Boşanma davasında katılım nafakası istenmemesi sonradan istenmesine engel değildir. Çünkü, bu nafaka velayet hakkı verilen davacı anne tarafından çocuk adına istenmekte ve nafaka borcu bu nedenle her an yenilenen borçlardan olduğundan yeniden doğmaktadır. Katılım nafakasında nafaka doğmadan bu nafakadan feragat mümkün değildir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmış buna göre; davacının bankacı olduğu aylık kazancının 6.500,00- TL olup 1.300,00- TL kira gelirinin bulunduğunu ,annesine ait evde kaldığını ,iki adet ev ve bir arabasının bulunduğunu ,davalının kendisine ait evde oturduğu, yalnız yaşadığı, makine mühendisi olup aylık kazancının bilinmediği tespit edilmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 29/03/2022 NUMARASI : 2021/837 ESAS - 2022/185 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Katılım Nafakası) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; İzmir 11....
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-Davacı-davalı erkek vekilinin tüm istinaf talebinin, davalı-davacı kadın vekilinin ise takdir edilen nafaka miktarı dışındaki tüm istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Davalı-davacı kadın vekilinin kadın yararına karşı davada önlem nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının karşı dava yönünden B1 bendinin KALDIRILARAK yerine yeniden hüküm tesisine, BUNA GÖRE; Karşı davada B1.bendi yerine geçmek üzere: Davacı kadının karşı davasının kabulü ile karşı dava tarihi olan 30/01/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000TL önlem nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine, (ilk derece mahkemesince takdir edilen önlem nafakası ile asıl davada takdir edilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmemesine,) 3- Tarafların istinaf incelemesine hasren yaptığı yargılama giderine yönelik; 1- Taraflarca ayrı...
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-Davacı-davalı erkek vekilinin tüm istinaf talebinin, davalı-davacı kadın vekilinin ise takdir edilen nafaka miktarı dışındaki tüm istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Davalı-davacı kadın vekilinin kadın yararına karşı davada önlem nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının karşı dava yönünden B1 bendinin KALDIRILARAK yerine yeniden hüküm tesisine, BUNA GÖRE; Karşı davada B1.bendi yerine geçmek üzere: Davacı kadının karşı davasının kabulü ile karşı dava tarihi olan 30/01/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000TL önlem nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine, (ilk derece mahkemesince takdir edilen önlem nafakası ile asıl davada takdir edilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmemesine,) 3- Tarafların istinaf incelemesine hasren yaptığı yargılama giderine yönelik; 1- Taraflarca ayrı...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi "nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle beşbinüçyüzdoksan -TLdır. Müşterek çocuk ve davacı anne arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğundan kesinlik sınırı her biri açısından ayrı ayrı hesaplanır. Buna göre; müşterek çocuk Seyhan için reddedilen aylık nafaka miktarı 250,00- TL'ndan yıllık 3.000,00- TL davacı Aslı için reddedilen aylık nafaka 350,00- TL'dan yıllık 4.200,00- TL olup kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Karar tarihi itibarıyla rededilen nafaka miktarları ayrı ayrı yıllık beşbinüçyüzdoksan-TL'nı geçmemektedir. Hüküm, red edilen her bir yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 16/06/2022 NUMARASI : 2021/441 ESAS 2022/332 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Katılım Nafakası) (Tefrik Edilen) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Dairemizin 2022/2743 Esas sayılı dosyasında tefrik olunan dosya yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiş olmakla Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi, gereği düşünüldü. İDDİA, SAVUNMA VE KARAR : Davacı kadın vekili, davalı erkek tarafından açılan velayetin değiştirilmesi davasına sunduğu karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların ortak çocuğu olan 09/04/2015 doğumlu Emine Zehra'nın babasının davalı olduğunun Karşıyaka 2....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası ile ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan manevî tazminat azdır....
Yardım nafakası, aile birleylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlâk kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanunî bir ödev olarak düzenlemiştir. Buna göre belirlenecek nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir. Mahkemece nafaka miktarı tayin edilirken; davacının ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün geliri göz önünde bulundurulmalı, TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilmelidir....
Somut olayda; mahkemece 24.04.2013 tarihli ara kararla çocuklar için 200'er TL tedbir nafakası takdir edilmiş, karar tarihinden itibaren 300'er TL'ye çıkartılmış ve kesinleşme tarihinden itibaren iştirak nafakası olarak aynı miktarda devamına karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece; talep edilen nafaka hakkında farklı kararlar verilmek suretiyle gerek nafaka miktarının takdirinde, gerekse de hükmün infazında çelişki yaratacak şekilde karar oluşturulmuştur. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları, kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder.(28.11.1956 gün, 15 E.- 15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı) Mahkemece yapılacak iş; anılan İBK.uyarınca ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde dava tarihinden itibaren nafakaya hükmetmek olmalıdır....
Davalının katılım nafakası yönünden; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi "nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 8.000,00- TLdır. Müşterek çocukla davacı anne arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğundan kesinlik sınırı her biri açısından ayrı ayrı hesaplanır. Buna göre; müşterek çocuk için kabul edilen aylık nafaka arttırım miktarı 600,00- TL olup yıllık 7.200,00- TL ile kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Karar tarihi itibarıyla kabul edilen nafaka arttırım miktarları ayrı ayrı yıllık sekizbin-TL'nı geçmemektedir. Hüküm, kabul edilen yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir....