçen süre ve bu sürede doğal olarak davacıların ihtiyaçlarının arttığı, günün ekonomik koşullarında paranın alım gücünü nispi de olsa yitirdiği dikkate alınarak önceki nafakanın TMK.'nun 4. maddesinde düzenlenen "hakkaniyet" ilkesine uygun olarak artırılması gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....