İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda; İşbu davanın Aksaray 1.Aile Mahkemesinin 2018/595 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, söz konusu davada da kadının yoksulluk nafakası isteminin tefrik edildiği, tefrik edilen işbu davanın davacı kadının yoksulluk nafakası istemine ilişkin olduğunu anlaşılmıştır. Yerel mahkemece davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın reddini istinaf etmiştir....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı,eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında,ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
Her ne kadar TMK 'da iştirak nafakasının toptan ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yok ise de kesinleşmiş ilamda bir ödemenin yapıldığı açık olup ilamın 31/10/2019 tarihinde kesinleştiği de dikkate alınarak iştirak nafakası takdir edilmesi hakkaniyete uygun düşmeyeceğinden DAVANIN REDDİNE"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış iştirak nafakası istemine ilişkindir. TMK'nın 182. maddesine göre velayet kendisine verilmeyen eş müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine maddi gücü oranında katılmak zorundadır. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir....
Mahkemece, tarafların boşanmalarına, davacının öğretmen olması nedeniyle tedbir nafakası talebinin reddine, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından, kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi ve tedbir nafakasına hükmedilmemiş olması yönünden temyiz edilmiştir. Sayın çoğunluk tarafından “davacı, dava dilekçesinde 1000,00 TL nafaka hükmedilmesini istemiştir. Talep edilen nafakanın açıkça tedbir nafakası olduğu belirtilmediğine göre, boşanma talebinin ardından ileri sürülen nafaka isteği, yoksulluk nafakasını da kapsar. O halde yoksulluk nafakası talebinin mevcut olduğu kabul edilerek, toplanan deliller çerçevesinde bu hususta müspet veya menfi karar tesis edilmesi gerekirken, bu yönün nazara alınmaması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur” gerekçesiyle mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir....
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İştirak nafakasının artırılması davası yönünden verilen hüküm, kabul edilen yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin nitelikte olduğundan davalının iştirak nafakası miktarlarına yönelik istinaf dilekçesinin REDDİNE, 2- Davalının diğer istinaf taleplerinin REDDİNE, 3- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın istinaf talebinde bulunan taraftan tahsili ile Hazineye gelir KAYDINA, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda katılım nafakası davası yönünden kesin, kişisel ilişkinin kısıtlanması davası yönünden kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Dairemize verilecek bir dilekçe ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi....
Temyize konu edilen karar 5219 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 21.07.2004 tarihinden sonra verilmiş olup, iştirak ve yoksulluk nafakaları nitelikleri aidiyetleri ve sonuçları itibariyle farklı nafakalar olup, herbir nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. Somut olayda asıl davada iştirak nafakası 100 TL'den aylık 200 TL'ye yükseltilmiş, karşı davada yoksulluk nafakası 200 TL'den aylık 100 TL'ye indirilmiştir. Artırılan iştirak nafakası miktarı olan 100 TL ve en son kalan yoksulluk nafakası miktarı 100 TL'nin yıllık toplamları ayrı ayrı miktarları 1.540 TL'yi geçmediğinden 01.06.1990 gün ve 1989/3-E, 1990/4-K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, tarafların uyaptan alınan Takbis kayıtları ve SGK dökümü, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı, hükmedilen nafaka tarihi üzerinden geçen süre ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında; mahkemenin kararında yazılı olduğu şekilde verilen karar usul ve yasa ve dosya kapsamına uygun bulunmuştur. Bu nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. A.A.Ü.T'nin 9/2 maddesine göre nafaka davalarında ret edilen kısım için ayrıca vekalet ücretine hükmedilmeyeceği açıkça belirtildiğinden, davalı yana ret edilen kısım yönünden vekalet ücreti verilmemesinde yanlışlık bulunmamıştır....
Dosya kapsamından, müşterek çocuk lehine kabul edilen iştirak nafakası miktarının, bir yıllık toplam tutarının 400x12= 4.800 TL olduğu, kabul edilen yoksulluk nafakasının ise 750x12= 9.000 TL olduğu, kararı davalının istinaf ettiği, kararın kabul edilen kısım itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/2. maddesi gereğince miktar itibariyle kesin nitelikte olduğu, bu durumda davalı tarafın kesin nitelikteki bir karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından, davalının istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacının istinaf başvuru talebi yönünden yapılan değerlendirme sonucunda; Somut olayda; Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında mahkemece davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarında isabetsizlik yoktur. Ancak müşterek çocuk lehine hükmedilen nafaka miktarı azdır....
Katılım nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Ancak, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Tarafların Denizli 3....
(YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991) Somut olayda, davacı dava dilekçesinde; müşterek çocuk Batu Toprak için iştirak nafakası talep etmiş, mahkemece hükmün 2 numaralı bendinde müşterek çocuk Batu Toprak için dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsiline şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, müşterek çocuk için talep edilen nafaka yoksulluk nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada müşterek çocuk için talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, iştirak nafakası mahiyetindedir. Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; müşterek çocuk Batu için takdir edilen nafakanın iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir....