"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında birleştirilerek görülen nafaka davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, nafakanın kaldırılması istemli asıl davanın kabulüne, birleşen nafakanın arttırılması istemli davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı-birleşen dosyada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 33.60.TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde ... atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren ... günlük süre içerisinde karar...
Kaldı ki davacı- karşı davalının istemi 860,00 TL olarak ödediği nafakanın 400,00 TL'ye indirilmesine, davalı-karşı davacının istemi ise, 860,00 TL olarak ödenen nafakanın 1,000,00 TL'ye çıkarılmasına yöneliktir. Buna karşın mahkemece; davacı-karşı davalının nafakayı 860,00 TL'ye yükseltmesinin ahlaki olduğu gerekçe gösterilerek indirim talebi reddedilmiş, ancak karşı dava yönünden artırım talebi kabul edilmesine karşın, 400,00 TL üzerinden artırım yapılarak nafaka 600,00 TL'ye çıkarılmıştır. Bu halde nafakanın indirilmesini talep eden davacı-karşı davalının davası reddolunduğu halde 860,00 TL yerine 600,00 TL nafaka ödeyeceği, nafakanın artırılmasını talep eden davalı karşı davacının da davası kısmen kabul edildiği halde çocuk için kendisine 860,00 TL yerine 600,00 TL nafaka ödeneceği anlaşılmaktadır. Oysa ki, halen 860,00 TL iştirak nafakası ödendiği açık olup, gerek asıl davada verilen red kararı , gerekse karşı davada verilen kısmen kabul kararı çelişki oluşturmaktadır....
Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi istemine ilişkindir. TMK. nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir. Yasanın bu hükmü gözetildiğinde; nafaka miktarının değiştirilmesi yada kaldırılması isteklerinin, gelişip değişen şartlar ve hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi icap eder. Somut olayda, davacı tanıklarının beyanları davalının haysiyetsiz hayat sürdürdüğü,bu şekilde elde ettiği gelirle lüks bir hayat yaşadığı iddiasını ispatlar nitelikte değildir. Davalının ahlaka aykırı bir hayat sürdüğü hususu dosya kapsamına göre ispatlanamamıştır....
Bendi ile müvekkilinin davalı T3 aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ödemesi hususunda anlaştıklarını, yine protokol doğrultusunda nafaka bedelini her yıl dolardaki artış oranında arttırma doğrultusunda anlaştıklarını, müvekkili ile davalının 22/06/2020 tarihinde yeniden bir anlaşma yaptıklarını ve bu doğrultuda anlaşma tarihinden itibaren T3'nın nafaka haklarından feragat ettiğini, tarafların ekonomik durumları ve kendi aralarında yapmış oldukları anlaşma nedeni ile nafakanın 26.06.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmasına, nafakanın kaldırılması hususunda Hakimliğinizce aksi kanaat olması halinde nafaka bedelinin müvekkilinin geliri ile orantılı makul bir seviyeye indirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tarafların anlaşmayı boşanma ile boşandıklarını, protokolün 5....
TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.'' TMK.nun 176/4.maddesine göre de; tarafların, mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre; iradın arttırılması veya azaltılması için, ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda, yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
O halde; nafakanın kaldırılması isteminin indirim istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının mali durumundaki olumlu değişiklik ve yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde nafakada hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekirken istemin tümden reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde; taraflarca başlangıçta kabul edilen nafaka yükümlüsünün çalıştığı sürece nafaka ödenmesi yönündeki protokol hükmü gereğince nafaka yükümlüsünün halen çalışıyor olması karşısında uyarlama koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, sadece nafaka alacaklısının tapu ve banka kayıtları dikkate alınarak yoksulluğunun ortadan kalktığı kanaati ile nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin bütün, davacı vekilinin, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak,28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir.Bu itibarla nafaka davaları açıldığı tarih itibariyle hüküm ifade edeceğinden somut olayda nafakanın dava tarihinden itibaren artırıldığının hüküm fıkrasında belirtilmemiş olması usul ve yasaya uygun görülmemiş ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, bu yöne ilişkin davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ikinci fıkrasında ''toplam aylık...
Davada, davacı lehine kararın kesinleşme tarihinden itibaren gelecek yıllarda ÜFE artış oranıyla hükmolunan aylık 400,00 TL yardım nafakasının kaldırılmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiş olup, dava tarihi itibariyle kaldırılması talep edilen aylık 400,00 TL nafakanın ÜFE artışı ile dava tarihinde ulaştığı aylık nafaka üzerinden yıllık reddedilen nafaka miktarı 8.000,00 TL'yi geçmemektedir. Hüküm, reddedilen yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların, istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir (6100 sayılı HMK m.352). Yukarıda açıklanan nedenlerle; reddedilen yıllık nafaka miktarı itibarıyla mahkeme kararı kesin olduğundan istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341/2....
Bu durumda, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına,çocuğun yaşına,nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına uygun bir nafaka artışına karar verilmesi gerekirken, düşük miktarda nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Davacının nafakanın her yıl %25 oranında artışına ilişkin talebinin reddine ilişkin karar yönünden ise TMK'nın 182/3.maddesine göre "Hakim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödenebileceğini karara bağlayabilir". Bu madde hükmünce nafaka artışının ne miktarda olacağı hususunu hakim serbestçe takdir eder. Talep edilmesi halinde, takdir edilen nafakanın, tespiti takip eden yıllar için de, yeniden mahkeme kararı olmaksızın belli bir oranda artacağına da mahkeme karar verebilir. Bunun yanı sıra, mahkeme kararlarının gerekçeli olması asıldır....